9. Bölüm

148 10 0
                                    

Miran Karaman'dan

Sabah kahvaltıda karşımda sevgili karım oturuyordu. Gördüğüme göre kahvaltı yapmayı sevmiyordu ama aldığı kayısı reçelini yemeye başladı. Yerken dudağına da bulaştığı için dilini biraz dudağının üstünde gezdirdi. Karşımda olduğu için ve bu sahnede öyle bir daldığım için bakışlarımdan rahatsız olmuş olabilirdi. Ama kendimi tutamadım o kayısı reçelini dudağına doğru götürmesi ve dudağına bulaştığı için dilini dudağının üstünde gezdirmesi kafamın içinde dönüp duruyordu. Sabah sabah sadece yemek yerken bile aklımı aldı kadın ya. Kahvaltıdan sonra sevgili karım kuzeni Delal ile buluşacaktı.

Tüm ısrarlarıma rağmen kendisi tek başına gitmek istedi. Ben de fazla kurcalamadım. Sonuçta bende aşiret ağalarının toplanacağı toplantıya gidecektim. Babamla beraber bizde çıktık. Toplantının yapılacağı depoya doğru arayla gidiyorduk. Vardığımızda biraz yürüyüp demir kapısının önünde iki badigard gibi görünen adamların arasından içeri girdik. Toplantının konusu Reşit Ağa'ydı. Yıllar önce herkesin öldürdüğünü zannetiği kızı ve damadının İstanbul'da yaşadığı öğrenilmişti. Bu yüzden hem aşiretler tarafından bu gizli bilgi saklanmalı hem de bunun cezası kesilmeliydi.

Bunlar konuşulurken oturduğumuz ve toplantı yaptığımız yerin üst kısmındaki katta kolonun dibinde siyahlar içinde birinin durduğunu fark ettim. Dalgın olduğunu anladığım an babama bahane uydurup masadan kalktım ve yavaşça merdivenlere doğru yönelip merdivenleri çıktım. O kişi hâlâ beni fark etmemişken biraz daha ilerledim. Önünde durduğu kolonun solundan ilerlerken etrafına bakındı ve benim olduğum tarafa dönecekken iki elimle onun ellerini başının üstünde tutarak duvara yasladım. Karşı karşıya duruyorduk şimdi. Uzun,siyah ve gür kirpiklerine bakıyordum. Aynı şekilde simsiyah olan gözleri koyu yeşil gözlerimdeydi. Tutuklu kaldığım, sabahtan akşama kadar bakıp bakıp doyamadığım, her bakışımda ilk günkü gibi gözlerinin içine çekildiğim, kara delik misali o gözleri tabii ki de ilk bakışta tanımıştım. Sanırım bu sevgili karımın gözlerime olan en uzun bakışıydı.

Uzun bir bakışmadan sonra iki elini de, tek elimle başının üstünde tutmaya başladım. Artık sadece gözlerine değil de yüzünede bakmak için boyunlu beresini yüzüne çekecekken zorlanarak bakışlarını gözlerimden çekip karnıma bir tekme savurdu.Bu tekmeyle sarsılarak ağzımdan çıkan iniltiyle birlikte Şilan arkasına bakmadan depodan çıktı. Sesimi duyan ağalar bir şey oldu mu diye bakmaya geldiler ama birkaç yalanla birlikte işin içinden sıyrıldım ama baya sert vurdu canım karım ya. Birkaç saat sonra toplantı bitmişti. Canım karım beni arayıp onu almam gerektiğini söyledi. Attığı konuma bakıp oraya doğru arabayı sürmeye başladım. Bizim şoförlerde babamı almış eve götürüyorlardı. Canım karımın attığı konuma varınca, o ve Delâl arabaya bindi. Arada canım karımın gözlerine bakıyordum, bakalım bir şey çaktıracak mı diye ama yok hiçbir şekilde çaktırmıyordu. Bir süre sonra Delâl'ı bıraktık ve konağa doğru sürmeye başladım. Yolda giderken Şilan'ı sıcak bastığını fark ettim. Sonra da camı açtı.

Hemen "Hasta olursun kapat bence camı." dedim. Ama o inatçı keçi durur mu? Hemen "Ama sıcak bastı azıcıktan bir şey olmaz." dedi. Bende üstlemeyip yola devam ettim. Eve vardık ve yemekten sonra biraz oturduk sonra yatmaya gittik. Gece yatarken bir anda Şilan'ın sayıklama sesleri ile birlikte uyandım. Gözleri kapalıydı ama aynı zamanda yaşlarda akıyordu. Ateşini kontrol edeyim dedim çünkü baya titreyip üşüyordu. Ateşi fazla yüksekti o an onu bu şekilde görmek çok ağır geldi. Ben saçının teline zarar gelsin istemem ama şuan karşımda çok kötü görünüyordu. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmıyordu. Üstündeki yorganı kaldırdım bu sayede ateşi daha fazla yükselmezdi. Bunu yapınca "Mirann. Lütfen üstümü ört soğuktan donuyorum. Lütfenn." dedi. Ben ise "Güzelim ama olmaz ki ateşin yükselir bak hadi benden destek al da elini yüzünü yıkayalım." dedim ama cevap vermedi. Onu kucağıma alıp kaldırdım ve banyoya doğru ilerledim.

Musluğu açıp elimi ıslatıp Şilan'ın yüzüne sürmeye başladım. Yüzünde soğukluk hissedince irkildi. Sonra onu tekrar yatağın başlığına sırtını dayayabileceği bir şekilde bıraktım. Ona "Ben şimdi mutfaktan bir şeyler almak için aşağı ineceğim gözlerini kapatma sakın. Yoksa sana çok kızarım tamam mı?" dedim. Hafif bir gülümsemeyle başını aşağı yukarı salladı. Mutfağa kimseyi uyandırmamaya dikkat ederek indim. Islak bez, bir kap, ilaçlar ve nane limon çaydanlığıyla yukarı çıktım. Şilan'ın yanına ilerleyip ateşini kontrol ettim. İlk sayıkladığı andan daha düşüktü ateşi. Ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlarını alıp ona içirdim. Nane limonu da doldurdum ve onu da içirdim. Islak bezi de alıp alnına bastırdım. Biraz daha kendine gelince tatlı tatlı gülümseyerek bana bakmaya başladı. Gülerek "Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?" dedim.

Bana "Biliyor musun? Ben hayatımda hiçbir zaman böyle birini bulabileceğimi düşünmezdim hem de berdelle evlenerek" dedi. Ona "Nasıl biri tam olarak?" dedim. Bana "İlk vücuduma değil de gözlerime takılı kalan, bana ailesiymişim gibi hissettiren ve en önemlisi de sınırlarıma saygı duyan. Kolay kolay kimseyle yakın olabilen biri değilimdir hatta Melis ve Ezgi ile arkadaşlığımızda da her geçen zamanda en son bu kadar yakın olabildik. Şuan sen yerine başkası olsa belki de evlendiğimiz ilk gece onu öldürecektim ve hapishaneye girecektim-" dedi. Sözünü kesip "Şşş öyle bir şey olmadı ve ben yanında olduğum sürece de olmayacak. Dediğin gibi sınırlarına saygı duyuyorum şuan evli olsak bile hiçbir zaman istemediğin bir şeyi yapmam." dedim. Yine o tatlı gülümsemesini yaparak "Zaten yapamazsın ki." dedi. Gülerek "Bıçak çekersin değil mi?" dedim. Gülerek kafasını salladı. Bende " Hadi şimdi yatma zamanı karıcığım sonra yine bana bıçak çekersin." dedim.

Gülerek yorganı kafasına kadar çekip uzandı. Yanına doğru ilerleyip yorganı kafası görünecek şekilde çektim ve "Hâlâ ateşin var kafan dışarıda kalsın." dedim. Bana doğru dönüp kafasını göğüs kısmıma gömüp sarılarak "O zaman böyle duracağım kocacım." dedi. Gülümseyerek saçlarından öpüp "İyi geceler karıcığım rüyanda bizi gör." diye kulağına fısıldadım.

-Yazardan
Sabah olana kadar Miran ara ara Şilan'a bakıp nasıl olduğunu kontrol ediyordu. Sabah olunca Şilan daha iyi hissediyordu. O giyeceği kıyafetleri alıp banyoya girip giyinip gelince Miran da uyanmıştı. Şilan yanına gelip Miran'a göre küçük kalan bedeniyle ona sarıldı. Miran da ona kollarını sardı. Sonra Şilan ayrılınca "Hadi sende giyin de aşağıya inelim Miran." dedi. Miran ise "İstersen yanında giyinebilirim karıcığım." dedi suratında ki arsız gülümsemeyle. Şilan ise "Emin misin en son "Namusum elden gittiii!" diye bağırdığın bir an hatırlıyorum ama..." dedi. Miran ise "Benim fikrim değişti seninde fikrin değiştiyse söylediğim şey gerçekleşebilir." dedi. Şilan ise "Başka zamana kalsın kocacım bizi aşağıda bekliyorlar şuan acele edelim." dedi. Miran ise "Sözünü aldım ama he." dedi.

Ondan sonra beraber aşağıya indiler. Tam kahvaltı yaparlerken Baver Ağa'nın sağ kolu olan adamı koşarak gelip "Reşit Ağa artık  töreyi sürdürmeyecekmiş öyle bir söylenti dolanıyor ortalıkta." diye telaşla bağırdı.

•••
Bölüm bittiğğğ

Bu aralar dersler ile kitabı beraber götürmeye çalışıyorum vakit buldukça yazarım ama yorum yazılırsa hikayeye 😌

Yıldızı parlatır mısın güzellikk 🫶🏻💗

Dağ Gülü-BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin