♀ olmamalıydı

29 3 34
                                    

1975-76

Başım felaket ağrıyordu. Dün geceki parti fazla hareketliydi.

İyi haber; James'in kafasında hiçbir şişe kırılmamıştı.

Kötü haber; Dorcas'ın yüzüne doğru çok güzel olduğunu söylemiştim. Dorcas'ın yüzüne çok güzel olduğunu söylemiştim!

Hey, hey! Her yakın arkadaş birbirine güzel olduklarını söyler, öyle değil mi? Merlin'in sakalı! Kimi kandırıyorum ki! Rezil oldum.

Sesli bir nefes vererek başımı yastığa geri gömmüştüm. Lily'nin sesiyle kaldırmış gibi yaptım. "Dün geceden sonra," dedi ve ağrıyan başını sıktı. "İkinizle de görüşmek istemiyorum." Alice ve bana hitaben konuşuyordu. "Alice, gece boyu hem benim hem de Frank'ın üzerine kustun." Alice sesli bir "Aman Tanrım!" yıkılışından sonra "Daha fazla anlatma!" diyerek bağırdı. "Bağırma! Başım ağrıyor!" Sonra biraz dinlendi ve tekrar konuşmaya başladı. "Sen Marlene!" Yüce Merlin! Ne geliyor acaba?

"Tüm gece Dorcas'ın dibinden ayrılmadın. Kızın yakasından tutup çektin ve "Çok güzelsin, sana baktığımda senden başka bir şey göremiyorum." dedin. Beni bölmeden belirtmeliyim ki sarhoşken bu kadar uzun cümle kurman gerçekten şaşırtıcı, tebrikler. Sonra Dorcas'ın gözlerine, gülüşüne, saçlarına, dudaklarına-" Kafamın altındaki yastığı Lily'e fırlattım.

"Yeter! Anladım."

Bunları. Yaptığıma. İnanamıyorum.

Hadi etrafındakilere saygın yok, kendine de mi saygın yok Marley!

Lily kafasına yapışan yastığımı bana geri fırlattığında ağrıyan başıma çarpmasıyla beynimin içerde sallandığını hissettim. Acı bir feryat kopan dudaklarımı birbirine bastırdım. Benim en son hatırladığım şey 'Girl' şarkısında dans ediyor oluşumuzdu. Sonra Lily, James'e kızmadığı için şarkıyı sonuna kadar dinlemek zorunda kalmıştık. Her şey sonra oldu zaten.

Danstan sonra yorulduğunu söyleyip içecek bir şey almaya gitti, Dorcas. Elinde iki şişe ateş viskisiyle döndüğünde ona gülümseyerek teşekkür ettiğimi ve "Aklımı okudun." dediğimi hatırlıyorum. Yoksa "İçimi okudun." mu demiştim? Aman, işte her neyse.

Sonra Queen'den bir şeyler çaldılar ve işte o zaman o lanet parti bir şeylere benzemeye başlamıştı. Ben de sapıtmaya başlamıştım. "Ah," sesli bir şekilde kafamı yastığa gömdüğümde drama yapmamam hakkında söyleniyorlardı. Anlamıyorsunuz! Bu bir kimlik arayışı.

Hormonlardan ve büyümekten nefret ediyorum.

Ayaklarımı sürüyerek banyoya girdiğimde gözlerimin altına akmış olan göz kalemim ve yüzümün her yerine bulaşmış kırmızı rujumu görmem hoş olmadı. Umarım bu kırmızı ruj sadece benim yüzümde dağılmıştır. Yüzümü yıkarken gözlerimi kapattığım için bir an -sadece kısa bir an- Dorcas'ı öptüğümü düşündüm. Midemin tepetaklak olmasına yetti bu düşünce. Sadece bir düşüncenin beni bu kadar etkilemesi beni korkutmaya başlıyor. Merlin, yardım et!

Pijamalarımı da değiştirdikten sonra yine ayaklarımı sürterek ortak salona indim.

İndiğim gibi geri çıkmak istedim. Çünkü Dorcas tam da karşımda duruyordu. Kafamın arkasından bir anı patladı.

"İçini mi okudum?" Evet anlamında başımı salladım. Ateş viskisi çarpmaya başlamıştı sanırım. Keşke partiden önce iki şişe içmeseydim. "Evet," dedim gözlerim Dorcas'ın yüzünde gezinirken. "Zaten aklımı okumakta muhteşemdin. Şimdi bir de içimi okuyorsun artık." Cümleleri yuvarlamaya başlamıştım. Sanırım hiç de iyi şeyler yaşanmayacak. "İçimden kastın ne tam olarak?" Dorcas güzelim, lütfen bana böyle sorular sorma. Yoksa sonum senin odan olacak.

Elini tutup kalbimin üzerine yerleştirdim. "Burası." Kaşları havalandı. "Bu iyi." Nasıl bir cevap bu! 'Bu iyi.' Ne bu? Aman Tanrım! Dorcas kızardı. Millet bakın buraya Dorcas kızardı.

İçimden bağırmaya devam edersem kimse beni duymayacak.

Kızaran yüzünü eğdi. Ve uzun bir süre dudaklarını dişleyip yutkundu. Sonra kafasını çalan şarkıyla kaldırdı. "Hadi," dedi elimden tutup beni salonun ortasına çekerken. "Bu şarkıya bayılırım." Biliyor musun, şimdi ben gerçekten bayılacağım. Tanrım beni neyle sınıyor?

İndiğim gibi geri çıkamadım, çünkü gülümseyerek bana bakıyordu. "Günaydın, Marley!" Marley mi? Bana böyle yalnızca evdekiler seslenirdi, bir de Peter. Dorcas, daha yaratıcı olmalıydın güzelim. Aman yani şey işte, güzel insan (?). Tekrar, hormonlardan nefret ediyorum!

"Günaydın," Ben ne diyecektim? Dorcy? Cas? Cassie? Bebeğim? Cevap veriyorum, hiçbiri! Kafamı aşağı eğerek hızla koltukta oturan Lily'nin yanına sokuldum. Umarım içimden attığım yardım çığlıklarını duyuyordur.

Diğer yanıma birden Peter oturdu ve kulağıma fısıldadı. "Sana öğrettiğim flört taktiklerini kullanman gözlerimi yaşarttı doğrusu." Dirseğimi karnına geçirdim. O ise sadece gülerek yanımdan ayrıldı. O sırada Dorcas'ın gözleriyle karşılaşınca tekrar bir anı patladı.

Dans ederken saçlarını savuruyordu. Nasıl nefes alıyorduk tam olarak? Birden durdu ve elindeki şişeyi tek dikişte bitirdi. Şişeyi bir kenara fırlatıp iki eliyle elimi kavradı. "Biraz harekete et Marls!" Sadece sana bakıyorum saatlerdir. Ayakta olabilmem bile bir mucize.

Kahve gözleri gözlerimden bir an ayrılmazken kendimden beklenmedik bir şey yaptım. Birden ellerimi ellerinden kurtarıp iki yakasına yapıştım ve onu daha yakınıma çektim. Sessizce kulağına fısıldadım. "Çok güzelsin. Ve ben bakışlarımı senden çekemiyorum." Sırıttı ve yine kızardı. Benden biraz uzaklaştığında mızmızlanıp onu kendime geri çekmek istedim ama kurduğu cümlesiyle dengem şaştı. "Çekme o halde." Sonra bana göz kırptı, yine.

Kafamı iki yana sallayarak bu anıyı geldiği yere geri göndermeye çalıştım. Bu yaşadıklarım normal değildi. Buna emindim. Annem ne derdi? Babam ne derdi? Abim benimle çok dalga geçecekti. Ben nasıl bir işe bulaşmıştım böyle?

Bildiğim tek şey bu olanlarım olmaması gerektiğiydi. Böyle olmamalıydı.

*

*

*

"Aklım, kalbim ve midem."



Aklımın Her Köşesi | DorleneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin