Kıracağım o ağzını Tom.

68 21 12
                                    


Tuvaletin kapısı açıldı. Aşşağıya indim ve aileme kahvaltı hazırladım. Biraz onlarla takıldım.

Richard: Abla, havuza girebilir miyim?

Carmen: Tabikide, kendi evinmiş gibi davran.

Richard: Hehee

Carmen: Ben biraz alışveriş yapıcam evde bir şey kalmamış , istediğiniz bir şey var mı?

Jake: Yok kızım.

Carmen: Tamamdır ben çıktım.

Çok uykum vardı ama kimin umurunda sabaha kadar düşüncelerimle başbaşaydım. Kulaklığımı taktım ve arabamı Avm'ye doğru sürmeye başladım. Alışveriş yaparken birisi omuzuma dokundu, irkildim. Arkamı döndüğümde Barney'i gördüm.

Carmen: Ah selam.

Dedim ve kulaklığımı boyunuma indirdim.

Barney: Selam, bugün saat 19:00da evimde parti veriyorum, manitamdan ayrıldım özgürüm artık.

Carmen: Yalnızlık partisi diyorsun yani.

Barney: Aynen öyle, senide beklerim.

Carmen: İyi bakalım.

Barney: Çok şık ol, gerçi şüphem yok. Şehirdeki çoğu tanıdık partide olacak.

Carmen: Tamam, Teşekkür ederim geleceğim.

Alışverişim bitince eve doğru sürmeye başladım.
Geldiğimde saat 16:00 olmuştu. Aldıklarımı yerleştirdim ve 1 saat uyudum. Saat 18:30 olmuştu, Taylor'ın aramalarını gördüm ve hemen hazırlanmaya başladım.

...

Kan kırmızısı elbise ve kan kırmızısı bir ruj, siyah göz kalemimi çektim. Eyelinerda çektikten sonra maskaramı sürüp parfümümü sıkmak üzere parfümlerimin yanına gittim. Tom'un bana aldığı parfümü gördüm. "Bok ye" Dedim ve parfümü çantama attım. Başka bir parfüm sıktım, zaten belirliydi. Parfüm imzasını çok önemserim, Tom o parfümü aldığından beri parfümümü değiştirdim ama artık bir önemi yok, eskiye döndüm.

Aşşağıya indim, ailem lunaparka gitmişti. Merdivenlerden inerken çantamdan Tom'un aldığı parfümü çıkardım, biraz sonra çöpe gidecek çünkü. Kapıyı açtım karşımda Tom'u gördüm, çok yakışıklıydı. Kapıyı açınca beni bi süzdü.

Carmen: Neden burdasın? Ne dedim ben sana.

Tom: Parfüm?

Carmen: Çöpe gidecek, Neden burdasın sen?

Tom: Çöp demek, vaybe

Sadece gözlerine baktım ve konuşmasın bekledim.

Tom: Son bir şey söylemek istiyorum.

Carmen: Gerçekten umursayacağımı mı düşündün?

Tom: Eğer gerçekten beni sevmiyorsan, başka birini bul. Karışmayacağım.

Carmen: hm?

Tom: Karışmamaya çalışıcam.

Carmen: Tabi.

Tom: Artık kendi işime bakıcam, beni bulmaya çalışma.

Carmen: Ben mi bulmaya çalışıyorum seni?

Tom: Gidersem anlarsın.

Carmen: Sure it is.
Dedim dalga geçerek.

Tom: Bu durumun içinde olmaktansa yalnız kalırım daha iyi.

Carmen: Pantalonunun içindekini tutabileceğini düşünmüyorum.

Tom: Tepkilerin beni şaşırtmıyor.

Carmen: Öyle olmalı

Tom: Bir daha seni görmek ve özlemek istemiyorum.

Kapıdan çıkmaya çalıştım, umursamaz gözükmeye çalışıyordum ama Tom'dan bunları duymak çok garipti.

Tom: Bir şey daha.
Dedi ve belimden tutup beni geri olduğum yere ittirdi.

Tom: Kızgınken çok kabasın, bana hiç değerim yokmuş gibi davranıyorsun.

Carmen: Pişman olacaksın, Tekrar yaşanacak ve ben sadece tekrar tekrar olmasını izleyeceğim.

Tom: Sen öyle san, bu hepsinden farklı.

Carmen: ?

Tom: Lia sayesinde gözümün önü açıldı, beni sürekli manipüle etmişsin. E tabi bu kadar güzelliğe manipüle olmamak zor.

Carmen: Kıracağım o ağızını Tom.

Tom: Ne var
Dedi ve sırıttı, sırıtmayı kestim.

Carmen: Tamam git artık, Taylor beni bekliyor.

Çıktım dışarıya ve Arabama yaslanmış Taylor'ı gördüm.

Taylor: Sonunda.

Carmen: Bin.

Arabanın kapısını açtım ve Tom'a bakıp bindim.

Oy vermeyi unutma sakınn.

Everything Was A Lie (pale moonligh2)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt