haruto - junghwan
haruto:
junghwan bi acil bak amkjunghwan:
ne varharuto:
jeongwoo ile napionuz usttejunghwan:
oturuyoz ole
gelsene amk altta misinharuto:
doyoung agliyor yanimda suanjunghwan:
ne
neden aglasin kiharuto:
seninle yurtta tek kalabilmek icin
beni arayip gelmememi soylemisti
sen ise jeongwooyu cagirmissinjunghwan:
agladigini bilmiodum
ama cok fazla zoruna gittigini de dusunmuyorum acikcasiharuto:
cocugun yuzu kipkirmizi suan
bildigin agliyor ve durduramiyorum
asagi in ve gonlunu aljunghwan:
tamam yaa geliyoruz asagiya
sen jeongwooyu alip gotur
ben de doyoungu alayimharuto:
bekliyorumdoyoung bakış açısı ile:
Hem sinirliyim hem de üzgünüm ve bu yüzden gözyaşlarımı silsem de ağlamam durmuyor. Haruto yanımda oturmuş sırtımı ovalayarak telefona bakıyordu. Neye baktığına göz gezdireyim derken aniden kapatıp kafasını bana döndürdü. "Biraz daha bekle, şimdi Junghwan seni alıp üste çıkacak ben ise Jeongwoo ile dışarıda takılacağım." Dediklerini duyduğum an daha fazla beklemek istemeden ayaklandım. Tam dışarıya çıkacakken arkadan gelen "Dur!" sesi ile duraksadım. Ses Junghwan'a aitti ve ben arkamı dönmeden önüme geçip ayaklarıma kapandı. "Özür dilerim." Etrafı kontrol edip Junghwan'ı elinden tutup kaldırmaya çalıştım. "Napıyorsun, ayağa kalk!" Kalkmamakla ısrar eden Junghwan beni daha çok sinirlendirmişti. Bir şey yapmak zorunda olduğumu düşünüp kolundan tuttum ve tüm gücümle onu yerden kaldırdım. Asansöre doğru onu sürüklerken Haruto ile Jeongwoo çıkışa doğru yürüyordu.
Asansöre bindiğimizde hızlıca kat numarasına bastım. Onun gözlerinin içine bir kez bile bakamıyordum. Yüzüm yere bakıyordu. Junghwan elini çeneme koyup yukarıya doğru kaldırdı. "İyi misin?" Çenemdeki elini nazikçe elimle indirip arkama döndüm. Arkamı döndüğümde Junghwan'ın dibime kadar yaklaşmasını hissettim. Kollarıyla beni sıkıca sarmaladı. Hoşuma gitmişti. Hiç ummadığım kadar güzeldi bu his. Onun boynuma doğru gelen nefesi beni titretiyordu. Kollarını göğsümden çekip ona yüzümü döndüm. Yüzümüz arasında mesafe yoktu. Neredeyse tekrar öpüşecektik. Gözlerini gözlerimden çekip dudaklarıma bakmaya başladığında kendimi daha fazla tutamayacağımı farkettim. Elleriyle yüzümü kaplayıp dudaklarıma yaklaştığında asansör kapısı açılmıştı.
Junghwan elimden tutup beni yurt kapısının önüne kadar götürdü. İçeri girdiğimizde koşarak yatağına uzandı ve yanını işaret etti. Bu hareketinin hoşuma gittiğini daha fazla saklayamadan gözlerinin içine bakarak gülümsedim. Yattığı yatağa sakince uzandım. Junghwan bana "Beni bir daha bırakmazsın değil mi?" sorusunu yönelttiğinde "Asla bırakmam." diyerek cevabımı yapıştırdım. Kafamı göğsüne koyup gözlerimi kapattım ve o an huzura erdiğimi anladım. Junghwan saçımla oynamaya başladığında huylanıyordum ama aynı zamanda iyi de hissettiriyordu.
Neredeyse 1 saat geçmişti ve Haruto adımızı defalarca çağırıp bizi uyandırmaya çalışıyordu. Gözlerimi açtığımda hâlâ Junghwan'ın göğsüne kafamı gömmüş bir şekilde yatıyordum. Yavaşça ayaklandığımda Junghwan da gözlerimi açtı.
Haruto: Uykudan doyduysanız uyanın artık.
Junghwan: Hayatımda böyle güzel uyku çekmemiştim.
Telefonumu elime aldığımda gruptan bildirim geldiğini gördüm. Bildirime tıkladığımda Junghwan tek oynatmalık bir fotoğraf atmıştı. Fotoğrafı açtım ve Junghwan ile kendimi gördüm. Göğsünde uyuduğum anı çekip atmıştı. Bu beni anlık mutlu etmişti. Çok güzel görünüyorduk.
Yataktan aniden kalkıp Mutfağın önünde bizler için bir şeyler hazırlayan Junghwan'ın dudağına öpücük kondurdum. Şaşkınlıkla gözlerini açtı ve arkasında bulunan Haruto'nun görüp görmediğini gözleriyle kontrol etti. Birbirimize bakıp gülümsemeye başladığımızda Haruto'nun anlam veremeyen yüz ifadesiyle bize baktığını farkettik ve daha fazla gülmeye başladık.
____________________________________________________________________
galiba ilk kez bir bolumu guzel bitirdim ama diger bolum yine ortaligi karistircam
bakicaz artik
opuldunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden lovers || DOHWAN
De Tododoyoung: kanka bi baksana junghwan: ne var doyoung: tiktokta dohwan videomuz 1milyon begeni almisti ya hani junghwan: eee nolmus doyoung: yorumlara baktın mı junghwan: bakma gereksinimi duymadım