Şu anda evden çıkmıştık. Arabaya bindik. Zehra çok üzgündü. Anlıyorum diyemiyorum çünkü anlayamıyorum. O kadar insan varken ondan mı hoşlanmıştı gerçekten? Gerçi insan kalbine söz geçiremezdi ki.
Cinayet mahaline gelmiştik. Ormanın içinde işlenmişti cinayet. Gerçekten ürkütücüydü.
Ölen adama baktım vücudunda kesikler ve morluklar vardı. Bıçaklanmıştı. Ve öncesinde dövülmüştü. Bu sefer vücudunda bir yazı vesaire yoktu. Ama kıyafetlerinin cebine baktığımda bir kağıt buldum. Bir isim yazıyordu.Ecem.
Bir ipucu olabilirdi. Hemen onu aldım ve Zehra'nın yanına gittim. Kâğıdı gösterdim.
" Sıradaki cinayet ile bir ilgisi olabilir mi?" , diye sordum." Bilmem" , dedi kısık çıkan üzgün sesiyle. Onu böyle görünce ben de üzülmüştüm. Keşke gerçekten Çağdaş masum olsaydı. Ama bütün kanıtlar onu gösterirken bu bir ihtimal bile değildi.
Adamın tekrar yanına gittim. Yere eğildim adamın vücudunu inceledim. Sağ elinin baş parmağı yoktu. Etrafa baktım göremedim. Belki de katil onu almıştı. Ne saçma bir fanteziydi bu. Parmaklarıyla ne yapacaktı ki?
Tekrar ayağa kalktım. Adamı aldılar ve siyah şeyin içine koydular. Arabaya götürdüler. Otopsi yapılacaktı. Etrafta cinayet ile alâkalı herhangi bir şey bulamadım.
Zehra'ya baktım. Gözlerinde hüzün ve hayal kırıklığı vardı. Onu öyle görünce ben de üzüldüm. Keşke böyle olmasaydı ama şu an da baş şüphelimiz Çağdaştı.
Etrafta göz gezdirdim. Bakışlarım Alaz da durdu. Diğer polis memurlarıyla konusuyordu. Ona biraz baktıktan sonra kafamı başka bir yöne çevirdim. Ona neden bakıyorsam sanki. Kendime gelmeliyim.
Burada işimiz bitmişti. Bizlik bir şey yoktu. Zehra'yı aldım ve arabaya binip eve gittik. Yol boyunca da pek konuşmadık. Eve girdik. Zehra odasına gitti. Ben de odama gittim ve üzerimi değiştirdikten sonra aşağı indim. Zehra mutfaktaydı üzerini değiştirmişti ve bize kahve yapıyordu. Çok dalgın duruyordu. Kafası dağılsın diye yaptığı belliydi.
Salona geçtim. Koltuğa oturdum. Zehra da geldi. Televizyondan mucize uğur böceği ile karakedi açtı. Beraber izlemeye başladık.
Biraz izledikten sonra uyuyakaldım.Sabah saat 07.25
Alarm sesi duyuyordum ama gözlerini açamıyordum. Çok zor gelmişti gözlerimi açmak. Ofladım ve biraz zorladıktan sonra gözlerimi açtım. Alarmım ötüyordu. Salonda koltuktaydım. Telefonumu aldım ve alarmı kapattım. Etrafa baktım Zehra yoktu. Kalktım ve banyoya gidip elimi yüzünü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Üstümü de değiştirdikten sonra tekrar aşağı indim. Zehra mutfaktaydı. Su içiyordu. Kahvaltı hazırlamamıştı. Zaten pek iştahım yoktu benim de. Bana baktı gözlerinin altı mos mordu. Uyumamıştı gece belliydi. Bir şey sormadım. Üstüne gitmek istemedim.
Arabaya bindik ve sürmeye başladım.
Karakola geldiğimizde enerjik değildik. Mutsuzduk ikimizde. Normalde olsa gülüp eğlenirdik her sabah şimdi çıt çıkmıyordu ikimizden de.Zehra odasına gitti. Ben de odama geçtim. Bakmam gereken dosyalar vardı onlara baktım. Çalışmaktan başıma ağrı girmişti. Odamın kapısı çaldı. Gelen Damla'ydı.
" Yağmur Adem Kara'nın otopsi raporu cıkmış onu getirdim" , dedi ve elindeki dosyayı bana verdi.
" Teşekkür ederim" , dedim kafasını salladı ve odadan cıktı.
Elimdeki dosyayı açtım. İncelemeye başladım. Ölüm sebebi bıçaklanmasıydı. Lâkin vücudundaki morluklar ise tahmin ettiğin gibi boğuşma esnasında olmuştu. Adamın vücudunda hiç parmak izi falan bulunamamıştı. Temiz çalışılmış yani diye geçirdim içimden. Sıkıntıyla ofladım.
Odamın kapısı çaldı "gir" , dedim. Elinde iki tane kahveyle Alaz kılıklıyı görmeyi beklemiyordum.
Kahvemi masaya koydu. " Teşekkür ederim" , dedim.
"Rica ederim. Çok yoruldun mu?"
" Yani biraz yoruldum açıkçası. Kurbanın cebinden bir kağıt cıktı. Kâğıtta Ecem yazıyordu. Sıradaki kurbanla bir alâkası olabilir"
" Olabilir" , dedi ve kahvesinden bir yudum aldı.
" Çağdaş gerçekten katil sanırım" , dedi.
" Sanırım. Bütün kanıtlar onu gösteriyor"
" Evet" , dedi.
Aramızda bir sessizlik oldu. Ben de Tekrar dosyalara döndüm. Çalışmaya kaldığım yerden devam ettim. O da karşımda oturdu. Beni izledi. Yaklaşık bir buçuk saatin sonunda işlerim bitti. Alaz kılıklı zaten yarın saat önce gitmişti odadan.
Ben de odamdan çıktım. Zehra'nın odasına gittim. Kapıyı tıklamadan içeri girdim. Buraya ben böyle girmeyecektim de kim girecekti? Tabii ki ben dingonun ahırı gibi bu odaya girecektim.
Zehra da çalışıyordu. " İşin çok mu daha?" , diye sordum.
Kafasını dosyalardan kaldırdı. " Aslında işim bitti ama Adem Kara'nın otopsi raporuna bakıyordum"
" Yeter bu kadar baktığın hadi kalk gidelim"
Kafasını olumlu anlamda salladı ve kalktı. Telefonunu çantasını falan aldıktan sonra odadan çıktık. Karakoldan da çıktık ve arabaya bindik. Arabayı sahile sürdüm. Deniz havası iyi gelirdi. Arabadan indik ve banklardan birine oturduk.Zehra denize bakarken ben de etrafa bakıyordum. Bir kedi geldi bankımızın yanına. Zehra kediye baktı ve hemen kucağına aldı. Çok güzel bir kediydi. Tüyleri bembeyazdı. Gözleri ise maviydi.
" Ne kadar güzelsin sen böyle" , dedi ve kedinin tüylerini okşamaya başladı Zehra.
" Yağmur eve alalım mı?" , dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Kafamız dağılırdı en azından.Biraz daha sahilde oturduktan sonra eve gittik. Zehra internetten kedi için gerekli şeyleri sipariş etmişti. Kediyi de bir güzel yıkamıştı. Şimdi ise kediyle koltukta uyuyorlardı. Yukarıdan bir battaniye aldım ve üstlerine örttüm. Ben de odama gittim ve uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Five Years
ActionEksik bölümler bu hesapta @jeonginhastas1 Ortak yazılmıştır her bölüm bitiminde karakter değişimi var. Kitap hakkında: Karakola yeni bir polisin gelmesi ve beraber cinayet davası çözdüğü polise 5 yıldır gizlediği aşkını itiraf etmesi.