Merhabalar. Arkadaşlar bu fici gerçekten özenle yazıyorum. Lütfen bir vote verseniz de hevesim artsa. Çünkü ilgi görmeyince gerçekten saçma ilerleyeceğimi biliyorum. Rica etsem sadece bir vote verin canlarım😘
Ayağa kalkıp kapıya doğru irelilemeye çalıştım. Bir anda başımın dönmesiyle etrafdakı her şeyi solgun hareketli görmeye başladım. Ve kapının yanına bile varamadan olduğum yerde yere düştüm. Tüm vücudumda hiss ettiğim ani acıyla ağzımdan ''aaahh'' diye bir inleme çıktı. Ve hiç haraket etmemeyi seçtim. Edebilirdim evet ama ben etmemeyi seçtim. Kabulleniş değildi bu sadece hazırlanmam gerekiyordu. Bu halde kaçsam bile yani kaçabilsem bile yakalanmam uzun sürmezdi. Yakalanmasam bile bir yerde bayılır kalırdım.
Olduğum yerde tüm vücudumu yana döndüm. Yere çarpmış olan bedenim acıyordu. Saçalrım yerde dağıldı. Ellerimse önüme gelmiş serilmişti yerlere. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve sessiz sessiz ağlamaya başladım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Sessiz ağlamak en zoruydu. En acıtanı. En çok hayal kırıklığıydı sessiz ağlayış. Hani ses çıkmasın diye zorlarsın ya kendini, hıçkırıkların fark edilmesin, o an sinen senden habersiz kalkıp inmeye başlar, derinden kesik nefesler alır verirsin. O ağlayış daha da ağırlaştırıyordu acıyı ama yine de sessiz kalırdın. İşte o hissi kimse yaşamamalı gerçekten.
Buraya düşmeyi haketmemiştim ben. N'apmıştım ben? Ben buraya düşecek ne yapmış olabilirim. Bu güne kadar yaptığım en büyük kötülük birinin kafasına su dökmek olabilirdi. Ya da birine yalandan 'bu gün ders yok' deyip eve geri göndermek. Tabi 'öğretmen seni çağırıyor' şakası da vardı. Ama işte adı üstünde ''şaka''. Şakaydı bunlar. Hiç biri ölüme gerekçe değildi. Arkasında bir sebep olmalıydı mutklaka. Ama ne? Ne olabilirdi? Bunu bilmiyordum işte...Ben buraya gelme sebebimi bile bilmiyordum. Tek bildiğim şey kafamdan yediğim darbelerdi. Kafam çok acıyor ve vücudum aşırı yorgundu. Kendimi hiç zorlayamadım kalkmaya. Kalkamazdım çünkü biliyordum. Ve teslim oldum. O gıcık adamın da söylediği gibi ''şimdilik''. Sadece uykuya teslim oluyorum başka kimseye teslim olmam. Bunları düşünürken olduğum yerde uykuya daldım. O kadar da rahat olmayan uykuya.
Rüyalar güzeldir derler. Rüyalar renklidir. Fantastiktir, sihirlidir. Kimileri hayallerini görür rüyasında, kimisi hayalini keşf eder. Esrarengiz bir dünya yani. Benim rüyalarım da öyleydi. Rüyalarım hep peri masalı gibiydi. Bazen kabus görürdüm, o da bazen. Ama şu an gördüğüm şeyin gerçek bir kabus olduğuna emindim, hem de hiç olmadığım kadar. Oydu rüyamda gördüğüm. Odanın içinde sessizce otururken bir anda içeri dalmasıyla irkilip ona baktım. Yüzü öfke dolu, saçları dağınıktı. Tek elinde silah vardı ve onu sıkıca tutuyordu. Hızlı hızlı nefesler alıp veriyor, bana doğru irerliyordu. Her adımında panikleyip yaslandığım duvardan daha geriye gitmeyi denedim. Ama olmadı. Bana yaklaşmıştı artık. Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı beni. Ardınca yürümek zorundq kaldım.
Beni karanlık bir odaya getirip yere fırlattı. Yüzü üste düştüğüm yerde vücudumu zorla kaldırıp oturdum. Arkamı dönünce hemen geri geri sürünmeye başladım, duvara çarpana kadar. Bana doğrulttuğu silahı görerek telaşa kapıldım. Gözlerim hızlıca büyüyüp, bacaklarım titremeye başlamıştı. Sessizliyin içindeki düzensiz nefes seslerimin eşliğinde yerinden çıkacakmış gibi çarpan kalp atışlarım göhsümü deliyordu adeta. Ve o an silahın tetiği çekildiğinde yerimden atlayıp ''hayır'' diye bağırdığımda karşımda oturup beni silahıyla çekiştirip uyandırmağa çalışan adamı gördüm. Evet uyanmıştım kabustan.
Fakat tek sorun vardı: uyanmıştım ama başka bir kabusa. Bu kabustan da uyanmayı isterdim. Her şeyin bir rüya olmasını isterdim. Şu an sesini duymayı hiç sevmediğim o alarmın çalmasını isterdim. Onu çok özlemiştim. Şu an değerini gerçekten anlamıştım.Bir anda bağırmamla ''deli misin sen?'' dedi soğuk, kibirli bir sesle. Farkında değil miydi kabus gördüğümün yani? Ama yine de korkuyordum ondan. Bir şey diyecek cesaretim yoktu. Sadece masum masum bakmakla yetindim.
Arkadan daha yaşlı bir bedenin içeri geçmesiyle yüzümü ona döndüm. Bana ''Aç mısın?'' diye sorduğunda derince yutkunup önümdeki adama baktım. Diğer yaşlı adamsa ''Neden Koraya bakıyorsun? 'Aç mısın?' dedim'' dedi. Ben ise başımı aşağı salıp bir şey söylemedim. Aslında açtım. Çok açtım. Hatta karnımdan gelen sesler bile duyuluyordu. Ve o sesi duyunca önümdeki Koray denen adam ''Aç mısın diye sordu cevap versene!'' diye bağırdığında aceleyle ''Evet'' dedim hiç bekletmeden. Kapının ağzındakı adamsa stem ederce Koraya baktıktan sonra bana dönüp ''Tamam o zaman ben sana bir şeyler hazırlayım.'' dedi. Bunun üzerine ikisi de odadan çıktı. Ama kapı açıktı...
Bu kaçmak içim fırsat mıydı? Denemeli miydim? Kaçmalı mıydım? Ya kaçamasaydım o zaman? Ama ne farke der ki? Kaçsam da kaçmasam da ölücem nasıl olsa. O zaman denemek en iyisiydi. Evet denemek herekti. Bir kere olsun işi şansa bırak Fırat. Bir kere olsun kurtar kendini. Ama ya ölürsem? Boş ver.
Ölmekten korkuyordum evet ama ölmemek için ölmeyi riske alırdım.
Koray denen adamın odasında bir şeylerle uğraştığını var saymıştım. Çünkü evin hiç bir yanında gözükmüyordu. Salondansa mutfak aydın gözüküyordu. Koray denen psikopatın ''Ferit abi'' dediği kişi mutfakta ne ise kızartıyordu. Aslında açtım. Yemeyi yiyip gitsem mi diye düşündüm. Ama bu fırsat bir daha olmayabilirdi. Bu yüzden karnıma kanmayacaktım. Karnımdan ses çıkmaması için karnımı sıkıca bastırmıştım. Yavaş yavaş çıkış kapısına doğru irerledim. Ama morfi kanunu ya ne kadar sessiz olmak istesem de ses çıkıyordu o kadar. Bu alnımdan soğuk terler akmasına sebeb oluyordu ama her ikisi beni duyamayacak kadar meşgüldü. Kapıyı hafifçe açmayı denedim. Ama ne kadar denesem de açamadığım kapı muhtemelen klitliydi.
Hemen odama geri döndüm. Ne yapmalıydım? Düşündüm. Odaya göz gezdirirken cebabın gözümün önünde olduğunu fark ettim: pencere! Evet pencere en iyi kaçış yoluydu. Belki bir az zordu ama yapabilirdim. Pencereleri açıtım ve hızlıca yere atladım. Atlayınca sert yüzeyle buluşan ellerim ve dizlerim acıya daynamayınca ağzımdan acı belirtisi olan ufak tefek sesler çıkmak istese de buna izin vermeyip acımı içime attım.
Yara para olmuş ellerime bir kere baktıktan sonra koşmaya başladım. Var gücümle koşmaya başladım. Artık kimse tutamazfı beni! Evet! Özgürdüm! Ben özgürüm! İlk iş polise gidicem diye düşünüyordum. Bir kere bile arkama dönmedim. Var gücümle koşuyordum. Hani derler ya ölüm korkusu olunca insan gücünün yüzde doksanını kullanır diye. İşte doğru. Çünkü şimdiye kadar bu kadar hızlı koştuğumu bilmiyordum.
Nihayet çok uzaklaştığımı düşündüğüm bir yerde nefes almak için durdum. Bir biri ardına aldığım derin nefesler boğazımda çok kötü bir ağrı hissettiriyordu. Kalbimin olduğu yerden çıkmak istediğini düşünüyordum. Akan terlerimi tişörtümün koluyla silip bir duvara yaslanıp oturdum. Bir az dinlendim.
Hala açtım. Koşmak daha da acıktırmıştı beni. Kalkıp bir şeyler bulmalıydım. Elimi hızla cebime soktum. Bir az kurcaladım. Ceplerimde bir az para kalmıştı. Bu sevinçle ani bir hareket edip ayağa kalktım. Ve keşke kalkmasaydım. Bor az daha bekleseydim. Gözlerimde her yer simsiyah oldu. Başımda keskin ağrılar vardı. Bacaklarım benim kontrolüm dışında titriyordu ve yere tutunamıyordu. Bir anda yere düşüşümle gözlerim kapandı.
Rüzgarın üstümden esişini hissediyordum. Ve yoldan geçenlerin seslerini: ''Nolmuş ona? Bayıldı mı? Kimki? Bir yakını var mı burda? Ambulansı arayalım mı?'' Son cümleyi söyleyenin sesini kalın bir ses sert bir şekilde kesti ''Hayır aramayın! O benim kardeşim. Onu götürürüm ben!'' Ardından birinin kucağına kaldırıldığımı anladım. Bir süre yürüdükten sonra yerden yüksek bir yere yatırıldım ve araba çalıştırma sesini duydum. Son duyduğum ses ise önümdeki adamın muhtemelen telefonda konuştuğu kişiye ''Buldum onu, geliyoruz'' demesiydi. Sonra tamamen kaybettim kendimi...
Bölüm nasıldı?
Umarım beğenmişsinizdir.
Yalnız şuraya aşağıya da rica etsem bir vote bırakır mısınız?
Okuyup beğenen her kese sevgilerimle😘❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge (bxb)
RomanceKoray ailesinin intikamını almak peşinde olan bir katildir. Fırat ise Korelin intikam için kaçırıldığı bir kurbandır. Ama Korel daha Fıratı öldüremeden bir şeyler planlar dışında gelişir.... ❗NOTU OKUMADAN BAŞLAMAYIN❗ NOT: Hikayeyi okumaya karar ver...