7.bölüm kimsin

43 5 4
                                    

gece en az beş kere yaşadığım olayın rüyasını gördüm ilk arkamdan şarkı söyleyerek geliyor gece mavisi gözleri ile gözlerim kavuşuyor sonra şarkı söylemeye devam ediyor son olarak o cümleyi fısıldayıp rüzgar olup gidiyor.

artık onun lord iris olduğundan nerdeyse emindim ama tamamen emin olmak için onunla konuşmam lazım neden yapsın ki böyle bir şey.

kalkar kalkmaz hızlıca hazırlandım gözlerim uyuyamadığımı beli ediyordu aşağı iner inmez ohanı gördüm "beni iris ile görüşmem lazım" dedim "yavaş leydim bir nefes al hem ne acelesi var" "lütfen ohan beni oraya götür" "ilk bi kahvaltı mı yapsak" "lütfen ohan gitmem lazım" "tamam leydim hemen br şövalyeye söyleyeyim de seni götürsün" "teşekkür ederim"

yarım saatlik bir at yolculuğundan sonra gökyüzü saryına varmıştım  şövalye buraya girmrme lord ohan ın izin verdiğini söyleyince karşı çıkmadılar ve bende içeri girdim krallıkta beyaz ve mazi hakimken sarayın içi siyah koyu mavi ve beyaz idi sarayın içinde ise neredeyse kimse yoktu.

yola çıkmadan önce lord ohan kulağıma bir şey fısıldamıştı "en üst kat koridorun sonunda dördüncü kapı" odası olmalı pat diye girdim.

yatakta yatıyordu üstünü örtmemiş gece üşüdüğü çok belli yatakta dizlerini kendine kadar çekmiş uyurken bile yüzünde bir tebessüm vardı biraz daha yaklaştım gamzeleri böyle bile ben varım diyordu arkama döndüğümde üzerine çarşaf geçirilmiş bir şey vardı.

açmak için yaklaştığımda ise arkamdan sesi geldi "çok meraklı olmamalısın küçük hanım" irkilip arkamı döndüğümde onunla karşılaştım up uzun boyu ile arkamda duruyordu.

"hayırdır küçük hanım rolleri değiştik galiba" dolaptan bir gömlek aldı ve arkası dönük bir şekilde giyinmeye başladı  bana döndüğünde göz kırptı "o sen miydin" diye sordum birden "kim ben miydim"  "dün ormanda şarkı söyleyip otururken o tanıdık gece mavisi gözlerini gördüm tam konuşacakken susturdun şarkıya devam ettin ve bir anda kayboldun emin olmak için geldim o sen miydin" "kim bilir" göz kırptı ve tam arkasını dönüp kapıdan çıkacakken şarkıyı mırıldanmaya başladım "gel yaralarını ben sarayım ömrünü ömrüme katayım bir gün gülersek eğer yoluna güller katayım"  öylece durdu bana yaklaştı saçlarımı aynı o anki gibi geriye ittirdi "dedim ya küçük hanım kim bilir" "gerçek bir cevap almadan buradan gitmeyeceğim" "kim bilir" dedi tam dönmüştü ki kolundan tutup kendime çevirdim eğilmesi için aşağı çektim kafamı boynuna yaklaştırdım ve aynı mest edici kokuyu alınca "ben bilirim" dedim geri çekilip "nerden bilirmişsin küçük hanım" dedi  "kokundan bilirim gece mavisi gözlerinden bilirim" güldü gamzesi belirdi bana doğru yaklaştı aynı dün ki gibi elini yaramın üzerine koydu  "bu kadar emin olma küçük hanım" dedi "ama sende inkar edemiyorsun ben değildim asla olmam da diyemiyorsun" "ama bendim de demedim kim bilir dedim" "neyse akşam okyanus krallığında görüşürüz partiye geleceksin" "nerden biliyorsun geleceğimi" "geleceksin" diyip sırıtım arkamı dönüp gittim.

saat yaklaşıyordu o kişinin o olduğunu ona da kabul ettirmek için biraz gösterişten zarar gelmezdi kafamda tasarladığım elbiseyi laya ya zorla yaptıdım krallıklara uymadığını söylesede sözümden çıkamazdı simsiyah üst kısmı dar uzun yerlere kadar ulaşan hafif kuyruklu bol etek  boyu  derin yırtmacı olan uzun kollu  ve derin göğüs dekolteli elbise sırtında da minik bir dekolte barındırıyordu belime bordo ve siyah renklerin hakim olduğu bir korse. laya saçlarımı tamamen dümdüz yapmıştı gözlerime hafif çekik ve ağır bir makyaj yaptı dudağıma bordo mat bir ruj sürdü burada ne deniyor bilmiyorum. gümüş bir kolye minik gümüş küpeler ve  sol koluma gümüş bir kelepçe bileklik taktım. 

aşağı indiğimde ise herkes in gözleri üzerimdeydi   ohan yanıma yaklaştı önümde eğildi bende aynı şekilde eğilerek selam verdim "leydim çok güzel olmuşsunuz " "teşekkür ederim lordum sizde bir o kadar yakışıklı olmuşsunuz" ikimizde kıkırdadık "ama gerçekten çok güzel olmuşsun hera" yanaklarıma ateş hücum ederken ne diyeceğimi bilemedim "teşekkür ederim ohan" 

krallığın büyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin