Tartışma

102 16 22
                                    

Cumartesi sabahına uyandım ve her zamankinden daha çok heyecanlı hissediyordum. Doyoung ile şirkette beraber olacaktık. Ondan hoşlandığım için heyecanlı değildim sadece içimde büyük bir korku vardı. Yatağımdan aniden kalktım ve yurtta beraber kaldığım Haruto'ya göz ucuyla baktım.

Yiyecek bir şeyler için mutfağa göz gezdirirken odadan gelen telefon sesi beni bir anlık korkuttu. Odaya doğru yönlenirken kapıdan Haruto karşıladı beni. Elinde çalan telefonumla önümde dikiliyordu. "Beni her gün ben istemeden bu şekilde uyandırmaya devam mı edeceksin?" dediklerine aldanmayıp elindeki telefonumu bir anda alıp odaya doğru koştum. Arayan kişi Doyoung'du.

-Junghwan, seni almamı ister misin?

-Araban var da benim mi haberim yok?

-Beraber giderdik diye düşünmüştüm.

-Yok sağol tek başıma gidebilecek kadar büyüdüm ben.

Yüzüne kapattım. İyi de yapmışım. Neden bana karşı böyle bir şey yapıyor ki??? anlıyamıyorum. Doyoung yüzünden kendime kahvaltı bile hazırlayamadım. Belki şirkette bir şeyler atıştırırım düşüncesiyle hazırlanmaya başladım.

---------------------------------------------------
---------------------------------------------------

Şirketin girişinde beni karşılayan Doyoung oldukça şaşırtmaya devam ediyordu. Bunu şuana kadar hiç yapmamıştı bile."Doyoung neden burada bekliyorsun?" dememle beraber bana sarılmaya başladı. Ve kulağıma yaklaşıp, "İstersen içeriye geçelim şirketin önündeki hayranların yanlış şeyler düşünmelerini istemezsin." demesiyle şirketten içeriye doğru adım attım.

Beni getirdiği yer şirketin tuvaletiydi. Ne yapmaya çalıştığını hâlâ kavramaya çalışıyordum. Gözlerimin içine derin bir şekilde bakıp bana yaklaştı. "Ne yapıyorsun şuan?"
dediğimde geriye çekilip sirkelendi. "Dünki meseleyi konuşacağız." Lafının arasına bir kahkaha kondurdum. "Burada mı konuşacağız? Ve neden şirket? Bizi çalışanlar bu meseleyi konuşurken yakalayabilir."

Elini yanağıma götürdü ve baş parmağını sağa sola oynatmaya başladı. Bu hareketine tepkisiz kalmak istemedim ve kendisini geriye doğru itikledim. Şaşkın ifadeyle üzerime doğru yürümeye başladı. Artık durması için bir şey demem gerektiğini düşündüm. "Artık temassız bir şekilde düzgünce konuşalım yoksa gideceğim Doyoung."

"Belki bu şekilde isteğimi kabul edersin diye düşünmüştüm ama işe yaramıyor galiba amk" deyip gözlerini devirdi. Kıkırdadım ve ona doğru yaklaşmaya başladım. "Bu shipin gerçek olmasını istemiyorsan beni etkilemeye çalışma." Gözlerimin içine bakıp tekrar bana doğru adım attı. Bunu farkedince geriye doğru adımlarımı atmaya başladım. "Sadece her şey kurgu olacak Junghwan, ben kızlardan hoşlanıyorum ve zaten erkeklerden hoşlanacak olsam bu sen olmazdın."

Ondan hoşlanmıyordum fakat dediği şey kalbimi incitmişti. Bilemiyorum bunu cümlesinin sonuna ekleyip beni kırması doğru muydu? Şaşkın şaşkın yüzüne baktım. "Doyoung biz neden böyle bir şey yapalım?"
Doyoung gözlerini açıp dalga geçercesine "Popülaritemizi arttırmamız için bunu yapmak zorundayız." deyince yüzümden akan bıkkınlık terlerini elimle sildim ve ciddileştim. "Doyoung bunu yapmak zorunda değiliz. Gerçekten de değiliz. Buna mecburmuşum gibi bu olayı bu şekilde izah edemezsin."

Tekrar bana doğru adımını attı ama artık tuvaletin diğer ucunda olduğum ve duvara da yapıştığım için gidecek yerim kalmamıştı. Sadece yapacağı şeyleri izlemek istedim ve artık o kadar yaklaşmıştı ki burun burunaydık. Burnuma gelen saçlarının o mis gibi kokusu beni sersemletmişti. Kendimi alıkoyamıyordum. Aniden bana soru yöneltince kendime gelebildim. "Bunu her gün yaşamamız senin hoşuna gitmez miydi?' kafamı yana doğru eğdim ve dudağına doğru yöneldim. Henüz öpmemiştim ama gözlerini kapatmış olması beni gerçekten şaşırtmıştı. Ne yapıyordu bu adam?? kafayı yemiş olmalıydı. Anlık yutkunmasını duyunca yaptığımız şeyin farkına vardım. Olduğum konumu koruyarak dudağına doğru daha fazla yaklaştım. Fısıldayarak "Peki senin hoşuna gider miydi?" sorusunu yönelttim.

Aniden geri çekildi bu hareketi yapması beni daha da fazla şaşırtmıştı.

"Hayır hoşuma gitmez Junghwan ama hayranlarımızın hoşuna gidecekse yapmalıyız." dedi.

Forbidden lovers  || DOHWANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin