Gözlerimi kapatıp acıyı hissetmemek için dua ediyordum. Saçlarım yukarı doğru bedenim yere çakılmak için bekliyordu. Belime dolan kollarla yer çekimi ile meselem kesilmişti. Tekrardan uçurumun ucuna geldiğimizde Kayra'ya tokat attım. "EĞER BİR DAHA AYNI ŞEYİ YAPAR-", sözümü tamamlamadan tekrar Kayra'nın itmesiyle yüzüm gerildi. Kalbim dışarı çıkacakmış gibi atmaya devam ederken gözlerimi bu sefer kapatmadım.
Kayra kanatlarını açıp tekrardan beni tuttu. Sesimi bile çıkarmadan yere bırakmasıyla umursamayıp ormana yürüdüm. Buradan nasıl kurtulacaktım? Başka bir gezegende olduğumu söylüyordu. Gözlerim dolmuştu. Sevdiklerimi özlemiştim. Önümde kanat çırpan Kayra'yı görmezden gelerek yanından geçip gitmiştim.
Saray bir süre sonra görüş alanıma girmişti. Saray bahçesindeki kalabalıkla ne oluyor diye göz gezdirdim. Muhafızların sayısı mı artmıştı. Sarayın önündeki muhafızlar beyaz renk forma giyiyordu. Artan ekstra gelen muhafızlar ise siyah giyiyordu. "Alozya'da tek sarayı olan biz değiliz. Başka ülkelerden gelen prens ve prensesler de var. Orda olmamız gerekirken burda olmamız garip. Beni bu kadar etkileyeceğini sanmıyordum",demesi ile döndüm.
-Prens ve prenses mi? Yakından görmeyi isterim.
Saraya doğru gideceğim esnada kolumdan nazik bir şekilde tuttu. "Halimize bak. Karşılarına bu şekilde çıkamayız", dedi.
-Evet de bizi saraya girerken her türlü görürler.
Kayra beyaz kanatlarını açarak elini uzattı. Bir eline, bir Kayra'ya baktım. Uzattığı elini tuttum. Diğer kolunu belime dolayıp kanatlarını çırpmaya başladı. Kimse fark etmeden sarayın arkasından dolanıp açık pencereden içeri girdik. Girdiğimiz oda kutularla doluydu. Kenarda mücevherlerle dolu raf vardı. Kayra açık olan penceyi kapattı.
Odadan çıkıp koridorda ayrıldık. Uyandığım odaya girip içerideki dolaba yöneldim. Dolabı açtığımda karşılaştığım elbiseler ile ağzım açık kaldı. Hepsi çok güzeldi. İçlerinden mavi renktekini aldım.
Üstümdekileri çıkarıp elbiseyi giydim. Saçlarımı açık bıraktım. Aynada kendime baktığımda çok güzel olmuştum. Ayaklarıma mavi topuklu ayakkabı giydim. Hazırlandım. Kapıya gelip kulpu aşağıya indireceğim sırada ailem aklıma geldi. Ne yapıyordum ben ya? Merak ettim dedim birde içimden. Kaçırıldığım yere ne kolay adepte oldum. Yaptığım ne kadar doğru? Yıllardır burda yaşıyormuşum gibi ayak uydurmam ne kadar doğru? Kendine gel Kamer. Kendine gel. O alçak çocuk seni kaçırdı. Unutmayarak hareket et.
Kapı kulpunu aşağıya indirirerek koridora çıktım. Koridorda kimse yoktu. Sarayda herkes büyük ihtimalle aşağıdaydı. "Bekle". Ayaklarım olduğu yere sabit kalarak yanıma Kayra'nın gelmesini bekledim. Yanıma gelip elimi koluna koydu.
"Yanlış bir hareket yapma", dedi. "Merak etme yüzünü herkes görse nolur? Sanki burda sözümüz yükümlü". Başıyla beni onaylayıp merdivenlerden indik. Aşağıya inerken beyaz saçlı prensesi ve prensi görüyordum. Kız aşırı kusursuz güzeldi. Erkek gözlerini benden alamamış bakıp duruyordu. Bakışlarından rahatsız olmadım değil.
Kız buzlar kraliçesi gibi saçları beyaz-sarıya dönüktü. Erkek ise gerçekten karizmatikti. Merdivenler bittiğinde tam karşılarına geldik. Prens elini bana uzattı. Uzattığı elini tutmamla dudaklarına götürüp öptü. "Çok güzel olmuşsunuz matmazel", diyerek geri çekildi. Eteklerimin uçlarından tutup selam verdim.
-Teşekkür ederim.
Kız içten bir şekilde gülümseyip selam verdi. Kayra'da ikisiyle selamlaştıktan sonra rüyamda gördüğüm kraliçe ve kralı gördüm. Hep beraber koltukların olduğu odaya gittik.
Prensesin ismi Amara, prensin ismi ise Mark'tı. İkisinin birbirleri ile uyumu kardeş olmasından geliyormuş. İkisini karı-koca sanmıştım, yanılmışım. Kraliçe "Sizleri sarayımızda ağırlamaktan onur duyduk çocuklar", dedi.
Mark:
-Asıl siz bizi ağırladığınız için teşekkürler. Buraya gelme amacımız belli.
Amara:
-Şerefsiz Likon Ülkesi kendi alanları gelişsin diye 35 sene sonra tekrar bize savaş düzenledi. Tek başına askeri ordumuzla savaşı kaybederiz. Bizde dost ülkelerden yardım alma kararı aldık. Yardımınıza ihtiyacımız var.
Kayra:
-Kapımıza gelen yardım çağrısına elbette olumlu yönde bakacağız. Yıllar önce ki savaşta babam Salih ve dedem Semih'te ülkenize destek çıkmıştı. Savaşı kazanan da biz olmuştuk. Tekrardan havadan ve karadan destek oluruz. Ordumuz eskisinden daha gelişmiş oldu. Oklar ve mayın olarakta çok geliştik.
Mark:
-Teşekkürler Kayra. Oklarla mayınlarla işi çözebilir miyiz emin değilim. Dünya'da yaşayan insanlardan destek aldıklarını öğrendik. Yanlarında tehlikeli bizim gezegene uymayan silahlarda var.
Kayra:
-Sorun değil. Durdurmaya yetmez. İsterlerse gidip daha fazlasına da sahip olabilirler. İçiniz rahat olsun. Kimseye bir şey olmayacak.
Amara:
-Sözlerin içimizi rahatlattı. Endişelerimiz az da olsa söndü.
Kral:
-Gençler endişeleriniz hiç olmasın. Yıllar önce ki gibi galip geleceğiz. Kafanızı dağıtın. Hadi yemek yiyelim.
Kral oturduğu yerden kalkıp kurulan sofraya oturdu. En başa geçmesiyle kraliçe de karşısına geçti. Kayra'nın yanında oturmak istemediğim için bende Kayra'nın oturduğu yerin zıt yerine geçtim. Kayra oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Yanıma geldiği için ben kalkacağım esnada gözlerimin içine bitersin diye baktığından kımıldamadım. Amara ve Mark'ta karşımıza geçti.
Yemeklerimizi afiyetle yedikten sonra sofradan kalkıp bahçeye çıktılar. Bahçeye çıkmamış ve aileden azda olsa uzaklaşmıştım. Sofrayı toplayan hizmetkarlara yardım için bende bir kaç tabak alıp mutfağa gittim.
Mutfakta akşam yemeği telaşı olduğundan herkes meşguldü. Tabakları bırakıp odaya çıktım. Kapıyı açıp içeri girdim. Hemen kıyafeti çıkardım.(Başında pembe kurdele ve toka yok.)
Üstüme pembe korseli elbiseyi giyip pencerenin önüne geldim. Aşağıda konuşuyorlardı. Etraftaki korumalar hepsi ön taraftaydı. Bir dakika korumalar yani muhafızlar hep ön tarafta. Arka tarafta koruma olmadığına göre kaçmam için bir fırsat. Odadan hızla çıkıp arka tarafta ki kapıya giden yere gittim. Arka kapıyı açıp bahçeye çıktım. Ön tarafta oldukları için beni görmüyorlardı.
Siyah demir kapıyı açıp saraydan çıktım. "Kurtuldum". Hızla kapıyı kapatıp koşmaya başladım. Soluksuz koşuştan sonra dinlenmek için durdum. Soluklanıp gene koşmaya devam ettim. Ormanın içinde ki geçişin olduğu yere koştum. İçimden "Dünya'da ki evime gitmek istiyorum", deyip geçişten içeri girdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Rahat Bırak Melek
FantasyAkşin Dünya'da yaşamını herşeyden habersiz sürdürüyordu. Oysa Kayra Korkut'a mühürlü olduğunu unutmuştu. Kayra Korkut Akşin'in rüyalarına girerek kendisini göstermişti. Akşin rüyasında Çisil'e bürünerek anlam veremediği rüyalar görüyordu. Umursamaya...