farkon bütün herşeyi anlattığında hiçbir şeyi idrak edemiyordum.
peki iris i neden esir almışlardı karşımda iki kolunda muhafızlar ile duran irisi gördükçe bu soruyu daha çok soruyordum yalan nişan ve...
beni seviyor olması.
en ağırıma giden ise rüya sandığım o gecenin rüya olmaması ve buraya gelirken beni kandıran ohanın dudağımdan öpmesi.
dudağımı yaladım ve güçlü bir şekilde ohanın yüzüne tükürdüm
o an iris kafasını kaldırıp bana baktı.
o kadar masumdu ki, bakışları çok şey anlatıyordu ama ne diyordu.
iris
o an o kadar çok şey anlatmak istedim ki
özür dilerim seni bulacaklarını düşünemediğim için
özür dilerim seni yakalamalarını engelleyemediğim için
özür dilerim sevdamı içimde tutamadığım için
özür dilerim her şeyi senden saklamak zorunda kaldığım için.
yanımdasın ama özlüyorum.
kollarımızdan tutup bi zindana soktular
o bir kenarda ben bir kenarda oturuyordum.
"iris" heranın sesi ile irkildim yanıma geldi "seninle konuşalım mı biraz" tam karşıma oturdu ve tekrar konuştu "şimdi bana anlatırmısın herşeyi mesela ilk barak dan başla senin ikinci adını ilk defa öğreniyoırum" "babamın koyduğu isim annem yarım yamalak hatırlıyorum ama iris adını daha çok seviyorum" "iris çiçeğini hiç duydunmu hatırayı zarafeti aynı zamanda ölümü temsil eder" "hiç duymamıştım" sustu sadece sustu.
"iris sen bana aşıkmısın" madem bugün gerçekler ortaya çıkacaktı "hera sana senin gerçeğinin ikinci yüzünü anlatmak gerekirse evet ama senin gerçeğinde ben seni senden bile saklarken asıl gerçek tarafta ben seni herkesten saklamak istiyordum çünkü senin öğrenmen bile sonumuz olabilirdi ve şuan buradayız evet hera ben seni senden bile saklayacak kadar çok seviyorum ama derler ya her aşk bir gün biter benim aşkım bitmez çünkü bizim ruhumuz kalbimiz daha sen doğmadan önce pamuk ipliği ile birbirine bağlandı ben farkondan seni saklamak için kaçırdığım gün..." gömleğimin düğmelerini açtım "bu yarayı farkon bana yaptı ve bizim aramızdaki bağlılık o kadar güçlüydü ki aynısı sanada açılmış belki duymaktan çok yoruldun ama yaranın şifası yaraya sebep olandır benim yaramın şifası da sensin, aynı şekilde seninki de ben ama sen..."
hera
seninkide ben ama sen..." "ben seni seviyorsam değilmi" "evet çünkü bu kainata senin güçlerin karşı koyabilir eğer sevmiyorsan sen sevmek zorunda değilsin ben buna mahkumum benim kaderim bu ama se-" "senden hayla nefret ediyorum iris ben hiç bilmediğim bir yerde bunları yaşarken hiç birşey demedin beni benen sakladın ben kendi gerçeğimden bakınca hayla senden nefret ediyorum ama burdan kurtulmalıyız"
etrafına bakındı "sana hislerimi daha güzel biryerde açabilirdim ama sen bunu burda öğrenmeyi kabul ettin. Beni sevmeni bekleyemiyorum çünkü sen beni birkere terk etmeyi göze aldın başardın bunu" bana göre biz hiç beceremedik sevmeyi de terk etmeyi de aşk kokan dudakların karşısında direnmeyi de
iris ben seni terk edemedim ki orda seni bırakıp gitsem de içimde seni bitiremedim demek istiyorum ama bir şey beni engelliyor , sırıttı "iris ben sana aşık mı olacağım" "zorunda değilsin" sırıttı "ama kainat sen bana aşıksın hem sen..." " olsun be leydim nede olmasa kaderim ne çekti bu iris be" gülümsemesi büyüdü "tamam iris yine eski iris geri geldi cıvıma da şurdan kurtulmanın bir yolunu bulalım" ayağa kalktım oda kalktı bana doğru sırıtarak eğildi "kabul et sende aşıksın bu hallerime" elimle suratını ittirdim "cıvıma iris seni sevdiğimi itiraf etmişim gibi davranıyorsun emin ol bu itirafı hiç bir şekilde alamazsın benden"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
krallığın büyüsü
Fantasíayıllar önce andopia krallıkları arasında büyük bir savaş gerçekleşti krallıklardan biri okyanuslara biri ormanlara öbürü ise gökyüzüne sahip çıkıyorlardı o gün geldi şimşekler çaktı topraklar kurudu ve sular geri çekildi o savaş esnasında tanrıçalar...