Karşılaşma

75 16 9
                                    

Doyoung ağzından:

Otel odasına girişimi yaptım. Saat 4 olmak üzereydi. Junghwan'ı aramamın ardından Heeji'ye mesaj attım. Heeji biraz geç kalacağını söylediğinde kapı çaldı.

Kapıyı açtığımda Junghwan güler yüzü ile bana bakıyordu. Ellerinde poşetlerle içeri girmeye çalıştığı anda ellerini tuttum. "Ver bana onları, mutfağa koyayım. Sen oturma odasına geç." Gülümsedi ve ellerindeki poşetleri bana verdi. "Lavaboya gideyim ben." Kafamla onaylayıp hızlıca elindeki poşetleri mutfaktaki tezgaha yerleştirdim.
Bizi sarhoş edecek yeterince içecek almıştı. Poşetin içinden herşeyi çıkardım. Dolabı açıp tabağa uzanırken tekrar kapı çaldı. Galiba Heeji gelmişti. Dolabı kapattım ve kapıya yöneldim. Durmadan zile basıyordu. Yaptığı şey beni sinirlendirmişti. "Geliyorum." diye seslendim. Ve kapıyı açtım.

Heeji sarhoştu ve olduğu yerde düzgünce duramıyordu. Şimdi bitmiştim ben. Onu kendime yaslayıp oturma odasına götürmek için elimi uzattığımda topuklu ayakkabılarını kapının önünden alıp içeriye doğru attı. "Ben geldim birtanem!" diye çığlık attığında Junghwan'ın onu bu halde burada görmesini istemedim. Heeji üzerime doğru yürüdü ve elindeki çantayı kanepeye fırlattı. Ne yaptığını anlamaz bir hâli vardı ama yine de bana daha da yaklaşmaya kararlıydı. Ellerini yanağıma yerleştirip vücudunu bana yapıştırdığında dudaklarımız birleşmişti bile. Biz öpüşüyorduk ve benim içimde tek bir kelebek bile uçmuyordu. Heeji beni daha hızlı öpmeye başladığında lavabonun kapısı açıldı ve Junghwan bizi öpüşürken yakaladı.

Şaşkın yüz ifadesiyle bize bakarken Heeji'yi ittim. "Aşkım neden durduk!" Junghwan Heeji'ye gözleri açık bir şekilde bakarken yanlış anladığını belirtmek için kafamı iki kere salladım. Junghwan hâlâ şok içindeyken kapıya doğru yürüdü. Hızlı adımlarla omzundan tutup kendime doğru çevirdim. "Yanlış anladın, ben öpmedim gerçekten!" Junghwan gözlerimin içine derinlemesine baktı. "Neden durdurmadın ve neden şuan bu kız burada?" Stresten parmaklarımı şıklatmaya başlamıştım. Heeji bize uykulu bir şekilde bakıyorken tekrar bana yöneldi. Junghwan ve ben Heeji'nin ağzından çıkacak sözü bekliyorduk. Heeji attığı adımlarındaki uyumsuzluğu farketmeden yerinden sarsıldığında yere kapaklanmaması için belinden tuttum. Junghwan bizi bu şekilde gördüğünde kapıyı açtı ve burasını terketmek için koşar adımlarla yürümeye başladı. Heeji'yi kanepeye yerleştirip otel odasının açık kapısından çıktım. Junghwan'ın asansöre ardarda bastığını görünce "Junghwan!" diye seslendim. Asansörün kapısı açıldığı an Junghwan içeri girdi. Kapı tam kapanırken elimi araya yerleştirdim ve kapı tekrar açıldı.
Asansörün içine adımımı attım.

-Kızı neden orada yalnız başına bıraktın?

-Junghwan gerçekten yanlış anlıyorsun beni.

-Yanlış anladığım bir kısım yok. Her şey olduğu gibi anlaşılır hâlde.

-Ben onu öpmedim. O beni öptü.

-Neden burada peki? Keşke ben de Jeongwoo'yu çağırsaydım o zaman.

-Jeongwoo ne alaka ya?

-Bilemiyorum Jeongwoo beni öperdi. Heeji de seni.

-Ağzından çıkan şeyi kulağın duyuyor mu?!

-Bu zamana kadar peşinden koştum. Bir kere de sen koşsan keşke!

-Olayın Jeongwoo ile alakası yok bile! Neden onu karıştırıyorsun.

Asansörün kapısı açıldığında Junghwan dışarıya çıkmak için adımını attı. Kolundan tutup asansöre tekrar soktum onu. Gideceğimiz kata tekrar bastığımda şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.

-Doyoung bırak gideyim.

-Jeongwoo'nun yanına mı gideceksin?

-Evet, olabilir.

-Junghwan!!

-Heeji ile öpüştün ya sen iyi misin?

-Hiç bir şey hissetmedim.

-Bana kendini açıklama. Sonuçta benimle olduğunda da bir şey hissetmeyeceksin.

-Nereden biliyorsun?

-Doyoung artık senin bu bulanık laflarını duymak istemiyorum, net konuş lütfen.

-Heeji'ye karşı herhangi bir şey hissetmedim. Onu buraya çağırmamın nedeni senin önünde onu reddetmek istememdi.

-Ama seni gelip öptü öyle mi?

-Evet!

-Neden ben seni öptüğümde verdiğin tepkiyi ona vermedin peki?

-Junghwan...

-Açıkla!! Hadi bunu da açıkla.

-Özür dilerim sana karşı çok kaba davrandım.

-Her şey olup bittikten sonra özür dilemek inan etkilemiyor beni. Şuana kadar senden hoşlanmam da benim kabahatim.

-Bana bir şans daha...

-İstemiyorum.

Asansörün kapısı açıldığında Junghwan göğsümü ellerinin yardımıyla itti. Beni dışarı attığında tekrar asansörün düğmesine bastı. "Mutluluklar."
Cebimdeki telefonu çıkarıp Haruto'yu aradım ve otel odasına Heeji'ye bakmak için gittim.

-Haruto Heeji'yi şuan sana atacağım konumdan acil al ve evine götür. Ben sana tekrar yazana kadar da sakın yurda geri dönme.

Junghwan ağzından:

Asansör ile aşağıya inerken yanağımı ıslatan gözyaşlarıma engel olamadım. Hep böyle yapıyordu ve gerçekten kalbim acıyordu. Asansörün aynasından geldiğim hâle bakınca daha da ağlamaya başlıyordum. Ne yapmıştı bu çocuk bana.

---------------------------------------------------

doyoung - junghwan

doyoung:
Yurda geliyorum sakın oradan ayrılma.

junghwan:
gelme jeongwooyu cagirdim

doyoung:
ne

junghwan:
gelme diyorum
zaten yeterince gunumu mahvettin

doyoung:
ben mahvettiysem ben düzeltirim
o degil
(görüldü)







Forbidden lovers  || DOHWANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin