11

1 0 0
                                    

Şuan da sorgudaydık. Çağdaş'ın ablasını ben sorguluyordum.

" Adem Kara'yı tanıyor musun?" , diye sordum karşımdaki kadına.

" Evet bir dönem bizim evimizde çalışmıştı korumalardan biriydi"

" Cinayeti peki , bildiğin bir şey varsa söyle. Ha söylemem diyorsan vaktimiz bol. Sabaha kadar buradayız"

"Çağdaş yaptı" , söylediği cümleyle hiç şaşırmamıştım. Zaten onun yaptığına emindim. Ama Zehra'nın bunu duyduğunda tepkisi ne olurdu kestiremiyorum. Üzülürdü ama daha çok hayal kırıklığına uğrardı.

" Niye inanalım ki sana kanıtın var mı?" , diye sordum.

" Evet kanıtım var. Çağdaş her zaman böyle psikopat bir çocuktu. Adem abiyle de aralarında sorun çıkmıştı. Kavga etmişlerdi. Babam o yüzden Adem abiyi işten çıkarmıştı. Ama Çağdaş'ın içi soğumamıştı. Her fırsatta ondan nefret ettiğini ve ölmesini istediğini dile getiriyordu" , dedi. Haklı olabilirdi Adem Kara'yı araştırmıştım. Bir dönem onların evinde çalışmıştı ve sonra kovulmuştu.

" Bu söylediklerin kanıt değil" , dedim. Ve sol kaşımı yukarı kaldırdım. Kız biraz tedirgin olmuştu. Mimiklerinden anlayabiliyordum.

" Benim kanıtım yok ama babamın mutlaka vardır. Zaten cinayet Çağdaş'ın ortadan kaybolduğu günde işlendi bu da bir kanıt" , dedi. Haklı olabilirdi ama hâlâ kanıtı yoktu.

Bir şey demeden sorgu odasından çıktım. Polislerden birine isaret verdim sorgu odasının kapısında durması için. O odanın kapisinda dikilmeye başlayınca ben de diğer sorgu odasına gittim. Zehra dışarıdaydı ve biraz dalgın duruyordu. Hemen yanına yaklaştım geldiğimi fark edince bana döndü.

" Ne söyledi babası?" , diye sordum.

" Çağdaş'ın yaptığını söyledi. Çok mantıklı konuştu ama ben yine de Çağdaş'ın yaptığını düşünmüyorum" , dedi. Üzgün çıkıyordu sesi.

" Ablası da babamın mutlaka kanıtı vardır dedi" , dedim. Zehra'nın üzüldüğünü anlayabiliyordum. Bakışlarından belliydi.

" Çağdaş ortada yok hâlâ. Nerede ki acaba? Başına bir şey falan gelmiş olmasın Yağmur"

" Kocaman adam Zehra bir şey olmamıştır merak etme"

Ofladık beraber. Ne saçma işti bu babasının kanıtları varsa hemen görmeliydik. Sorgu odasına girdim. Çağdaş'ın babasına baktım.

" Kanıtınız varsa hemen görmek istiyoruz" , dedim. Adam bana baktı biraz düşündü.

" Kanıtım var tabii ki. Evde dosyalarımın arasında Çağdaş'ın uyuşturucu sattığına dair belgeler var. Akli dengesi pek yerinde değil ve tam bir psikopat o "

" Hemen getirmelerini söylüyorum. Bir de biz bakalım şu belgelere" , dedim ve odadan dışarı çıktım. Zehra da pesimden geldi. Duyduklarına şaşırmıştı. Ama gözlerinde başka bir ifade vardı. Hayal kırıklığı.

Hemen polislerden birinin yanına gittim ve dosyaları getirmelerini söyledim. Gittiler.

Alaz kılıklı arkadaş geldi yanıma. O da Çağdaş'ın annesini sorgulamıştı.

" Çağdaş'ın yaptığını söyledi annesi. Psikopat olduğunu ve kocasının kanıtları olduğunu da ekledi tabii" , dedi.

" Hepsi aynı şeyi söylüyorlar. Çağdaş uyuşturucu satıyormuş babasının sattığına dair kanıtları varmış. Az önce birilerini gönderdim kanıtları almaya gittiler"

" Zehra çok üzgün görünüyor" , dedi Zehra'yı işaret ederek.

Başımı olumlu anlamda sallayarak onayladım onu. " Üzüldü ama en çok hayal kırıklığına uğradı. En başından beri Çağdaş'ın yanında durmuştu. Hep katil olmadığını savunmuştu. Şimdi tüm kanıtlar onu gösterince. Şüpheli bulduğumuz kişiler de onun yaptığını söyledi" , dedim ve ofladım.

Gerçekten başka insan mı kalmamıştı koca dünyada. Bu kızın aşk hayatı hep hüsrandı. Hep olmadık kişileri seviyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra kanıtlarla birlikte gelmişti polis arkadaşlarım. Hemen belgeleri aldım ve incelemeye başladım. Çağdaş'ın yaptığına dair şeyler yazıyordu. Yurtdışından getirtmişti uyuşturucuları. Burada ödeme miktarına kadar yazıyordu.
Altındaki belgelerde ise psikolojik rahatsızlığı olduğu yazıyordu. Gerçekten de psikopattı.

Zehra elimden aldı belgeyi ve incelemeye başladı. İncelerken gözlerindeki hayal kırıklığı iki katına çıkmıştı. O da anlamıştı artık onun yaptığını. " Yağmur yapmamıştır değil mi? Sonuçta her uyuşturucu satan katil olmuyor değil mi?" , dedi Zehra.

Cevap veremedim sessizliğim yeterli bir cevaptı bence.

Salih amirin odasına koştum bir hışımla. Kapıyı tıkladım ve gir sesini duyunca içeri girdim.

" Amirim Adem Kara cinayetinde Çağdaş Karaca'nın suçlu olduğuna dair kanıtları var. Getirdiler dosyalarla. Çağdaş uyuşturucu satıyormuş ve psikolojik rahatsızlıkları varmış. Ayrıca ölen Adem Kara'yla aralarında bir sorun da varmış" , dedim nefes almadan konuşmuştum. Nefes nefese kalmıştım. Salih amir hemen bir telefon görüşmesi yaptı ve bana döndü.

" Tutuklama emri çıktı Yağmur. Hemen şimdi gidip tutuklayın Çağdaş'ı" , dedi Salih amir. Ben de bu anı bekliyordum. " Hemen amirim" , dedim ve koşar adımlarla odadan çıktım. Zehra ve Alaz'ın yanına gittim. " Tutuklama emri çıktı" , dedim Zehra'nın gözleri dolmuştu.

Konumunu tespit etmemiz gerekiyordu o yüzden hemen Cem'in yanına gittik. O bakıyordu böyle işlere. Çağdaş'ın telefon numarasını Cem'e verdim hemen bilgisayardan bir şeyler yapmaya başladı. Bize döndü en sonunda " Konumunu tespit edemiyorum telefonu kapalı" , dedi. Ofladım. Of ama gerçekten yani tam böyle yaklaşmışken sonuca yine olmamıştı.

Cem'in odasından çıktık. Salih amirin odasına gittik ve kapıyı çaldık Salih amir 'gir' deyince üçümüz girdik odaya.

Hemen konuşmaya başladım.

" Amirim Çağdaş Karaca'nın telefonu kapalı konumunu bulamıyoruz" , dedim.

Salih amir ofladı. " Hakkında arama kararı çıkartmalıyız" , dedi ve bir telefon görüşmesi yaptı. Ardından bize döndü. " Arama kararı cıktı artık bütün emniyet onu aramaya başlayacak" , dedi.

Rahat bir nefes verdim artık yakalanacaktı. Başka bir seçeneği yoktu. Kaçtıkça kovalayacaktık.

Salih amirin odasından çıktık. Bugün çok yorulmuştum gerçekten. Zehra'yı dürttüm.
" Eve gidelim mi çok yoruldum" , dedim. Bir şey demedi kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi sadece.

Zehra'yla arabaya bindik ve eve gittik. Eve girdiğimizde ikimizde odalarımıza girdik. Hemen soğuk bir duş alıp çıktım. Üstümü giyindikten sonra aşağı indim. Zehra da üzerini değiştirmişti ve kedimizi seviyordu. Ben de yanına oturdum. Bana baktı sonra tekrar kafasını kediye çevirdi.

" Yapmış mı gerçekten şimdi?" , diye sordu. Çağdaşı kast ettiğini anlamıştım tabii ki.

" Zehra yapma artık lütfen. Bugün kanıtlar onu gösteriyor. Savunulacak bir şey kalmadı ya da inanmayacak. Çağdaş bir katil. Lutfen sen de daha fazla kendini harap etme" , dedim. Zehra'nın gözünden bir damla yaş düştü. Hemen sarıldım ona o da daha çok ağlamaya devam etti. Ne ara bu kadar sevmişti gerçekten. Toz konduramıyordu Çağdaş'a.

Saat biraz geç olunca ikimiz de koltukta uyuyakaldık.

Five YearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin