3. Bölüm

269 23 0
                                    

Miran Karaman'dan Kaçırılma Günü

Güneş yeni doğarken uykumdan bağırış çağırış sesleriyle uyandım. Üstüme dolaptan rastgele çıkardığım bir şeyleri geçirip en alt katta inmeye başladım. Tüm konak toplanmıştı. Annem "Rozerinn" diye ağlayıp feryat ediyor. Kız kardeşim Zelal ise kolundan tutup sakinleştirmeye çalışıyordu. Acaba kardeşim Rozerin'e bir şey mi olmuştu? Endişeyle konuştum "Dayê bir şey mi oldu Rozerin'e?" diye sorarken söze babam girdi "Akkan aşiretinden Rohat Ağa'nın oğlu Aram kaçırmış oğul. De git hazırlan da bulalım o kansızı." dedi babam. Aram Akkan, zaten Rozerin'in ona sevdalı olduğundan şüpheliydim ama şerefsiz doğru dürüst istemek yerine kaçırmış. Acaba bulursak ne sonuca varır bu iş diye düşünerek hazırlanıp onları aramaya başladık.

Babam Rozerin'i öldürtmezdi kıyamazdı ve buna izin vermezdim. Bu iş berdelle sonuçlanacak gibi duruyordu. Sen git hayatın boyunca evlenmeyi aklının ucundan bile geçirme sonra bir kansız gelsin kız kardeşini istemek yerine kaçırsın. Ben birini sevebilir miyim bilemiyorum hiç öyle bir şey hissetmedim daha önce daha çok ailenin tek erkek çocuğu olmanın yükünü ve sorumluluğunu taşıdım. Şirketi yönettim, töre denen şeye göre verilmesi gereken kararları kimsenin canı yanmayacak şekilde sonuçlandırmaya çalıştım. Ama benim bu soğuk kalbimde bir kadına yer var mı bilemiyorum. Bildiğim kadarıyla da Rohat Ağa'nın kızı da yoktu. Umarım bana eş olarak daha küçük bir çocuğu seçip hayatını mahvetmezler. Bu töre şeyini gerçekten çok saçma buluyorum ama maalesef şuan bunu sürdüren aşiretlerin başında geliyoruz. Artık eskisi kadar olmasa da hâlâ devam ediyor. Keşke bir gün gelse ve artık bu kural diye bahsedilen insanlara acı yaşatmak dışında hiçbir şeye yaramayan töre tamamen bitse.

Bunları düşünerek araba sürerken telefonum çaldı. Adamlarım Rozerinleri bulmuşlardı oraya doğru sürmeye başladım. Görecek o Aram kansızı kardeşimi kaçırmak ne demekmiş. Direksiyonu sıkıp adamlarımın söylediği yere sürmeye devam ettim. Sonunda varınca arabadan inip kapıyı sertçe kapattım. Adamlar Aram'ı tutarken art arda yumruk indirmemle Rozerin önüme koşup Aram'a siper oldu. Elimde olmayarak "Rozerin çık şu kansız adamın önünden!" diye bağırdım. O ise gözleri dolu bir şekilde "Bırayê mın yapma lütfen. Sen ona vurunca bana vurmuşsun gibi acısını kendimde hissediyorum." dedi. Hızlı nefesler alıp verirken "O zaman gelseydi seni adam akıllı isteseydi Rozerin. Evinden kız kaçırmak ne demek oluyor? Kaçırdığı için bunun nasıl sonuçlanacağını biliyorsun değil mi?" dedim. Kastettiğim şeyi anlamayarak ağlamaya başlayıp bana sardı küçük bedenini ve "Abi bizi öldürmeyeceksin değil mi? Hem babam böyle bir şeyi yaptırmaz değil mi?" dedi. Kollarımı ona sararak "Rozerin'im tabii ki böyle bir şey olmayacak ama abin hiç tanımadığı biriyle evlenecek muhtemelen. Belki de Zelal yaşında ya da Zelal den küçük biriyle yani bir kızın hayatını altüst edecekler. Sizin yaptığınız hata buna sebep olacak. O kızın yerinde olduğunu düşün ve bana söyle Aram Bey'in yaptığı şeyin kabul edilebilir bir tarafı var mı?" dedim.

Gözlerindeki yaşlarla benden ayrılarak "Abi ben böyle bir şey olsun istemezdim. Başka çaresi yok mu?" dedi. Gözlerindeki yaşları silerek "Töre denen şey bunu gerektiriyor abicim şimdi bana Aram kansızını savunma tamam mı?" dedim. Onları alarak Akkan'ların konağına doğru sürdüm babamın oraya gittiğini öğrenip bir kaza bela çıkmasın diye adamları da peşinden göndermiştim. Akkan'ların konağına vardığımızda kapıların ardına kadar açık olduğunu gördüm arabadan inip avluda duran babama doğru ilerledim. Birden birinin bana baktığını hissettim tuhaf bir şekilde ve kafamı yukarı kaldırınca açık kumral saçlı, beyaz tenli, simsiyah gözlü bir kızla göz göze geldim. Kız komik bir şekilde beni baştan aşağı süzüyordu ama benim buna karşılık yaptığım ise sanki bir kara deliğe çekiliyormuş gibi o siyah gözlerine çekilmekti. O kadar tuhaftı ki gözlerine baktığım an sanki zaman durdu etraftaki hiçbir şeyi görmez oldum. Biraz sonra kendimi toparlayıp o bakanı içine çeken gözlerinden gözlerimi ayırıp babama döndüm "Bavo onları buldum herkes buraya toplansın da bir karar verelim." dedim aslında verilecek kararı bile bile. Babam "Verilecek karar bellidir, Kurê mın berdel yapılacaktır. Ben kızımı öldürtmem." dedi. Babamın cümleye başlamasıyla ne diyeceğini anlayıp, bu karar karşısında hiddetle konağın kapısının önündeki arabadan Aram kansızını ve Rozerin'i çıkardım. Balkondaki kızlar içeri girdikten sonra bütün aşiret olarak balkonda toplandık.

Rohat Ağa sessizliği bozarak "Ağam benim üvey kız kardeşimin 18'ine yeni girmiş bir kızı vardır. Size saygıda kusur etmez, elinden her iş de gelir. Güzel de bir kızdır, tabii bana söz hakkı düşmez ama bence sizin oğlunuza uygundur." dedi. 18' ine yeni girmiş bir kız çocuğunu nasıl gelin etmeye kalkışır bu adam? Kansızın babası da kansızmış demek ki. Hazar Ağa bu lafa karşılık "Ne diyorsun sen Rohat? O daha yeni 18'ine girmiş kendi ağzınla söylüyorsun böyle bir şey olamaz!" dedi. Adam has adammış haklı. Rohat Ağa sözüne karşılık olarak "Sen söyle o zaman nasıl bir şey olur? Kızını verelim o zaman berdel olarak." dedi. Bunlar cidden kansız baba oğul boşuna demiyorum. Kısa bir sürelik sessizlikten sonra Hazar Ağa "Sen nasıl böyle bir şey söylersin lan!?" dedi dişlerini sıktığı belli olan bir sesle. Sonra babam tarafından sıkılan bir el silah sesi duyuldu. Ardından babam "Susun! Buraya kavganızı dinlemeye gelmedik! Üvey kız kardeşinin kızını alacağız karar verilmiştir." dedi. Ne duyduğumu bir süre sonra algıladıktan sonra tam ağzımı açacakken bir hışımla balkondaki o kadın geldi. Ona dönen bakışları umursamayan bir tavırla "O daha yeni reşit oldu? Nasıl onu gelin etmeye kalkarsanız ha?" dedi.

Yutkunarak önümde duran bu cesaret abidesi kadına baktım. Yine gözleri beni içine çekiyordu. Bunu bölen babamın sesi "Madem karşısın seni gelin edelim. Ne dersin?" dedi gülümseyerek. Babamın şuan neden böyle bir karar verdiğine anlam verememişken "Ya bu kızı gelin olarak alırım ya da konağın önündeki adamlarımla birlikte katliam yaparım." dedi. Olaylar çok tuhaf ve hızlı ilerliyordu. Hazar Ağa babamın söylediğini duymamış gibi "Elinden geleni ardına koyma. " dedi. Babam bu sefer elini silahına götürdü ve o kadına doğru doğrultmaya başladı ve "Tamam elimden geleni ardıma koymayacağım." dedi. Hazar Ağa ise çaresiz bakışlarla birlikte yutkunarak kabul etti.

•••
Bölüm bittiğğğ

Yıldızı parlatır mısın güzellikk 🫶🏻🤍

Dağ Gülü-BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin