0.1

15.8K 629 437
                                    

Evet, şu konuda bir anlaşalım;

Tony Stark sıradan bir çocuk değildi. Tony Stark zengin, dahi, yakışıklı, herkesin hayallerini süsleyen, mükemmel ötesi ve bu saçma salak okuldaki herkesten daha zeki bir çocuktu.

Tony Stark bu okulun başına gelmiş en güzel şeydi yahu.

O yüzden Tony Stark'ın el üstünde tutulması lazımdı. Tony Stark'ın kıymetinin bilinmesi lazımdı. Tony Stark bu saçma salak okulda okuduğu için bile bu saçma salak okulun müdürü Nick Fury memnun olmalıydı. Kendini şanslı hissetmeliydi. Her gün Tanrı'ya şükretmeliydi. Evet bunların hepsini yapmalıydı Tony Stark'a ceza vermeli değil!

"Kendini ne sanıyor bu bunak?" Diye söylenerek ve ayaklarını yere sert sert vurarak okul koridorunda yürümesine devam etti Tony. Tanrım, Tony'nin bir karizması vardı.. bir ihtiyardan emir alamazdı.

Bu kaçıncı ceza alışıydı bu hafta! Babasına saçma sapan cezalardan dolayı okuldan telefonlar gidiyordu ve boş yere azar yiyordu -evet o öyle düşünüyordu- Muhtemelen eve gidince uzun bir nutuk çekecekti babası. Bu düşünce onu daha çok sinirlendirdi ve bu sefer yüksek sesle bağırdı. "Kendini ne sanıyor bu bunak!"

"Büyük ihtimalle okulun en yetkili kişisi Tony."

"Kes sesini Clint." Diyerek yanında yürüyen arkadaşına ters ters baktı. Kimin tarafındaydı bu çocuk?

"Her seferinde sınıfta öğretmenin yanlışlarını düzeltip onları çileden çıkartıyorsun. Ve tartışma başladığında sınıfın-kapısıyla-nasıl-duvar-kırılır temalı bir kapı çarpmasıyla sınıfı terk ediyorsun. Ceza almak istemiyorsan biraz sakin kalmalısın dostum."

Ağzından alaycı bir "hah" sesi çıktı Tony'nin. Dahi olmak bazen onu zorluyordu. Öğretmen konuyu çok yavaş anlatıyorsa ve Tony kadar zeki değilse Tony ne yapsındı? Bu okulda okumak istemiyordu. Öğretmenlerini ve müdürünü ukalalıklarıyla bıktırmıştı zaten.

Ama Tony Stark mü-kem-mel olmayı kendisi mi seçmişti? Millet ondan mütevazı olmasını beklemesindi.

Söylene söylene en üst kattaki son sınıfların olduğu koridora girdi. "Tamam artık gidebilirsin Clint. Bundan sonraki rezilliğimi görmeni istemiyorum."

Arkadaşının omzuna pat pat vurarak "Sakin olmaya çalış." Dedi ve geldiği yoldan seke seke geri döndü. Tony onun bu garip koşma biçimine gözlerini devirdi. Çoluk çocukla arkadaşlık kuruyordu.

Kendisi de onla yaşıt olduğu için çocuk sayılırdı ama fizyolojik yaş Tony için önem teşkil etmiyordu.

Sınıfın kapısını tıklatarak, öğretmenin bir şey demesini beklemeden içeri daldı Tony. Artık onun bu uslanmaz hallerini alışkın olan sınıf bu kapıdan bodoslama giren çocuğa kısa bir bakış atıp önlerine döndüler.

"Ne var yine?" Tarih öğretmeni Loki yeşil gözlerini devirerek çocuğa baktı. Bu çocuk karşısında kibar ve anlayışlı olmak her yiğidin harcı değildi. Ve Loki kesinlike sabırlı değildi..

"Dersinizi böldüğüm için özür dilerdim ama dilemek içimden gelmiyor. O yüzden Steve Rogers'ı bir an önce alıp gitmek istiyorum."

Loki tekrar gözlerini devirerek "Serseri." Diye mırıldandı. Ardından en arka sırada eşyalarını çantasına sokan sarışın çocuğa döndü. "Steve git ve şu çocuğa göz kulak ol."

Steve sınıftan çıkmadan önce duyduğu cümleyle "Ya, ne demezsin." Diye mırıldandı. Ardından Tony'i kolundan çekiştirmeye başladı. Bu çocuk her ceza aldığında neden Steve bu işi üstlenmek zorunda bırakılıyordu bilmiyordu ama bundan şikayetçi değildi. Bu çocukla uğraşıp onu sinir etmek ve küçük boyuyla kendisine tehditler savurması hoşuna gidiyordu.

"Kolumu bırak köylü."

Steve duyduğu cümleyle yürümeyi kesti ve Tony'e döndü. "Tanrı aşkına rica edemez misin?"

Tony kolunu Steve'in acayip kuvvetli elinden kurtaramamasının siniriyle tısladı. "Kolumu bırak ve düş önüme. Kendim yürüyebilirim çocuk değilim."

Yok. Steve çıldıracaktı.

"Tony. Tony. Tony." Diye ismini uzata uzata söylendi. "Ceza alan sensin ve cezanı verecek olan benim. O yüzden sen düş önüme." Ardından çocuğu baştan aşağı süzdü. Gülmemek için kendini sıktı. "Ayrıca evet çocuksun."

Tony anca omuzlarına gelebildiği devasa boyuttaki çocuğun dibine yaklaştı ve meydan okurcasına çenesini dikleştirdi. "Değilim."

Boyu. Steve'in. Göğsüne. Geliyordu.

Steve kafasını yukarı kaldırıp bayaaa derin bir nefes aldı ve sabır diledi. "Pekala koca adam. Hadi gidip senin şu cezanı halledelim."

Böylece Tony kütüphanenin tozlarını alırken Steve de sorumluluk sahibi bi öğrenci olarak onun sürünmesini izleyebilecekti. Zevkle.

***

"Nasıl geçti günün?" Tony kapıdan içeri sessizce girip tam çaktırmadan merdivenlere yöneliyordu ki  babasının otoriter sesiyle irkildi. Çantasını bir koluna atarak babasına döndü.

"Her zamanki gibi baba."

"Evet her zaman ceza alıp beni rezil ettiğin için bu cevabı vermen normal tabi." Howard Stark gazetesini katlayıp yanındaki koltuğa atarken Tony -nolur bu sefer beni dövsün ama şu lanet çenesini kapasın Tanrım- diye düşünüyordu.

Gerçi yapmadığı bir şey değildi.

"Howard biraz anlayışlı ol-" Annesi Tony'i savunmaya geçecekken o meşhur öldürücü Howard Stark bakışlarıyla kesişti ve susmak zorunda kaldı.

"Okuldaki o maaş alan öğretim görevlilerinden daha zekiyim baba. Ve bunu kabul edemediklerini için beni ukalalıkla suçluyorlar."

"Bu yaşta üniversiteye gitmene izin veremem Tony. Sınıf atlasan bile bir şey değişmeyecek. Her çocuk gibi okulunu oku işte."

"Evimizde benim icadım olan bir yapay zeka var sen bana okul okuma zorunluluğumdan mı bahsediyorsun? Bunlara gerek olmad-"

"Anthony Edward Stark!"

"Uu tam adımla seslendiğine göre seni baya sinirlendirmiş olmalıyım."

"Defol odana serseri."

Tony odasına merdivenleri kıra kıra çıkarken sesini babası gibi kalın yapıp taklidini yaptı. Odasına girip çantasını fırlattı ve yatağına kendisini yüzüstü bıraktı.

Herkesten nefret ediyordu.

Okuldan. Bunak müdüründen. Babasından. Gerizekalı öğretmenlerinden ve neden sürekli yanına gönderildiğini bilmediği bay örnek öğrenci-mükemmel sarışın-kızların gözdesi-vuhuu aman tanrıım-olan Steve Rogers'tan!!





Tony karakteri hikayenin %70 lik bir kısmında saygısız ve şımarık olacaktır. Cidden rahatsız olacaklar okumasın. Büyüklere saygısızlığı ya da egoistliği meşrulaştırmaya çalışmıyorum. 15 yaşında bir ergen. Saçma sapan küfürlerde bulunmayın. Absürt bir hikaye, bu kadar yükselmeyin.

i love you 3000 | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin