1. Bölüm: "Geçmiş"

579 74 536
                                    

Yıllar önce 12 yaşında yazmaya başladığım kitabın ilk bölümünde oldukca hatalar var.
! Kitabın bölümleri düzenlenecektir.!

Arabanın farları geceyi aydınlatıyordu. Kafamın içinde dolanan onca düşüncelerle birlikte gözlerim de doluyordu . Arabadan indiğimde biraz önce deli gibi yağan yağmurun bıraktığı soğukluk tüm bedenimi esir almaya başlamıştı .

Yalanlar üzerine kurulmuş onca senenin üzerine vicdanlarımızın sesi beni bile boğuyordu. Çoçukluğumda elde ettiğim değerlerin aslında kendime kurduğum bi masaldan ibaret olduğunu yeni anlıyorum. Elimizinden alınanların bedelini kim verecekti ? yada verilebilecek bi bedel varmıydı? Soğuk tüm bedenime işlerken artık titriyordum.

Herşeyden bir haber antalya ya gideceğim gün annem ellerim çok üşür diye parmakları yarıda biten eldiven örüp vermişti bana. Anne tüm bedenim üşüyor desem sarılıp ısıtırmıydın ? düşüncelerim iyice derinleşmişti.

Herşeyin başladığı yerdeydim, felaketlerin esaretiyle karşılaştığım günde.

9 ay önce .

Penceremden içeriye düşen kurumuş yaprak parçası ,son baharın habercisiydi. Bu günle itibaren anılın ölümünün üstünden 3 yıl geçmişti. Yavaş yavaş alışıyordum yokluğuna ne kadar alışabilirdim orasıda biraz muamma işte.
Anıl 3 yıl önce Antalya'da miracle resort hotelin kumsalında vurulmuştu. Kollarımın arasında ölüşünü izlemiştim ve şimdi ben 3 yılın ardından tam olarak oraya gitmek için hazırlanıyordum. Valizimi hazırlarken dolabımda tek bir parça kalmıştı zümrüt yeşili elbiseyi her elime aldığımda gözlerim yaşarıyordu.

Öldüğü gün bana hediye ettiği elbisenin göğüs dekoltesi oldukca fazlaydı. Bel kısmından şeritler halinde açıklıklar vardı. Elbise tüm bedenime kusursuz bir şekilde oturuyor bel detayı kalcamın ortaya çıkmasını sağlıyordu.
Anılın öldüğü gün ne hayallerle giydiğim elbise şimdi büyük bir hayal kırıklığıydı. Günler birbirini kovalıyor her şey ve herkes değişiyordu.  Değişmen tek şey o gün ki ben ve üzerinde hala anılın kanı olan elbise kalmıştı...

Bir çırpıda kıyafetlerimi çıkarıp elbiseyi geçirmiştim üstüme aynada gördüğüm manzara o günkinden farksızdı . Aynada kendimi incelemeye devam ederken gözyaşlarımın buğulandırdığı gözlerim annem ile buluştu, kapının kenarında üzgün gözlerle bana bakıyordu. Gözlerindeki endişeyi görebiliyordum antalayaya gideceğim için aynı endişe bende de vardı.

Hayatımızı altüst eden, anılı benden alan kişinin öz abisi olması nefretimi daha çok körüklüyordu. Babam az çok bahsettiği kirli geçmişimizin bu kadar büyük sonuçlar doğuracağını tahmin etmiyordum.

Sabaha doğru daha yeni aydınlanmaya yüz tutmuş havaya daha fazla dayanamayarak yatakatan cıktım. Dün annemle konuşmamızın ardında son hazırlıkları yapıp yatağıma geçmiştim ama uyku tutmamıştı. Balkona doğru giderken daha sabahın ilk saatleri olmasının nedeniye hafif bir esinti vardı. Sigara paketinden çıkardığım dalı yakıp derin bir nefes aldım.
Soğuk havayı tenimde hisetmek yaz aylarınınvazgeçilmezlerindendi.

Anıl'ın mezarı  istanbulda olmasına rağmen tek onu yanımda hissedebileceğim yer onu kaybetiğim yer gibi hissediyorum bu yüzden anılımın yanına gideceğim için ne kadarda mutlu olsamda içimdeki tedirginlik asla geçmiyordu.
Uçağım saat 8 de kalkacaktı bu yüzden odama gidip hazırlandım. Aşşağıya indiğimde mutfaktan enfes kokular geliyordu. Ailecek kahvaltı yapmıştık ve gitme vakti gelmişti içimdeki huzursuzluk hiç geçmiyordu.

Korkuyordum o yemyeşil gözlere son kes bakabildiğim yerden mi yoksa o gözlerin şevkatinü bidaha hissedemeyecek oluşumdan mı?

Ucak inmişti ve ben iç hatların önünde çağlayı görmeyi hiç beklemiyordum. Çağla elini havaya kaldırmış onu farketmem için sallıyordu.
Hızlı adımlarla ona doğru ilerledim.
Çağla koşarak boynuma atılmıştı
"kızım seni çok özledimm " sesi içten ve boğuktu. Birbirimizden ayrılırken yüzümdeki buruk tebessümü biraz daha artırdım acır gözlerle bakmasını istemiyordum çünkü. "bende seni özledim canım " demiştim. Ondan ayrılırken sesimin güçlü çıkmasına dikkat ederek "hayırdır senin nerden haberin oldu "demiştim.
Gülerek  sorduğum sorunun hoşuna gitmediğini yüz hatları ele veriyordu. bir süre düşündükten sonra konuştu.
" Eee yalan söylemeyeceğim annen haber verdi güzelim yanlız kalmanı istemedi ve iyiki de beni aradı kızım 3 yılın ardından buraya geliyorsun ve beni aramıyorsun kırıldım çok haberin olsun " Sesindeki tedirginliği anlayabiliyordum. Annemin ona haber verdiği için ona kızabileceğimi düşünüyordu. Ona durumu izah ettikten sonda beni anlayışla karşılaşmıştı. Çağla kalmam için beni kendi evine davet etmişti ama ben anılı kaybettiğim otelden oda tutmuştum bile. Çağlanın tüm ısrarlarına rağmen gelmeyeceğimi anlayınca beni yanlız bırakmamak için o da bemim odamın yakınlarında bi oda tutmaya çalışmıştı ama anca bir alt kalttaki kolidordan aynı hizasını tutabilmişti. Balkonlarınız altlı üstlüydü ötelin önüne geldiğimizde çağlanın arabasından valizimi indirmiştim. Çağlada arabadan inerken " canım sen yerleş odana bende bikaç eşya alığ geliyorum sabah çok iyi dinlen akşam dağıtıyoruz haberin olsun" demişti gülerek, bende aynı neşeyle " tamam tamam zaten yerleşir biraz uyurum sen gelincede havuza falan ineriz " demiştim. Çağla ardından otelden ayrılırken bende lobiye doğru ilerliyordum. Resepsiyondan onda kartını aldıktan sonra asansöre doğru ilerledim.

ARAF 'Sehv'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin