Okeanos' gerçekliğin bittiği ve herşeyin inanılmaz olduğu bir yer olarak görür.Ona göre "Düşler de" ölülerin ikamet ettikleri yerin çok yakınındaki bir coğrafyadır..
Kitabın sayfalarını hızlıca çevirirken çıt bile çıkmayan kütüphane de bütün kötü bakışların hedefi haline geldiğimi fark ettiren kıvırcık saçlı, kocaman gözlükleriyle hemen karşımdaki sandalye de oturan kızın parmaklarını dudaklarının üstüne getirerek 'sessiz ol!' uyarısı ile daha yavaş bir şekilde çevirmeye başladım.
Karnım açlıktan gurulduyordu ve ben sabah erkenden kendimi kütüphaneye atmıştım.Gece rüyamda gördüklerim ve öncesinde olanlar beni o kadar etkilemişti ki , uyandıktan sonra bile ellerim titriyor, ayaklarım ise buz kesmişti.Sabaha karşı uyanmama rağmen hala içimde büyük bir panik vardı.
Bütün bu olanlar olmadan önce anneannemin evinin salonunda yayılarak oturup sohbet ediyorduk sultanım ile beraber.Beni iyice kendine benzetmiş izlediği herşeyi izletmek için bile sık sık arayıp beni yanına çağırıyordu.'Yanlız izleyince birşey anlamıyorum canımın içi, karşılıklı iki yorum yapalım tadı çıksın' derdi.Kendi evim olmasına rağmen sürekli beraber zaman geçiriyor aynı evi paylaşıyoduk.Televizyon izlerken çalan telefonla gergin bir tavırla eline aldı arayan her kimse rahatsız olduğu belli bir şekilde elindeki telefonla yatak odasına girip kapıyı ardından kapattı.
Yani aslında hiç benim meraklı olmamdan kaynaklanmayan
Asla! Söz konusu bile olamaz
Tamamıyla insanoğlunun doğası gereği bir meraklanmayla kapıyı dinlemeye başladım, sevgili mi yaptın kız sen!
Çok şüpheli bu durum ilgimi çekti.Sesi çok sıkıntı gergindi.Hiç böyle davranmazdı benimleyken.Kapıyı yavaşça açıp içeriye göz attım, çalışma masasının yanında hafif eğilmiş kalınca bir deftere bir şeyler not ediyordu diğer eli ise kulağında telefonu tutuyordu.
...
'Evet! Emin misin?
Ya bu seferde zamanı doğru yakalayamazsak?'
Karşıda ki konuşmaları duyamıyordum
...
'Elimden gelen herşeyi yaptım,yapmaya da devam edeceğim'
...
'Her şeyin tek suçlusu benmişim gibi dışlandım ben'
...
'Henüz doğru zaman değil bunu biliyorsun'
....
'Bunu yapayacak kadar güçlü değil ayrıca bu konular hakkında hiçbir şey bilmiyor '
...
'Biliyorum,hatalıyım ama bilmediğin çok şey var emin olamadım' tamam neyse ne kapat artık ve bana tekrar bilgi vermeyi unutma'
...
'Tamam, görüşüz!'Telefonu kapattıktan sonra masaya bıraktı,deftere birşeyler daha yazdı ardından kapattı.Kitaplığa doğru ilerledi birşeyler arayıp buldu ona odaklanmış bir haldeyken içeriye süzüldüm ve ona yaklaşmaya başladım.
'Anneanne! kiminle konuşuyordun?'
Panikle arkasını döndü'Beni mi dinledin sen, çok ayıp bir davranış bu canımın içi''sesin oldukça sıkıntılı geldiğinden meraklandım haliyle,hem sen niye böyle panikledin ki?'
'Eski bir dost can özüm merak etme,hadi sen geç geliyorum bende'
Arkasında sakladığı şeyi fark edince bir kaç bir adım atıp yaklaştım ona 'ne saklıyorsun sen göster bakim'
Dudakları şok olmuş şekilde açılıp kapandı 'aaa üstüme iyilik,ne saklıyacağım ben be git hadi geleceğim dedim sana' Yaklaşma bak fena yaparım.'
Üzerine doğru atlayıp görmeye çalıştığım her neyse anneannemin korkuyla geri adım atıp elindekini düşürmesi zeminde şiddetli bir sese neden oldu.Kutunun ağzı açıldı ve içindeki taş zeminde kayarak ayaklarımın önüne kadar geldi.Tek dizimi büküp yere eğildim taşı almak üzere elimi uzattım parmaklarım taşa temas edince etrafa ışık saçmaya başladı, öyle şiddetle ışık yayınca gözlerimi kapatıp başımı diğer tarafa çevirdiğim de olanlar oldu.Farklı bir hissiyatla açtım gözlerimi beş saniye önceki pozisyondaydım hala ama karşımda anneannem yoktu ve burası onun yatak odası değildi kesinlikle.
Taş hala aynı yerdeydi avucuma alıp çöktüğüm yerden kalktım.Uzunca bir koridordu yer yer meşaleler asılmıştı duvarlara, boğucu bir yerdi ve bazı alanlar karanlıkta kaldığından insanı ürkütüyordu.Nasıl geldiğimi bilmediğim bu yer bana değişik hissettirdi.Ne yaptığımı bilmeden dalgın dalgın koridoru izleyen gözlerim arkamdan gelen seslerde hemen ana geri döndü.Arkamda kalan kısımda yaklaşan gürültülü ayak sesleri bana yaklaşmaya başladıkça kalbim ağzımda atmaya başladı.Kalabalık bir grup olduğu belliydi ve ben kabak gibi meydanda durmuş onların gelip beni görmesini bekliyordum.
Saklanmak için hızlıca sağa sola bakındım ilerde kapısı açık bir oda gözüme çarpınca hızlıca oraya yöneldim.Başımı içeriye sokup kimse var mı diye bakındım neyse ki boştu, içeri girip kapıyı kapattım.Sırtımı kapıya yaslayıp elimi kalbimin üstüne bıraktım bir nebze olsun sakinleşmek için.
'Tanrım! Neler oluyor, burası da neresi böyle?'off!, lanet olsun korkudan ödüm kopacak şimdi!!
Neyin içindeyim ben yine!'
Kapının ardında kalabalık bir grup geçince soluklarım biraz hızlandı.Bir süre daha bekledim bu esnada boş, karanlık odada bakışlarımı gezdirdim.Bir kaç temel eşya dışında nerdeyse boş sayılırdı, içeriyi biraz aydınlatan meşale dışında kayda değer pek birşey yoktu.
Kulağımı ardımda duran kapıya yaslayıp dinlemeye başladım oldukça sessiz geldi ve kesinlikle benden beklenmeyen bir cesaretle kapıyı açıp koridora göz gezdirdim,kimsecikler yoktu ve ilerde gözüme çarpan aydınlığa doğru ilerlemeye başladım.ürkek adımlarım sıkıntı soluklarımla duvar dibinde yavaş yavaş adımladım.
Önüme çıkan balkon tarzı pencereye benzeyen kapıları iki elimde dışa doğru ittim.Gözlerim karanlıktan çıktığı için ilkin birşey göremedim Ellerim gözlerime siper olmuş şekilde yüzümde duruyordu.Birkaç saniye bekledikten sonra ellerimi açıp önümde duran muhteşem manzaraya baktım..'Hassiktir!'
Saray duvarlarına benzeyen kale duvarlarının ardında ki herşey nefesimi kesti resmen.Bu yüksek yapının iki tarafı da oldukça net bir şekilde gözüküyordu.Bir taraf sık ağaçların olduğu yemyeşil bir orman ile masmavi gökyüzünün birleşimiyle büyüleyici ve kesinlikle el değmemiş bir manzaraydı.Karşımda duran bu tabiat beni mest etti.aman tanrım!
Bir süre sonra ağzım açık izlediğimi fark edince ağzımı kapattım ve diğer tarafa baktım.Baktığım bu taraf istem dışı dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu çünkü karşımda beliren şey daha önce defalarca kitaplarda okuduğum bir sahne veya izlediğim tarihi film sahnesi aratmayacak şekildeydi.
Antik bir kenti andıran bu şehir" Zamanın Kumları Pers Prensi"sahnelerinde kullanan mekanlarla eşdeğer bir görüntü içindeydi.Koyu sarı tonları güneşin batışıyla etrafına yaydığı muazzam bir yansıtmayla beraber büyüleyici bir atmosfer yakalamıştı.Hareketli ve canlı bir şehir olduğu oldukça belliydi anın büyüsüyle,her yerden cıvıl cıvıl sesler geliyordu,şehrin semalarında uçan kuşlar, içinden belli kıvrımları olan nehir temiz ve berraktı.Burdan bakınca hayallerin ötesinde bir yerleşim yeriydi kesinlikle,bu sahne zihnimde bir fotoğraf karesi gibi kalacak ama kelimeler bu güzel şehir için yetersiz kalacaktır çünkü ne kadar anlatsam da bu büyüleyici sahne görülmeye değer muhakkak,girdiğim bu transtan elimdeki taşın kayıp yere düşmesiyle son buldu.Ve ben karşımda anneannem ile kalakaldım.'Hadi Canım?'
Bölümle ilgili görüş ve yorumlarınızı bekliyorum sevgilerle ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KAPANI
Fantasy'Yaşam Bir Rüyadan İbaret Değil Midir?' ''İnsanlar Uykudadır Ölünce Uyanırlar '' Rüyaların çıkmaz sokaklarında hayatta kalmayana çalışan bir gece kapanı''geçmişin ve geleceğin tozlu yollarında amansız bir mücadele "