Bu gün, Reiju da saraya gelecekti. Sanji erkenden uyanıp esnedi. Ufak adımlarla kalkıp yüzünü yıkadı. İyileşmeye başlamıştı. Ardından kıyafetlerini değiştirip personellere selam verdi. Sonrada saray bahçesine çıktı. Zoro yine antrenman yapıyordu. Yanına gidip seslendi:
"Günaydın, Bay Kılıç Ustası"
"Günaydın, Prensim... Fakat, iyileştiniz mi?.. Yataktan tek başınıza çıkmamanız gerekiyo-..."
"Daha iyi hissediyorum, sorun yok."
Sanji gülümsedi, ardından Zoro'da gülümseyip ağırlıkları yere bıraktı.
"Yemeği kasabada yemeye ne dersiniz, Prensim?"
"Harika fikir, Bay Kılıç Ustası."
İkisi beraber kasabaya yürüdüler. Çorbacıya gidip oturdular. Yaşlı adam ve küçük kızla biraz sohbet edip yemeklerini bitirdikten sonra kalktılar. Prens, küçük kızın önüne eğildi ve eline ufak bir öpücük kondurdu.
"Teşekkürler, Prenses"
Küçük kız, kızarmıştı. Prens ona gülümseyince küçük kız da gülümsedi. Ardından Prens ile Kılıç Ustası küçük lokantadan çıktılar.
"Bay Kılıç Ustası, Reiju için küçük bir hediye bakabilir miyim?"
"İsteyin yeter, Prensim."
Prens gülümseyip küçük bir çocuk gibi neşeyle tezgahlara koştu. Fakat istediğini bulamadığında neşesi söndü. Sonra farklı mağazaları dolaştılar.
Zoro, bu küçük çocuğu takip ederken hâlinden gayet memnundu. Aslında o, bir çocuktan daha tatlıydı. Her şeyiyle mükemmeldi. Zoro bunları düşünürken, birden bir sesle durdu:
"Bay Kılıç Ustası! Bakın, size benziyor!"
Prens, elindeki kavanozun içindeki Marimo'yu gösterirken konuşuyordu. Sonra, dükkana girdi ve Marimo'yu satın aldı.
"Küçük, tatlı bir yosun parçası! Hehe!"
Prens, konuşurken bir yandan da sevimlice kıkırdıyordu. Kılıç Ustası'na yeni Mairmosunu gösteriyordu. Sonra aniden Kılıç Ustası, Prens'i kendine çekti. Ve bir mermi. Eğer Kılıç Ustası müdahale etmeseydi Prens'in omzuna isabet edecekti.
"Burada yanlış bir şeyler var. Biri sürekli sizi hedef alıyor."
"Ancak, Kim?"
"Bilmiyorum, Prens'im."
Sonra Prens aniden sıkıca Kılıç Ustasına tutundu. Zoro, ne olduğunu anlamamıştı.
Prens korkudan tir tir titriyordu."O... O burada..."
Kılıç Ustası, Kim olduğunu sormadan önce başka bir şey söyledi, çünkü Sanji halâ titriyordu:
"Hediye için bakmaya devam etmek istiyor musunuz, Prensim? Yoksa saraya dönelim mi?"
"Bir mağaza daha dolaşabilir miyiz?"
Prens, yavaşça Kılıç Ustası'nın bedeninden ayrılırken etrafındaki bir mağaza işaret etti.
"Bu olsun."
"Peki, Prensim."
Prens, son mağazadan bir hediye seçip paket yaptırdı. Fakat hediyeyi Kılıç Ustası da görmemişti. Ardından hızlı adımlarla saraya yürüdüler. Prens'in odasına çıkıp oturdular. Son gördüğünden sonra, Prens'in neşesi yerle bir olmuştu.
"Prensim, bir şey sorabilir miyim?"
Prens başını evet anlamında salladı.
"Oradaki kişi kimdi?.."
