Gözyaşı

59 12 5
                                    

junghwan bakış açısı ile:

Telefondan oyun oynarken aniden kapı çaldı. Kimin geldiğini öğrenmek için ayaklandım. Kapıyı açtığımda ise Doyoung içeriye doğru adımını attı. "Hoşbuldum." Yatağıma doğru ilerleyip oturmam için yatağa iki kez hafifçe vurdu.

-Gel otur yanıma konuşalım.

-İstemiyorum, ben burada iyiyim.
Ne söyleyeceksen söyle ve git.

-Gitmek istemiyorum.

-Gitsen iyi olur birazdan Jeongwoo gelir.

-Ne?

Şaşırmış ifadeye yüzüme bakarken tekrar kapı çaldı. Şimdi ortam kızışacaktı işte. Kapıya doğru yürümeye başladığımda tişörtümden tutup beni geri çekti. "Gerçekten o kapıyı açmak istiyor musun?" Kafamı ona çevirmeden kapıyı açtım. "Hoşgeldin Jeongwoo!!" Jeongwoo ilk önce bana sonra ise Doyoung'a göz gezdirdi.

-Lan Doyoung sen de mi burdaydın?

Doyoung sesini çıkarmadan yatağımın üzerine çıktı. Jeongwoo elindeki çantayı yere bırakıp Doyoung'un yanına koştu.

-Ulan Doyoung sen Junghwan ile işi pişirmek için mi buraya geldin yoksa?

Doyoung bana bakınca Jeongwoo'nun dediklerini duymamış gibi yaptım. Doyoung kaşlarını çatarak Jeongwoo'ya bakıyordu. Jeongwoo ona o kadar çok alay edici bir şekilde bakıyordu ki Doyoung her an ona saldırabilirdi. "Ben sence bu yüzden buraya gelir miyim?" Doyoung sinirli bir yüz ifadesiyle Jeongwoo'ya bakıyordu. Ortamı yumuşatmak için yatağıma ilerledim. "Aranıza girebilir miyim?" Doyoung Jeongwoo'nun yanından uzaklaşıp bana yer açtı. "Gel buraya."

Jeongwoo: Eeee Doyoung ne zaman gidiyosun?

Doyoung: Senin yurt mu burası?

Junghwan: Bi susun amk

Doyoung: Junghwan ben seninle özel konuşmak istiyorum. Jeongwoo hadi git çabuk Hyunsuk hyung'a şikayet ederim.

Jeongwoo: Vay be kardeşler arasında şikayet olur muymuş...

Doyoung ben ona bakarken yüzüme doğru yaklaşmasıyla kafamı Jeongwoo'ya doğru çevirdim. Bu kez ise Jeongwoo yüzüme kendi yüzünü yaklaştırınca artık dayanamayıp oradan kalktım. Arkamı döndüğümde birbirin yakınlaşmış bir şekilde birbirine bakan Jeongwoo ve Doyoung'u görünce kendimi tutamayıp kahkaha attım.

Jeongwoo: Hay dobby senin yapacağın işe-

Junghwan: Doyoung git artık daha ne kadar daha kalıcaksın?

Doyoung yatağımın üzerinden kalktı. Bu kadar kolay pes edeceğini düşünmemiştim. Gitmeden önce son kez yüzüme baktı. Dolmuş gözlerini görünce şaşırdım. Onu uzun zamandır bu kadar duygusal görmemiştim. Hızlı adımlarla yürüyüp kapıyı çarpıtmasıyla yerimden sektim.
Jeongwoo ağzı açık bir şekilde kapıya bakarken tekrar bana baktı. "Noldu lan bu çocuğa bir anda?" Dolabın içindeki iki tane plastik şişedeki içeceği alıp bir tanesini Jeongwoo'ya uzattım. "Bizim aramızda bir şeyler var diye düşünüyor galiba." İçeceğin kapağını açıp bir yudum aldı. "İyi de bu çocuk ben heteroyum diye gezmiyor muydu ortalıkta?" Elimi başıma koyup iyice düşündüm. Yanıt yoktu. Evet gerçekten söyleyecek bir şey bulamıyordum. "Bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüyorum. Bilerek yapıyor o. Hep yapardı. Yine tekrarlanıcak."

Jeongwoo tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Nasıl anlayacaksın senden hoşlanıp hoşlanmadığını? Sakince sırıttım. "Jeongwoo, daha kendisini anlayamadım ki..."
Jeongwoo moralimi yerine getirmek için elindeki şişeyi bıraktı ve karşıma geçip şirin şekilde dans etmeye başladı.

---------------------------------------------------

Doyoung bakış açısı:

Kapıyı tüm sinirimle hızlıca çarpıp aşağıya indiğimde gözlerimden akan yaşı daha fazla tutamamıştım. Gözlerim sel olmuştu sanki. Durmuyordu asla. Junghwan'ın yanına gelmek için o kadar şey ayarlamışken Jeongwoo'nun gelmesi beni oldukça sinirlendirmişti. Gözyaşlarımı elimle iyice sildim. Tüm sinirimle Haruto'yu arayıp acilen geri dönmesini söylemek için telefonumu cebimden çıkardım. Gözyaşlarım telefonum ile buluştuğu için dokunmatiği düzgünce çalışmıyordu. İyice delirmiştim. Gözlerimden gözyaşı değil, ateş çıkıyordu sanki.

Haruto'nun karşıdan geldiğini görünce zevkten dört köşe olmuştum. Bana daha çok yaklaşınca hızlı adımlarla omzuma kolunu geçirdi ve beni tuttuğu gibi içeriye sürükledi. "İyi misin? Gözlerin kırmızlanmış?" Söylediklerini duyunca daha çok ağlamaya başladım. Sıkıca bana sarıldı ve sırtıma hafifçe vurmaya başladı. "Tamam sorun yok! Anlatmak ister misin?" Bana davranışı yüzünden anlık Haruto'yu bir abi olarak gördüm. Ona anlatmak istiyordum ama hıçkırmaktan konuşacak vakit bulamıyordum. "Üste çıkalım mı?" deyip beni yönlendirmeye çalıştığında titrek bir ses ile "Olmaz!" dedim. Haruto karşıma geçip omuzlarımı tuttu. "Sorun ne? Junghwan seni üzecek bir şey mi söyledi sana?" Kafamı sağa sola sallayarak reddettim.

"Junghwan'ın sözüne alınmadım. Onun üstte Jeongwoo ile kalmak istemesi beni üzüyor."






Forbidden lovers  || DOHWANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin