9. İhanet

55 6 0
                                    

Günler belki de aylar geçti. Açlığa alışmıştım susuzluk ise beni bitiriyordu. Çoğu zaman uyuyordum, uyanık olduğum zamanlar ise bunların benim başıma nasıl geldiğini düşünüyordum.

Buraya geldiğimden beri sanki yaşlanmış gibi hissediyordum. Fiziksel olarak değil ama ruhsal olarak gerçekten yaşlanmıştım.

Ben tüm yaşadıklarıma gülüb geçen biriydim. Sanki güldüğüm de tüm acılarım, kırgınlıklarım, dertlerim bir sis bulutu gibi dağılacakmış gibi yaşardım. Ama asla öyle olmazdı işte, o yarım bıraktığım duygular beni yavaş yavaş boğardı.

Kendimi karanlık bir yerde bir çukura düşmüş gibi hisediyorum. Yapayanlızım, çukurdan çıkmaya çalışıyorum ama her defasın da ayağım takılıb düşüyorum. Daha sonra da aynı çocukluğum da ki gibi dizlerimi kendime çekerek yine kendime sığınıyordum.

Çocukken kimse sarılmadığı için ben kendi kollarımı kendime sarar kendi kendime teselli ederdim o kadar yanlızdım. Sessizce ağlardım bir köşede, kimse anlamazdı ağladığımı. Bir süre sonra o göz yaşlarımı kimse görmesin diye ağlamayıda unuttum. Akmayan gözyaşlarım benim nefesimi kesiyordu. Yavaş yavaş o çukurda boğuluyordum ben.

Bir süre sonra da hissizleşiyordum. Bu durumdayken bile gözümden tek damla yaş akmamıştı gözümden. Korkunca ağlardım aslında ama artık hiç bişi beni korkutmuyordu.

Göz kapaklarım açılıb kapanırken karşım da birinin durduğunu gördüm. "Leon?" dedim halsizce.

Onu görmek için doğrulmaya çalıştım. Başım dönerken elin de tutduğu tepsiyi kucağıma bıraktı.

Tepsiye baktığım da yemek ve su olduğunu gördüm ama elimi kaldıramayacak kadar halsizdim. Leon ilk bana su içirdi daha sonra tepsi de ki çorbayı. "Özür dilerim." dedi son kaşığı verirken.

Kurumuş dudaklarımı ıslatarak sordum. "Neden ki?"

Gözlerin de anlam veremediğim bir duygu vardı. Soruma cevab vermedi ve kolumdan tutarak kalkmama yardım etdi.

Ona güvenmeye karar verdim ve sessiz kaldım. Aslında buradan gidiceğimizi sandım ama o saray dış kapısı yerine bir odanın kapısını çaldı. İki yanı da muhafızla korunan bir kapıydı belli ki önemli birini koruyorlardı.

"Diana ve Luka mı yakalandı?" diye sordum korkuyla.

Leon cevab vermedi ama içeriden "Gel." sesi ile kapı açıldı ve içeri girdik.

İçeri girdiğimiz de kaşları çatık olan kralı gördüm. Leon'a baktım ama onun gözlerin de hiç bir duygu belirtisi yoktu.

Kral biri ile konuşuyordu. Konuştuğu kişi bize doğru döndüğün de daha da şaşırdım.

Konuştuğu kişi Peter'di. İsyancı çocuk. Leon da şaşırmış görünüyordu.

Ne oluyordu burada?

Leon hafifce beni krala doğru itdi. "Size söylemem gereken bir şey var Kral'ım." dedi saygıyla eğildikten sonra.

Kral kaşlarını kaldırdı daha sonra ise konuştu. "Söyle."

Leon beni gösterdi. "Elina sandığım bu kız aslında cadıymış." dedi ve büyük bir nefes verdi. Şaşkınlıkla ona baktım ve kalbim sızladı. "Beni baştan çıkardı ve kendisini Elina diye tanıttı daha sonra kolun da ki izi gördüm efendim. Yıkımın senbölü olan ejderha." dedi kumaşı sıyırarak izi Krala taktim etdi.

Büyüleyici Evren - DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin