Elini sildiğim ıslak bezi kaldırıp yüzüne baktım gülümseyip diğer tarafa geçtim "ay sende amma uykucu çıktın ama " elini avuçlarımın içine alıp silmeye başladım "yani bu kadar uykucu olduğunu bilseydim seninle evlenmezdim" hoş uyandığında evli kalacakmıydık ki zorlukla yutkunup boş kalan yere oturdum "ama bende senin yerinde olsam herhalde bende bu kadar uyurdum."
Zorlukla konuştuğumda gözlerimden hapsemediğim yaşlar firar etti elini okşamaya başladım "ben çok yoruldum artık ne kadar dayanırım bilmiyorum ama tek dayanağım sensin lütfen bir an önce uyan" burnumu çekip elini sedyenin üstüne bıraktım ayağa kalkıp son kez yüzüne baktım "geldiğimde uyanmış ol yufus" son kez ağzımdan mırıldandığım sözlerle beklenti ile yüzüne baktım her zaman ki gibi yanıtsız kaldığımda odanın çıkışına ilerledim...
***
1 yıl önce
"Sundus sakin ol!" başımı sallayarak abimi onayladım "nasıl olayım abi mithat öldü şuan da mahkeme sonucu için Şırnağa gidiyoruz bir tek mahmut kaldığı için ve en önemlisi kızımı yanıma alabilecek miyim?" oflayıp dışarıyı izlemeye başladım sabahtan beri gergindim mithat öldüğünden beri tedirgindim neden olduğunu bilmiyordum ama bugün tedirginliğim artmış içimde kötü bir his vardı dizimde uyuyan leylanın saçlarını okşamaya başladım Allah izin verirse bugünden sonra nefesimin sonuna kadar hep saçlarını okşayacaktım.
"Sundus abicim yusuf komutanım bir sakinleşirmisiniz artık ikinizi sabahtan beri sakinleştirmeye çalışıyorum lütfen ya rica ediyorum artık"
"İçimde kötü bir his var!"
"İçimde kötü bir his var!"
Yusufla aynı anda mırıldandığımızda dikiz aynasından kara gözlerine baktım "anne" gözlerini kırpıştırıp duran leylaya bakıp yerinden dikleştirip kucağıma alıp başını omzuma yasladım "kuzum annecim günaydın" yorgunca başını göğsüme yaslandığında saçlarını okşamaya devam ettim "anne sana bir şey söylemeyebilir miyim?" gülümseyip bebek kokusunu içime çektim "söyle annecim söyle kuzum"
"Ben sana yalan söylüyordum konuşmam konusunda aslında ben çok iyi konuşabiliyorum ama beni sevmezsin diye korktum " gözlerimi yumdum"ben seni hiç sevmez olur muyum annecim ben seni doğmadan önce de seviyordum ömrüm boyunca da hep sevmeye devam edecem lütfen bundan sonra böyle yalanlara başvurma yalan çok kötü bir şey sen istediğin şeyi söylemek istediğin her şeyi gelip bana söyleyebilirsin tamam mı kuzum" başıyla beni onayladığında kucağıma çekip yanağından öptüm.
Benim minik kızım onu sevmememden korktuğu için böyle bir yalana başvurmuştu taşlı yola girdiğimizde leylayı daha çok kucağıma çektim "bu yolları da bir türlü bitiremediler ya komutanım diğer yoldan girelim"
Abimin konuşması ardından çok geçmeden yusuf sola sapmıştı fakat ilerlediğimiz boş ve ıssız olan yolda leylayı daha çok sardım bu yol beni ürkütmüştü "anne ben seni çok seviyorum" gülümseyip leylanın saçlarını öptüm "bende annecim bende seni çok seviyorum minik bebeğim benim" kucağımda doğrulduğunda yüzüne baktım kollarını iki yana açtığında daha çok gülümsedim "ama ben seni bu kadarr seviyorum" bende kollarımı iki yana açtım "bende seni kocaman ama kocaman seviyorum kızım" elini dudağının üstüne koyup kırkıdadığında hafif güldüm leylanın parlayan gözlerine baktım yan taraftaki camın patlaması ve leylanın gözler kapanıp kucağıma yıkılması ile şaşkınlıkla baktım araba sağa sola giderken leylayı kucağıma aldım yüzü kanlar içindeydi başından oluk oluk kan akıyordu etrafı saran kurşun sesleri ile elimi leylanın yüzüne koydum gözlerini açması gerekiyordu "annecim aç gözlerini gözlerini aç annecim leylam annem hadi kuzum" hem leylayı sarsıp hem konuşuyordum "sundus sakın başını kaldırma leylayı da sımsıkı sar korkmasın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
AcciónAltı üstü babamın beni sattığı adamla evlenmemek için düğünden kaçıp yıllardır görmediğim asker abimin yanına gidecem en fazla ne olabilir ki? Binbaşı Yusuf ve Sundus, asker ve kaçak kız, Birlikte yola çıktılar, hayatın zorluklarına meydan okudular...