Chuang Tzu rüyasında bir kelebek olduğunu gördü ve uyandığında rüyasında bir kelebek olduğunu gören insan olarak mı yoksa rüyasında insan olduğunu gören bir kelebek olarak mı uyanacağını bilmiyordu.....
'Tanrım o da neydi öyle?'
'Yavrum iyi misin?'
' Sende gördün mü hı? Az önce olanları gördün mü,yoksa ben ayak üstü delirdim mi?
'Kızım, dur bir dakika iyi değilsin'
'Bana hemen mantıklı bir açıklama yapmalısın,yoksa ben kendim aklımdan şüphe edeceğim..'
'Gel otur canımın içi, ne gördüğünü anlat bana' koltuğa geçip oturma mı sağladı.
"Ne sen görmedin mi yani! Bir dakika sen benim gördüğümü görmediysen benim nasıl bir şeyler gördüğümü biliyorsun?"
Lanet olsun!
Ne boklar dönüyor burda!
Kafayı yedim iyice!"Dur canım taşa dokunduktan sonra ne olduğunu anlat önce"
" Emin değilim ama bir kale yada saray koridoruna benzeyen bir yerdeydim,sonra biraz ilerledim ve büyüleyici bir manzara önüme çıktı, anlamadım bana ne olduğunu anlatsan mı acaba artık"
"Anlatacağım elbet ama şuan iyi gözükmüyorsun önce bu olanları sindir tamam mı, Bütün bu olanlar bizim ailedeki kadınlar için bir lanet, herşeyin kilit noktası o taş.Biliyorum kafan çok karışık belki de benim bir deli olduğumu düşünüyorsun ama şunu bil yavrum yaşadığın herşey gerçek""Sultanım ne diyorsun Allah aşkına kafam çorba oldu iyice"şiddetli bir baş ağrısı başladı elimle şakaklarıma dokundum hafif hafif ovdum.
"Çok ağrıyor başım normal mı peki bu?
Vücudumda hafif bir titreme vardı ve çok halsiz hissediyordum.""Normal kızım, yaşadığın bu durumun bir kaç etkisi, gel odaya çıkalım dinlen biraz söz veriyorum uyanınca anlatacağım herşeyi "
Yatağa geçip uzandım, yorganı üstüme örtüp cenin pozisyonun iki büklüm kaldım."anneanne benden ne saklıyorsun?"
Titremeler artıyordu başım zonkuyordu ve ben uyku ile gerçek arasında bir yerdeydim."Geçecek canımın içi korkma sakın, yanındayım ben,biraz dinlen sadece"saçlarımı bir anne şefkati ile okşadı, hafifçe mırıldanarak birşey söylese de gözlerim kapandı,uzun bir aradan sonra üzerimde ki ağırlık kalkar gibi oldu, vücudum hafifledi, yüküm azaldı ruhum sanki süzüldü.
Sıçrayarak uyandım,en son uyuduğum yerde olmadığımı fark ettim, gözlerim etrafı taradı hızlıca.Kesinlikle yine bilmediğim bir yerdeydim.Ne oluyor bana?Rüya mı? gerçek mi?
Artık emin bile değildim.
Üzerimde ki kilime benzeyen örtüyü çekiştirip yere attım, uzandığım yerden kalktım.Çıplak ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı ilerledim.Küçük bir odaydı, dağınık değildi.Yatak dışında birkaç eşya olmasına rağmen boş sayılırdı.küçük bir pencere odayı azda olsa aydınlatıyordu, bakımsız ve oldukça bunaltıcıydı.
Kapıyı dışa doğru ittirerek açtım içeriye doluşan güneş ışığıyla ellerimi gözlerime siper ettim birkaç saniye sonra artık oldukça rahat görebiliyordum."Aman Yaa! Burası neresi şimdi?"
Önümden hızlıca geçen bir at neredeyse yere düşmeme sebep olacaktı son anda duvara tutunup geriye doğru sendeledim.
"Hey! dikkat etsene,ezilecektin seni aptal!"diyen adama baktım atın üzerinden tükürük saçarak konuşuyordu, sinirlendiğini çok belli ediyordu.ahmak adam ezilen ben sinirlen o!
Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez,ellerimde ovdum, kapatıp tekrar açtım gerçek mi? diye.Hayretler içinde önümden geçen insanları izledim bir süre.
Ellerinde sepet taşıyan iki kadın kıkırdayıp etrafa cilveli bakışlar atarak yanımdan geçti.Toprak tonlarında uzun hafif yırtmaçlı ince tüllerden elbiseler giymişlerdi.Saçlarında rengi aksesuar ve örükler ile çok hoş duruyorlardı.Durduğum yeri fark edip onların peşlerine takıldım.Kendi giydiklerime odaklandım ayaklarım yakıcı kumlu yolda çıplaktı yırtmaçlı uzun elbise yere kadar uzanıyordu oldukça hoş bir kumaş ve rengi maviydi.Boynumu açıkta bırakmış hafif dekoltesi vardı.Dekolteli kısımda sallanan mavi taşlı bir kolye vardı, oldukça güzel bir aksesuardı.Saçlarım ise kalçalarıma kadar dalgalı bir şekilde inmiş yer yer örülmüştü.İlerledikçe sesler artıyor gürültülü bir hâl alıyordu.Önümde yürüyen kadınlar gözden kaybolunca yoluma devam ettim.Önümdeki yol kocaman bir meydana çıktı, kalabalıktı,her yerde tezgahlar ve önlerinde alışveriş yapan insanlar vardı,sesler birbirine karışıyordu.İnsanlar hızlıca geçerken omzuma çarpıyor sonra dönüp birşey söylüyor, belki de küfrediyor,kötü bakışlar atıp yürümeye devam ediyorlardı.Omzumun üzerinde arkaya doğru bakıyor tekrar önüme dönüyordum, Yaşadığım bu şey beni denizden çıkmış balık gibi hissettiriyordu.Kimsesiz, çaresiz ve korku.
Kalbim göğsümü delmek istiyor gibi yumruklarcasına atıyordu kaburgaların arasında..
Bu kesinlikle bir kabus olmalı!
Uyanmam lazım! Etimi sertçe ezdim uyanmak için yok uyanmıyordum bir türlü..
Anneanne!Yüksek bir yere çıkıp bağırarak seslenen bir adam gördüm.Elinde tuttuğu kırbacı sağa sola fırlatarak kalabalığa sesleniyordu.Sesi oldukça gür ve kendinden emindi.Yaptıgı işi överek bağırıyordu.
"Buraya gelin pazarın en iyi malları bende.Gelin,bakın ve alın pişman olmayacaksınız! En güçlüsü, en güzeli, aradığınız ne varsa burada bulacaksınız"Şehirlerin Şâhı Asur'un en iyi köle pazarında benden iyisini bulamazsınız..!"
Görüş ve yorumlarınızı bekliyorum sevgilerle🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KAPANI
Fantasy'Yaşam Bir Rüyadan İbaret Değil Midir?' ''İnsanlar Uykudadır Ölünce Uyanırlar '' Rüyaların çıkmaz sokaklarında hayatta kalmayana çalışan bir gece kapanı''geçmişin ve geleceğin tozlu yollarında amansız bir mücadele "