"Gelincikler," nefes verdi usulca, sazlıklar boyunca süzülüp sedir ağaçlarına ulaştı titrek sesi. Yaşlı sedir ağacı dallarını ona eğdi, içten içe bu deli yine buraya gelsin de, asırlardır nehri izleyerek geçen ömrüm biraz şenlensin diyordu. Bahsi geçen deli güzelce bir duraksadı, ardından sözcükleri dudaklarından uçuverdi.
"Gelinciklerle dolu bir ovada yürümek gibi... hayır hayır, gelincik tarlasında yuvarlanıyormuşum da, yumuşacık çimler her bir yanıma öpücük konduruyormuş gibiydi. Doğanın beni kucaklaması, zot evrenlerin birleşmesi, okyanusa dalmak gibi. Cennetten farksızdı onunla geçen on üç dakika." Nemden yoksun dudaklarını ısırdı ve üstünde uzandığı yoncalar kıkırdadı. ağladı akşamsefası.
