~12~

377 45 11
                                    

''Ben o gece kimseyi öldürmedim buna adım kadar eminim''dedim gözlerimin içi parlayarak. İki eli ile sertçe omuzlarımdan tuttu ''Ne dedin sen?''deyişi yüzümü düşürdü. Bana inanmıyor muydu inanmak mı istemiyordu bilmiyorum ama yüzü kızgındı, bu sözleri duymak istemiyor gibiydi. Sanki benim katil olmamı tercih eder gibiydi. ''Ben katil değilim dedim'' kollarını ellerimle aralayıp geri çekildim ''Ne yani katil olmamı mı tercih edersin?''dedim şaşkın bir şekilde yüzüne bakarak. Şaşırmış öylece yerinde bekliyordu.

Bir şey demedi sadece uzun uzun baktı. Ve bir şey düşünüyordu. Ne düşünüyordu? Bilemiyorum. ''Odana git hadi!''diyerek kapıyı işare etti eliyle. Az önceki durumdan sonra yine aynı şey mi? Yine eskisi gibi bana böyle kaba mı davranacak? Kaba adam işte, adı üstünde KABA. Yüzüne küçümserce bakıp odaya doğru gittim. Yine oda yine ben. Ve yine karşımda duran o takvim. Zaman burda ne kadar da eken irerliyor. Hep gelsin diye beklediğim o doğum günü hiç gelmezdi. Oysa şimdi asla gelmesin dediğim doğum günüm koşarak geliyor. Benim elimdense bir şey gelmiyor.

Korayın dilinden:

Acaba gerçekten unutmuş olabilir miydi? Ve şimdi hatırlamış? Bunları düşünerek oturduğum sandalyede ayağımı yere döyeçliyordum. Diyelim hatırlamıyordu şimdi nasıl hatırladı? Ama nasıl katil olmadığını hatırladı? Katil olsa yine katil olduğumu hatırladım der miydi? Ya katil olduğunu hatırlayıp da katil olmadığımı hatırladım diyorsa? Ama ben gördüm onu. Oydu. O gün kapıyı klitleyip her yeri ateşe veren oydu. Arkadan gördüm ilk onu. Koyu siyah saçlarının bembeyaz ensesine düşmesi bile aklımda. Kırmızı bir tişört mavi bir pantalonu vardı. Boynunda bir leke vardı oldukça koyu renkli. Ben o an bir şey yapamadım. Yüzünü göremesem de o gün orda tanıştığım hatta arkadaş olduğum çocuktu o. Fırattı... Eminim buna o Fırattı.

O zaman neden şimdi bana katil değilim diyor ki? Katil olmadığına inandırmak için mi? Ama katil olsa bile bunu şu an neden yaptı ki? Birden bire. Ayrıca gözleri doğruyu söylediğini diyordu. Bu kadar basit yalan söyleyebiliyor mu? Kesinlikle yalan söylüyor gördüm onu.

Hırsla odamdan çıkıp onun odasına gittim. Odada bir köşede sessizce duvardakı takvime bakıyordu. Elimle gömleğinin yakasından tutup ayağa kaldırdım onu. ''Ne yapıyorsun ya?''dedi şaşkın, çaresiz bir sesle. ''Neden yalan söylüyorsun?''dedim oldukça korkunç çıkan acımasız sesimle. Gömleği hâlâ elimde olduğundan korkuyor bir şey diyemiyordu. Zar zor ağzından ''Anlamıyorum'' çıkarken ardından üzerine bağırdım ''Neden yalan söylüyorsun? Sen yaptın! Sen öldürdün! Hatırlıyorum seni. O baloda tanıştığım çocuktun sen. Ve o gün orda gördüğüm katil de sensin. Sadece arkadan görebilirim ama sendin o sendin.'' ''Bben ben katil değilim. Ben hatırlıyorum katil değilim ben. Ben sadece bir köşede bekliyordum. Ben hiç bir şey yapmadım.''dedi gözlerinden yaşlar aka aka. Elimi yakasından sertçe çekerek arkaya doğru ittim onu ''Demek öyle ha? Tamam şimdilik böyle olsun!'' Odadan çıktəm hızlı adımlarla.

Kendime bir kahve yaptım. Kahvemi yudumlarken her şeyi düşünmeye başladım. O geceki yangını, arkadan gördüğüm yangını çıkaran çocuk ve tanıştığım çocuk. Kiyafetleri bile aynıydı. Hayır kesinlikle oydu. Ama bana dedikleri. Yalan söylüyor. Kahvemle birlikte odasına doğru gittim. Ağlamaktan şişmiş etrafı yaşlı gözleri yumulmuş uykuya dalmıştı. Kahvemi bir kenara bırakıp ona yaklaştım. ''Neden uyurken bu kadar masumsun ki?''dedim asta bir sesle. ''Bu kadar masum gözükme, yoksa senin katil olmadığını düşünmeye başlarım''. Üşüyor olmalıydı. Bir katile bir iyilik mi yapmalıyım? Bunca zaman insanlara bir iyilik yapmayan ben bir katile iyilik mi yapmalıyım? Elimi yorgana uzalttım. Üstüne örtmeyi düşündüyüm yorgana dokunmuştum ki ''Nede olsa katil deyip elimi geri çektim. Yüzümü dönüp kapıya yöneldim. Ama hemen ayak sakladım ''Nolcak ya zaten ömrünün son günleri''deyerek geri dönüp yorganı hafifçe kaldırıp üzerini örttüm.

Saçları yüzüne dökülüverdi. Bu beni rahatsız ediyordu. Elimle yüzüne düşen küçük tutamları geriye doğru taradım hafifçe. Bir anda derin derin nefesler alıp verdi. Tüm bedeni titriyordu. Elimi alnına koydum. Yamıyordu. Ateşi çok yüksek. Ne yapmalıydım ki? Hemen mutfaktan soğuk su ve bir bez getirdim. Bezi suda ıslatıp alnına koydum. Bir kaç dakika bu böyle devam etti. Ama hâlâ ateşi çok yüksekti. Bembeyaz teni kıpkırmızı olmuştu. Durmadan titriyordu. Yorganı üzerinden çekip kollarımın arasına aldım yataktakı bedeni. Banyoya giderek küvete koydum hafifçe.

Soğuk suyu açtım. Su yavaş yavaş üzerine döküldükçe uyanmaya başladı. Sadece gözleri hafifçe açılmış ama aklı tam olarak burda değildi. Bana bakarak ''Ben katil değilim''dedi güçle. Ben ise nasıl olduğunu anlamadan ''Tamam biliyorum sorun yok''dedim. Hafifçe sırıttıktan sonra ''Çok soğuk''dedi. Başını kollarımın arasına alıp kendime doğru sardım. Kafasını okşamaya başladım ''Ateşin var'' dedim. ''Ölsem daha iyi olmaz mı?''dediğinde ne diyeceğimi bilmedim. O da cevap bekleyecek kadar kendinde değildi zaten. Kafasını omzumdan ayırarak omuzlarına da ellerimle su dökmeye başladım. Daha sonra saçlarını dibine kadar kalktım. Siyah tenlerini bembeyaz pürüssüz olan boynundan çekerek ellerimle nemlendiriyordum. O an farketmediğim bir şey vardı ama onu o an farkedecek durumda da değildim.

Yeniden kollarıma aldığım bedeni yatağa getirdim yine. Oturur şek7lde koyarak gömleğini çəkardım ilk. Islak vücutu ortaya çıktı. Su damlaları saçlarından omzuna ordan da tüm vücudu boyunca aşağı doğru akıyordu. Bir havlu alarak vucydunu kuruladım. Yeni bir gönlek yiydirdikten sonra bana bakarak zar zor terpettiği ağzıyla sırıttı ve ''Pantalonu ben hallederim merak etme''dedi.  Şaşkınləkla ona bakıp ''Tamam'' dedim. Pantalonunu yatağın üzerine koyarak dışarı çıktım. Bir süre geçtikten sonra sesime cevap vermeyince odaya geri girdim. Ama değişmesi için koyduğum pantalon öylece bir kenarda duyuyordu. Saçları hâlâ ıslak olan Fıratsa yatağa serilmişti. Hafifçe pantalonunu çıkarttım. Ve yenisini giyindirdim. Bunu yaparken ''Sana kendim hallederim demiştim''dedi gözlerini bile açamadan mızmızlanarak. ''Tabi halledersin dedim.

Oturtarak saç kurutma makinesini çalıştırdım. Parmaklarımı ısla saçlarının arasından geçire geçire kurutmaya başladım. Tenleri kurudukça daha da yumşak oluyordu. Nihayet yatağına geri koyup yorganı üzerine çektim. Kendi odama gittim. Resmen başıma yeni bela almıştım. Aklıma nasıl banyo yaptırdığım saçını kuruttuğum gelitordu. Cidden delireceğim.

Dur bir dakika. Aklıma gelen şeyle hemen ayağa kalktım. O gece arkadan gördüğüm çocuğu hatırladı. Elimi boynumq götürdüm. Boynunda bir leke vardı. Hızlı adımlarla Fıratın odasına gittim. Masum masum uyuyan adamı kaldırarak saçlarını arkadan kenara çektim. O buna mızmızlanarken ben sadece boynuna baktım. Tamamen temiz, pürüssüzdü. Hiç bir leke yoktu parlayan teninde. Ellerimle aynı yeri defalarca okşadım.

''Bu seni masum mu yapıyor?''dedim kendi kendime.

Yani Fırat masum olabilir miydi?

Yazım hataları için üzgünüm😔

Revenge (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin