DumanErol, arabasından inip sağa sola bakmaya başladığı zaman koltuktan daha çok aşağıya kaymıştım.
Beni görmemesi gerekiyordu çünkü bu sefer müdür cidden affetmez beni kesinikle trafik polisliğine sürerdi.
Nöbetten çıkar çıkmaz, Tucen'in arabasını alıp Erol'un sabah sabah evinin önünde beklemiştim ve o çıkar çıkmaz da peşine takılmıştım.
Resmen onu arkadan arkaya takip ederken üç buçuk atıyordum, ilk defa bir işimde bu kadar heyecan yapmıştım ve depoların olduğu yere geldiği zaman ben de arabayı o girdikten birkaç dakika sonra girişin oraya park etmiştim.
Beş dakika gibi zaman geçtikten sonra yerimde doğrulduğumda arabanın önünde duran Erol ile göz göze gelmiştim.
Çok mu erken kalkmıştım acaba?
Adam resmen şeytan yavrusu gibiydi, ne zaman nereden çıkacağı hiç belli olmuyordu ve ben şu an sanırım mahvolmuştum.
Erol'un sırıtması daha çok genişlerken benim yüzüm daha çok düşmeye başlamıştı.
"İn arabadan" Arabamın kapısını açıp beni indirmek için omzumdan tutup çekmiştirmeye başladığında kolunu itip kedi yavrusu gibi arabadan inmiştim.
Birkaç tane adam bana silah çektiği zaman Erol'un sırıtan yüzüne bakmıştım.
"Polise silah çekiyorsun." gafil avlanmış gibi konuştuğum zaman Erol, dudaklarını yalayıp gözlerimin içine bakmıştı.
"Benim elimde silah yok? Ben çekmiyorum ve elinde bu adamdan başka bir şey yok, onu tutuklayabilirsin, beni değil." Erol, omuzlarını silkerek konuştuğu sırada haklı olmasının yanı sıra iyice sinirlenmiştim.
"Beni neden takip ediyorsun? Uslanmadın mı sen? Hayır yani benimle uğraşamayacağını en iyi senin anlaman gerekiyordu ama sen inatla peşimi bırakmıyorsun." Erol, bana doğru birkaç adım attığı zaman hafif geri çekilerek az önce kapattığım arabanın kapısını açmak için tutmuştum.
Ondan bir miktar korkuyordum çünkü beni öldürme riski çok fazla yüksekti ve işin içinden kolaylıkla sıyrılabilirdi. Diğer türlü ona karşı içimde derin bir nefret vardı ve onu yakalamak için bütün hayatımı önüme koymuştum.
"Geçen hafta bir adam öldürüldü ve kolunda senin baş harflerin vardı. Kızgın demir ile koluna işlenmiş. Bu kaçıncı oldu Erol?" Kaşlarımı çatarak konuştuğum zaman onun bakışları yumulamış ve yerini yavaş yavaş alaycı bir tavır almıştı.
"Benim öldürdüğüme dair bir kanıtın var mı? Aynı diğer olanlar gibi?" Eğlenerek konuştuğu zaman arabanın kolunu daha sıkı bir biçimde tutmaya başlamıştım.
Kanıtı bulsam bile bir şekilde yine o kanıt yok olur ve Erol, bu işin içinden sıyrılırdı.
"Belki biri beni taklit ediyordur gülüm, belki birazda o güzel beynini buna yorabilirsin." Erol, çatallı sesi ile konuşup yanağıma elini uzatıp okşadığı zaman hipnoz olmuş bir şekilde ona bakmaya başlamıştım.
Elini aşağıya doğru kaydırıp ensemden tutup kendine doğru çektiği zaman kulağıma doğru eğilip konuşmuştu.
Sıcak nefesi bütün bedenimi sararken yutkunmuştum.
"Biraz daha ayağımın altında dolanma Duman, ayağın kayar yazık olur. Ha illaki yok ben sensiz duramam diyorsan da adam gibi karşıma çık." Erol geri çekilip adamlarına işaret verdiğinde adamları silahları indirip depoya doğru ilerlemeye başlamıştı.
"Sonra görüşürüz güzelim." Erol sırıtarak yanımdan ayrıldığı zaman kafamı iki yana sallayarak dişlerimi sıkmıştım.
Bu işi ne olursa olsun bırakmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Polisi / bxb
Non-FictionBir polis, peşinde olduğu mafyaya aşık olsaydı ne olurdu? Eğlence amaçlı yazılan kurgu.