29. Bölüm

7 1 0
                                    

Sonunda Çağdaş'ın kafesine gelmistik. İçeri girdiğimizde çoğu sey hazırdı ama eksiklerde vardı tabii.

"Selam" , dedi yanımdaki Alaz. (Arkamda sağımda solumda falan da Alaz var)

Çağdaş bize döndü ve Alaz ve benimle el sıkıştı sonra Zehra'yla sarıldılar.

"Biz yardım etmeye geldik", dedim.
Çağdaş gülümsedi ve tesekkür ettikten sonra bize kalan isleri söyledi. Biz Alazla kafe için olan açılış davetiyelerini dağıtıyorduk. Son gün davetiye mi dağıtılır diye sorgularken Alaz kolunu omzuma attı.

" Ne düşünüyorsun" , dedi.
" Son gün davetiye mi dağıtılır onu düşünüyoeum", dedim.

Güldü essek sıpası. "Yani dağıtılır sanırım biz dağıtıyoruz", dedi.
Bende güldüm ama simdi biz bunları nereye dağıtacağız yani abla.
" Peki biz salak salak dolaşıyoruz ve dağıtmıyoruz ama nereye dağıtacağız bunları?? " , dedim.
"Gel suraya asalım", dedi gidip o direğe astıktan sonra her yere astık.

Biz asana kadar hava kararmıstı. İşimiz bitince kafeye doğru yürümeye başladık.

" Yağmur" , diyerek bana döndü Alaz.
"He", dedim.
" Beni seviyor musun? "
"Nerden çıktı simdi bu soru"
"Öyle sormak istedim seviyoe musun"
" Sevmesem yanında olmazdım herhalde" , dedim ve hafif göz devirdim. Bu çocuk bugün biraz salaktı sanırım ama olsun ben salakken de seviyorym antilopumu.
"Bana güveniyor musun peki", diye sordu. Sanırım bugün iyi değildi.
" Güveniyorum" , dedim.

Yolda geçen saçma sorular seansından sonra nihayet kafeye gelmiştik. Zehra ve Çağdaş işlerini bitirmiş kahve içiyorlardı. Biz de onların yanına gittik ve sandalyelere oturduk.

"Yoruldunuz mu? ", diye sordu Zehra.
" Biraz" , dedim.

Saçma saçma bakışmalar yaşarken Zehra'nın Alaz'a side eye attığını fark ettim. Alaz da kafasını yere eğmişti.

Ne oluyor bu aşağılık yerde diye bağırmadım tabii ki. Medeni bir birey olduğum için sakince sordum
"Neden öyle bakıyorsun? "
Zehra bana döndü. "Yağmur çok üzgünüm keske görmez olsaydım ama bu Alaz bugün karakolda odasında Yarenle dip dibe oturmus gülüsüuordu hatta Yaren'in eli bunun göğsündeydi", dedi. Tek nefeste konuşmuştu.

2 saniye sonra bana jeton düştü.

BU ALAZ BENİ ALDATMIŞTI YANİ.
BENİ? ALDATMISTI?

BENİ ALDATMIŞTI HEMDE YARENLE.

Şimdi sktim belanı Alaz denen antilop.

Düşüncelerimden Alaz'ın sesiyle sıyrıldım. " Yağmur öyle bir şey yok gerçekten Zehra yanlış anladı" , dedi.

"O kızla dip dibe oturdun mu? ", diye sordum.

" Evet ama-" , derken sözünü kestim.

" O kızın eli senin göğsünde miydi peki? " , dedim sakin bir sesle.

"E-evet", dedi kekeleyerek.

" O zaman bunun hiçbir açıklaması olamaz" , dedim.

"Yağmur lütfen", dedi ama konuşmasına müsaade etmedim ve gözlerine bakarak " Bitti" , dedim.

Gözleri dolmuştu. Hemen kafeden çıktım çünkü benimde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Onun karşısında onun beni aldattığı için ağlamak istemiyordum.

Arkamdan gelip kolumu tuttu ve beni kendisine çevirdi o da ağlamıştı.
" Bu kadar kolay bitemez beni dinlemiyorsun bile", dedi.
"Neyini dinleyeceğim ben senin ya aldatmışsın beni geri zekâlı", diye bağırdım.
" Yağmur ben seni 5 yıl boyunca bekledim simdi en ufak seyde ayrılamazsın benden bu kadar kolay bitemez" , dedi.
" 5 yıl sevmişsin ama beni aldattın demek ki bazı seyler kolayca bitebiliyormus" , dedim ve yanından uzaklaştım bu sefer peşimden gelmedi. Gelmeyerek zaten suçunu kabul etti.

Ben ağlayarak eve varmıştım. Hemen kısa bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giydim ve aşağı indim. Zehra salondaydı beni görünce bana sarıldı bsn de ona karşılık verdim sağa sola sallandıktan sonra koltuğa oturduk.

"Keske görmeseydim özür dilerim", dedi.
" Saçmalama istersen iyi ki görmüşsün", dedim ama sesim üzgün çıkıyordu.
" 5 yıl sevdi madem neden sevgili olunca aldattı" , dedim.
"Erkekler kapatılsın ya gerçekten. Alaz bütün erkeklerin özeti", dedi.

" Resmen Yarenle aldatmış beni ya ben o kızdan nefret ediyorum", dedim.
" Evet ya o kız zaten yavsak"
Biz konuşurken Zehra'nın telefonu çalmaya başladı tabii ki Çağdaş arıyordu o konuşurken mutfağa gitti ve bende düşünmeye başladım.

Kendimi aşağılanmış hissediyordum. Böyle hissetmem bence gayet normal.

Düşünürken uyuyakalmışım.

Sabah saat 07.30

Alarmın sesiyle değil bu sefer Zehra'nın sesiyle uyanmıştım. Tepemde dikilmiş arapça konuşuyordu sabah sabah. Bende onu dinlemeyip arkama döndüm tabii ki. Arkama dönmemle kıçıma saplak yemem bir olmuştu.

"Oooof sabah sabah", dedim.

" Yağmur kalksana kızım ya. Salih babbanın durumu iyi değilmiş" , dedi.

Bunu dediği an hemen kalktım ve banyoys koşup elimi yüzümü yıkadım. Dün duymuştum Salih babbanın yaralandığını ama kimse bana durumunun ağır olduğundan bahsetmemişti.

Neyse hemen hazırlandım ve hastaneye doğru yola çıktık yaklasık yarım saat sonra hastahaneye varmıştık. Hemen Salih babbanın olduğu kata çıktık. Odanın kapısında Çağdaş ve Alaz vardı. Yoğun bakımda olduğu için odaya girmemiz yasaktı.

Alaz'ı görünce hemen kafamı başka tarafa çevirdim tabii ki. O aptal antilop kılıklı balıkla aynı ortamda bulunmak istemiyordum ama mecburdum işte.

Zehra ve Çağdaş kantine gittiler daha doğrusu Çağdaş Zehra'yı sürükleyerek götürdü ve bizi Alaz'la yalnız bıraktılar.

Bende ayakta durmaktan yorulduğum için hemen koltuklardan birine oturdum. Alaz kılıklı beyinsiz antilop ayaktaydı. Onu hiç umursamadan telefonumu açtım ve tiktok izlemeye başladım.

O sırada Salih babbbanın olduğu odadaki makinalar ötmeye başladı.
Biz ne oluyor diye bakarken bir tane doktor ve bir tane hemşire odaya daldılar ve odanın perdesini ve kapısını kapattılar biz de Alazla pencerenin önünde dikilmeye başladık.

Yaklaşık on dakika sonra doktorlar odadan çıktılar hemen "Durumu nasıl", diye sordum.

Doktor " Biz elimizden geleni yaptık ama maalesef başınız sağolsun ", dedi ve hemşireyle beraber gitti.

O sırada da Zehra ve Çağdaş geldiler.

" Ne oldu" , dedi Zehra

"Salih babba", dedim üzgün bir şekilde ve gerisini getiremedim. Zaten onlar anlamışlardı.

Gözlerim dolmuştu o sırada Alaz da bana destek olmak için elini omzuma koydu ama hemen elini ittirdim ve ondan uzaklaştım.

Ertesi gün

Salih amirin cenazesi bitmisti simdi Zehra ve ben eve gidiyorduk. Arkamızdaki arabayla da Çağdaş ve Alaz tabii ki. Ben ne kadar istemesemde Alazla aynı ortamda bulunmak zorundaydım. Yapacak bir sey yok.

Eve girdiğimizde bir kedimiz olduğunu hatırladım ve gidip onu sevmeye basladım. Diğerleri de karsımdaki koltukta oturuyorlardı. Alaz bana salak salak bakıyordu ben de ona tabii ki.

Hem kendini açıklamaya da çalışmamıştı. Antilop diye boşuna demiyorum gerçekten.

Yanlış anlaşılma varsa ortada ben dinlemeywceğim desem bile en sonunda dinleyecektim zaten onu ama o hemen pes etti. Demek ki yanlış anlaşılma falan yok.

Hem zaten benim ona trip atacağım yerde o bana trip atıyordu.

PARDONDA ALDATILAN BENİM.

Ben iç sesimle konuşurken Zehra bir anda oturduğu yerden uzağa doğru fırladı (ayağa kalktı) ve mutfağa gitti o gidince Çağdaş'da gitti. Biz yine mal gibi kaldık ikimiz.

Zaten Alaz'ın şu an umurunda değildi ben kendi kendime düşünürken o da telefonunu eline almış gülerek bir şeyler yapıyordu. Allah'ım sen sabır ver gülüyor gerçekten.

Otistik işte ne olacak.

Bende kediyi sevmeye devam ettim Alaz kılıklı antilopu umursamadan.

Five YearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin