15

2 0 0
                                    

Sabah zıkkım alarmının zır zır sesiyle uyandım. Allah'ın cezası susmuyordu. Kalktım ve alarmımı kapattım. Saat 06.13 olmuştu. Banyoya gittim ve duş alıp dişlerimi fırçaladım. Odama geldim ve üzerimi giyinmeye başladım. Altıma siyah bol bir kot pantolon üstüme de kahverengi bir crop giymiştim. Uff taş gibi olmuştum. Alaz kılıklının dibi düşecekti. Lan tövbe tövbe onun niye dibi düşüyordu? Hemen engelledim saçma düşüncelerimi.

Arabanın anahtarını ve evin anahtarını alıp dışarı çıktım. Zehra evde yoktu. Muhtemelen karakoldaydı ama bu kadar uzun sürmemeliydi nöbeti kesin bir bokluk vardı. Neyse karakola gidince öğrenirim.

Yarım saat sonra karakola gelmiştim. İçeri girdim ve kendime odama gitmeden önce Zehra'nın odasına gittim. Kapıdan zart diye girdim. Çünkü Zehra'nın odası benim de odam yani. Kapıyı mı çalacaktım bir de?

İçeri girdim. Zehra yoktu. Aboo dedim neredeydi ki bu kız. Odadan çıktım ve Alaz kılıklıyla karşılaştım.

" Zehra'yı gördün mü?" , dedim.

" Görmedim ama dün onunla birlikte Murat ta nöbetçiydi. Onunla konuştum gece Çağdaş Karaca'nın babasının evinden ihbar gelmiş. Saldırı olmuş yani. Oraya gitmişler. Herkes ölmüş ama Çağdaş'ın durumu iyiymiş. Zehra büyük ihtimalle hastanededir şimdi" , dedi.

Ee şimdi kim saldırmıştı ki?

" Kim saldırmış peki?" , diye sordum.

" Saldıran kişinin asıl katil olduğunu düşünüyoruz. Bu arada Çağdaş'ın masumluğu ispatlandı. Evden kanıtları toplamışlar ve masum olduğu kanıtlanmış artık" , dedi.

Başından beri Çağdaş'ın katil olduğunu düşünmüştüm. Ama haklıydım yani bana ne .

" Hastahaneye ziyarete gidelim mi? Hem tanışmış oluruz. Belli ki aralarinda bir sey var Zehra'yla" , dedi.

" Olur işlerimiz bitsin gideriz" , dedim. Ve gülümsedim. O da bana gülümsedi.

Lan harbi ne güzel gülüyordu bu çocuk. Off kalbim hızlı hızlı atmaya başladı bile.

" Eee şey ben gidiyorum o zaman" , dedim. Heyecanlanmıştım.

" Tamamdır işin bitince bana söylersin" , dedi.

" Tamam" , dedim ve koşar adımlarla odama gittim.

Ben ne ara böyle olmuştum ya? Hem niye kalbim çarpıyordu? Ofladım.

Hoşlanıyorsun işte kızım inkar etme, dedi iç sesim.

" Hassiktir lan oradan" , dedim.

Hemen işlerimin başına gitmeliyim diye düşündüm. Dosyalarla uğraşmaya başladım.

Saatin nasıl geçtiğini fark etmemiştim. Bir anda dedim ki neden saate bakmıyorum. Saat 16.25 olmuştu. Zaten işim de bitti sayılır. Son bir dosyaya imza attım ve sandalyemden kalktım. Resmen götüm yapışmıştı be.

Telefonumu ve çantamı aldım. Odamdan çıkmadan önce de bir aynaya baktım. Gayet güzeldim. Hemen odamdan çıktım ve Alaz kılıklı arkadaşın odasına gittim. Kapıyı çaldım ama ses gelmedi ben de odaya girdim.

GİRMEZ OLAYDIM.

ALAZ KILIKLININ ÜSTÜNDE HİÇBİR ŞEY YOKTU.

YANİ ALTINDA PANTOLONU VARDI TABİİ Kİ.

AMA ÜSTÜ ÇIPLAKTI.

ÇIPLAK!

Yalnız şu an karşımda afet-ül Alaz kılıklı vardı. O kaslar neydi ya? Yeme de yanında yat yani. Kendime sövdüm içimden ne yapıyordum ben şu an? Hemen konuşmaya başladım " Çok pardon ben şey yani öyle ses gelmeyince gireyim dedim odaya. Şimdi de çıkıyorum" , dedim ve yayını terk eden sinan engin misali çıktım odadan.

Five YearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin