14. bölüm mektup...

40 3 9
                                    

bol bol yorum ve oy lütfen

gözlerimi açtığımda irisin odasındaydım "iris" iris bana döndüğü gibi yanıma koştu  "hera şükürler olsun ateş böceğim" "en son savaş farkon biz nasıl buraya geldik" "herşeyi anlatacağım ateşböceğim farkon şuan zindanda ohan da yanında ben getirdim seni buraya" 

o konuşuyordu ama ben artık hiç birşey düşünmek istemiyordum içimden geldiği gibi yaptım ve kendime çekip  dudaklarına yapıştım"

geri çekildiğimde iris şaşkınlıkla bana bakıyordu "hani benden nefre-" "senden nefret ediyorum ve..."

kitlenmişti "ve" "hiç bir şeyi sorgulama iris sadece anı yaşa" "peki o zaman" dedi ve beni kucağına aldı "iris ne yapıyorsun" "anı yaşıyorum ateş böceğim" 

beni tablo solu odaya götürdü "iris neden buraya geldik ben burayı istemiyorum çok kötü anılar canlanıyor gözümde"

"emin ol ateş böceği burayı git gide daha çok seveceksin" bir tablonun yanına geçtik çarşafı indirdi "i-iris bu biz" gökyüzünde  yıldızların ortasında öpüşüyorduk kenarında ise o sözler. sen ve ben karanlıkta onca yıldızın içinde herkes görür kimse bilmez  sarmaş dolaş gökyüzünde.

tabloların arasında tek tek geziniyordum  hepsi birbirinden güzel...

bir hafta sonra

gecenin bir vakti gökyüzü krallığının çatısında iris ile oturuyorduk ve o şarkıyı söylüyorduk

 diğer yarım

sahi birbirimizin diğer yarısı olduğumuz insanlar gözlerimizin önündeymiş de biz körmüşüz.

kucağına oturdum dudaklarından öptüm geri çekildi ve o sözleri fısıldadı kulağıma "çok güzelsin hera ne bakmaya kıyabileceğim nede öpmeye doyabileceğim kadar güzelsin"

öpüşürken irisin gömleği açıldı ve yarası tamamen gözlerimin önüne serildi. "bakma ateş böceğim çok kötü biliyorum" bu sefer daha kuvvetli öptüm. aynı yara bendede vardı çünkü anlıyordum irisin ne düşündüğünü utanma demek istedim ama diyemedim.


iris elime bir mektup verdi "benim yanımda okuma olurmu" "bu aralar çok utangaçsın lord iris"  

iris yatmıştı bende bir kenara oturdum ve mum yakıp okumaya başladım.

bugün beni o harabede bırakalı iki gün oldu- ben lord iris sana biraz kendimden bahsedeyim beni hiç tanımayan sana. Bir yabancı vardı hatırlıyormusun okula giderken kitabını düşürmüştün adı lavinia dı kitabın, siyah pelerinli bir adam vermişti düşürdüğün için. O adam bendim  o gün senden yüzünü gizleyen ama o an dan itibaren yüzünün her bir zerresini ezberleyen adam bendim. ilk o gün gördüm seni bebekliğinden buyana ilk o gün büyüdüğünde çok güzel olmuştun hayla çok güzelsin sevgilim. Okula kadar takip ettim seni derste bir cümleni duyabildim sana gitme demeyeceğim ama gitme lavinia adını gizleyeceğim sende bilme lavinia normalde her şeyi arayıp bulan ben bu şiirin tamamını neden bulmadım biliyormusun bir gün  gelde bana oku diye.

Bugün beni o harabede bırakalı iki gün oldu- sevgilim bir gün okul çıkışında çok üzgündün sen mutlu ol diye en sevdiğin çiçekleri dağıttıranda bendim. hatırlıyormusun küçük bir çocuk geldi yanına "bugün hava çok güzel  çiçek istermisin" dedi  sende tebessüm etti o güne kadar gördüğüm en güzel tebessümdü benim için.

bugün beni o harabede bırakalı iki gün oldu-  sevgilim her ay aynı gün posta kutusuna beyaz gül bir çikolata ve not u bırakanda bendim hatırlıyormusun o notu ateş böceğim "yıldızlara benzeyen küçük ateş böcekleri görüyorum sende görüyormusun"

Bugün beni o harabede bırakalı iki gün oldu- sevgilim bir gece balkonda hiç ateş böceği görmediğini düşünüyordun kendi kendine araştırıyordun  e birazda üzgündün ertesi gece karanlığı ateş böcekleri ile aydınlatanda bendim o kadar mutlu olmuştun i gülüşün dün gibi aklımda

bugün beni o harabede bırakalı iki gün oldu- sevgilim sen ohan ile dans ederken ben seni uzaktan izliyordum o şimşek benim kalbimin sızısıydı daha sonra sana ormanda o şarkıyı söyleyende bendim seni öpende ama rüyaydı senin için

beni hiç tanımayan sana- bugün  benio harabede bırakalı iki gün oldu  minik yıldızım seni senden sakladım çünkü öyle olmalıydı. saçlarını kestiğin gün  o gece seninle dalga geçtiğim için kendime lanet okudum saçlarını çok seviyordum hemde çok ben dalga geçtiğim için kestin ben senin saçlarını çok seviyordum ama içim sızladı bidaha kesme olurmu beni bırakıp gittin ama olsun beklerim hep bekledim biraz daha beklerim . beni birazcık olsa tanıdınmı daha çok şey var ama bağzılarını ben bile hatırlamak istemiyoum mesela barak benim o adımı hiç öğrenmedin çünkü  irisi tek içimde tuan şey sendin sende bar deseydin bu ben ben olmazdım. birgün beni sevdiğine inanırsam bu mektubu okuyacaksın sahiden seviyormusun beni.

bugün beni  o harabede bırakalı dört gün oldu- sevgilim aslında bu mektuba devam etmeyecektim ama bugün nişanımda seni öyle görmek dim dik ayakta görmek ah dedim içimden  güçlü kızım benim mavi okyanus krallığının içinde o siyah baştan çıkarıcı elbiseyi giyip bütün aykırılığını ortaya koyuşun karşımda dimdik duruşun nasıl başardın toparlanmayı ben başaramadım. Birşey itiraf edersem ben senden gerçekten çok etkileniyorum hele beni tebrik ederken o alev saçan bakışın gözlerin o kadar yakıcı bakıyordu ki emin ol o an orada öpmek istedim seni sen gece boyu dudaklarını yalayarak ıslattın ya itiraf ediyorum hera kimse beni senin kadar tahrik edemez.

bugün beni o harabede bırakalı dört gün oldu- seni senden sakladım ve ceza olarak bana sensizliği verdin kabul benim cezam buydu senden gelecek herşeye razıyım ama beni yokluğunla savaştırma kaybederim...

gözümden düşen bir damla yaşı sildim  irisin odasına gşirdim üşümekten yatakta kıvrılmış irisin üstünü örttüm ve yanına sokuldum.

dudaklarına minik bir öpücük bıraktım o an irisin dudaklarında belirsiz bir tebessüm oluştu "bende seni çok seviyorum benim haylaz lordum" iyice sokuldum ve sıcacık dudaklarımı irisin göğsündeki yaraya dokundurdum  "ben senin yaranı bile çok seviyorum. demişsin ya senden gelecek herşeye razıyım diye bende senin yarana bile razıyım utanma çünkü ben senin yaranı bile severim" iris bana sıkıca sarıldığı an gözlerimi ona çevirdim gece mavisi gözleri karanlıkta bile o kadar güzeldi ki "ama ben hayla utanıyorum yaramdan-" dediği an dudaklarına tekrar bir öpücük kondurdum "çakma lord bozuntusu ne zamandan beri kendini beğenmişlik taslamıyor yoksa dünyanın sonu mu geldi" "öyle demiyordun ama haylaz lordum diyordun" yanaklarıma ateş hücum etti "sen hepsinimi duydun" "yanıma sokulup beni usulca öptüğün andan itibaren hepsini" kurumuş dudaklarımı ıslatma gereği duydum ve dudaklarımı yaladım o an iris dudaklarıma yapıştı ve dudaklarımı daha çok ıslattı.

"yapma şunu güzelim" dudağımı ısırdım "ısırma dudağını kanatırsın" "iyileştirirsin" 

sıcak dudaklarımı boynuna değdirdiğimde irkilmişcesine titredi "yapma" diye inledi siktir gerçekten çok tahrik oluyordu.

"yaparsam ne olur" "emin ol istemediğin hiç birşey olmaz güzelim" sıcak nefesimi boynuna verdim ve sıcak parmaklarımı kasıklarında gezindirmeye başladım "hayır güzelim" dedikçe hiç dinlemeden kasıklarını okşamaya devam ediyordum "arsız kadın"  belimdeki elini yavaşça hareket ettirip bacaklarımın iç kısmını okşadı ve ister istemez dudaklarımdan bir inilti çıktı "nasıl oluyormuş küçük haylaz şey şimdi uyu" dedi ve sıkıca sarıldı dudağına yapıştım alt dudağını ısırıp geri çekildim "istediğini alamayınca ısır tabi" dedi uykumun arasında mırıldanır gibi yaptım ve "günler önce dedin ua benden nefretediyordun diye senden nefret ediyorum ve seni seviyorum" dedim sıkıca sarıldı ve kendimi onun kollarında huzurlu bir uykuya bıraktım.

yazardan

irise bu olanlar rüya gibi gelsede gerçek olduğunun farkındaydı hera irisi öper ve irisin içi gider...

devam edecek...

sizi bu aralar çok üzdüm bari dedi şöyle birşeyler olsunda keyfiniz yerine gelsin

krallığın büyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin