4. BÖLÜM : " Kargaşa"

141 33 6
                                    


°Franctured Ligth Music : Aurora °

"Satrancın esası onun ne olduğunu düşünmektir."

Oyunun galibi ise sondan bir önceki hatayı yapan oyuncudur.

Bu hayatta çok güvenmek kadar hiç güvenmemek de kaybettirir insana.

Ufuk aslında çok yakın bir pencere gibi gelir,

İnsan bazen uzak bakabilmeyi bilmeli,

kaybetmek kazanmak kadar yakındır çünkü

En iyi hamlen bile bazen şaşırtır,

İnsan kendini zirvede sanarken dipte görür,

En iyi santranç aslında vezirle şahla değil, şahısla oynanır

Eğer sen kiminle oynadığını bilmiyorsan istediğin kadar fille çapraz turla, yahut vezirle dünya turu yap.

Zafer kulelerinden selam olsun bulutlu gök yüzü, düşüyorum uçurumdan...

Ben uzak diyarlardan, güçlü kule arkalarından, ey yeryüzüne serili beyaz kar taneleri , çekilin üzerinize düşmeyeyim, bari yaşam ruhsuz bedenlerinizde baki kalsın, ben öleceğim, çekilin bari üzerinize düşmeyeyim...

Kazanmakta kaybetmekte yanlız yaşanır şu 3 günlük dünyada.

Cevremizdeki dostlarımızdan önce düşmanlarımızı tanısaydık göremediğimiz gerçekleri gösterirlerdi belkide bizlere.
işte günah dolu olan bu savaş artık başlamıştı . 

Yağan kar taneleri geceye karışırken soğuk tüm bedenimi sarıyordu karşımda ölümcül siyaha bulanmış gözlerle beni izleyen katili benim dışımda herkes biliyordu.

Babam onca yıl gözümün içine baka baka yalan söylemişti . Caresizlik nedir diye sorarsanız araf derdim sizlere .
Kalp ile aklın arafında kalmak ölmekten daha beter eder insanı.

Babanım günahlarını öğrenmenin vakti geldi ve  geçiyor . Arkama döndüğümde Enes hala oradaydı. Gözlerinde ki hayel kırıklığına karşılık artık benimkiler ruhsuz bakıyordu. Yalanlar içerisine kurduğum toz pembe hayatıma herkesi dahiletmiştim ve onlarda sorgulamadan bana ayak  uydurmuşlardı .Arkama döndüğümde silahların tetik sesi boş sokakta yankılanmıştı . Konuşmak istiyordum fakat boğazımdaki ağırlık buna engel oluyordu . Bedenim soğukla savaşırken 

"Babama söyle Enes. Beni yıllarca uzak tutmak istediği bu oyunun tam merkezindeyim.Bu kurduğunuz cehennemin içinde önce benden sakladığınız yalanları öğrenip sonrada bu cehennemde tüm yalanlarınızın günahlarının bedelini ödeyeceğim. Söyle babama ben öğrenmeden  çıkarsın beni bu katille beraber kurduğunuz cehennemden. " sesim sadece enesin duyabileceği kadar kısık ve ruhsuzdu.

Bu bir yenilgi değil, usulca vicdanlarımıza sirayet eden masum ruhların savaşıydı.

Gözlerimde yaşları durduramıyordum benden bağımsız şekilde soğuktan kızaran yanaklarımdan akıyordu. Vücudum ağırlaşırken enes 
"yanlış yapıyorsun " diye mırıldannıştım. Asıl yanlış yapan kişi ben değildim ve bu saatten sonra kararımı değiştirsem bile hiç bir anlamı olmayacaktı Barlas azrail gibi bizi izliyordu . Canım yanıyordu saatlerce ağlamak yıkıp dökmek istiyordum. Anılın ölmesine sebeb olan herkese bunun bedelini ödetmek istiyordum.

Olduğumuz sokak hızlanan kar taneleriyle beyaza boyanırken sesizlik bozulmuştu.

"  O silahı bıraktığın an  şartları kabul etmiş oldun. Eğer sabrımı zorlarsan Enesi öldürürüm ve sen yine benime gelirsin. Unutma bu oyuna sen dahil oldun ve seni dahil eden şey içindeki Anıl şerefsiz  sevgisi oldu ALEV" duyduğum sesle beraber gözlerimi yummuştum. Sesini bile duymaya tahammül edemiyordum.  Oldukça kalın olan sesi sinirini bastırmaya çalıştığını ele veriyordu.

ARAF 'Sehv'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin