on iki

176 24 14
                                    

Güneş vurmuş kahverengi gözlerin büyüleyiciydi.
Fakat renklerinden ötürü değil, senin oldukları için.

Güzel gözler.
Artık ihtiyacın olmayan bir iltifat olsa da
son bir kez daha kabul et sevgilim.
Gözlerin çok güzeller.

-

Gitme dememişti.

Bir kez bile bana gitme dememişti.

Birlikte olduğumuz zamanlarda cennetteymiş gibi hissederdim, hiçbir zaman ayrılmak istemezdim.

Onun da böyle hissettiğini düşünüyordum, en azından öyle istiyordum, öyle düşünmek istiyordum. Jay duygularını dile çok getiren birisi değildi bu yüzden çoğu şey benim için bulanıktı.

Onunla olduğum her gecenin sabahı mutlulukla uyansam da kafamdaki soru işaretleri aklımı karıştırıyordu.

Eğer kal deseydi gitmezdim.

Hiç şüpheniz olmasın, Tanrı şahidim olsun ki gitmezdim.

Sadece bana bakıp söylemesi gereken ama söylemediği tek kelime bizi bu hale getirdi.

Bunu düşünmek isterdim fakat suçu ona atamazdım, ona sorabilirdim ama sormadım.

Kendisinin söylemesini istedim. O gece kışın ilk karı yağarken basketbol sahasında bana söylediği cümleler gibi söylemesini istedim.

"Dokunmak, dokunmak istiyorum. Sana."

Bana korkak demişti fakat kendisi dünyanın en korkak insanıydı.

Sürekli söylediği ama anlamını çözemediğim bir cümlesi vardı, "Özgür olduğunda yüzünde olan ifadeyi seviyorum. Özgür olmana engel olmayacağım."

Hangi siktiğimin özgürlüğünden bahsedip saçmalıyordu bilmiyordum, yedi yıl geçmesine rağmen o kedi kafasında düşündüklerini çözemiyordum.

Beni özgür bırakmaya çalışmıştı ama benim en çok onun yanında özgür olduğumu fark edememişti.

En başından beri ayakta kalmamı sağlayan hedeflerimi sırf Jay için içten bile olmadan silebilirdim.

Ve o bunu biliyordu, ona deli gibi aşık olduğumu biliyordu.

Yıllar, aylar, haftalar geçiyordu ama benim içimdeki ukte geçmiyordu.

Ona bir kere bile güzel bir sözcükle seslenememiş olmak içimi acıtıyordu.

Biliyordum, Jay sevmeyi çok iyi biliyordu ama hissettirmeyi bilmiyordu.

Sevme duygusuna bağımlı olmuştu, ne sevgisini hissettirebiliyor ne de sevildiğini hissedebiliyordu.

Jay aşık olma duygusuna aşık olmuştu.

Yedi yıl. Koskoca yedi yıl geçmişti ama içimdeki ukte hala geçmiyordu.

Sabah kalkıyor, kahve içiyor, yemek yiyor, akşama kadar evden çalışıyor, kağıt ve bilgisayar işleri yapıp geri yatıyordum.

Onu bıraktığım zamandan sonraki yıllar benim için geçmek bilmemişti, her bir gününe lanet etmiştim.

Hala on yedi gibi hissediyordum.

Hala sadece kütüphaneye gidip saatlerce çalışmak istiyordum.

Etrafımdaki herkes büyümüştü ama ben onu bıraktığımdan beri büyümüyordum.

Roma.

Aşıklar kenti.

Son altı aydır yaşadığım semtte dışarı çıktığımda genelde hava buz gibi oluyordu, öyle ki bazen bir mahalle ötedeki markete gitmeye üşenip yemek yemiyordum.

Çok romantik bir şehir değil mi? Bize yakışmayacak türden bir romantiklikti. Benden beklenecek şey değildi fakat Kore'de kaldıkça her dışarı çıktığımda gözlerim onu arıyordu, aklımı kaybedecek dereceye geliyordum.

Aşk, aşk ve aşk.

Bana nefes veren ve nefesimi alan his.

Yedi yıldır rüyalarım haricinde görmediğim yüz, tekrar karşıma çıkarsa bu duygunun ya lanetine ya da mucizesine kapılıp yok olacaktım.

Yedi yıldır yüreğimde öyle şey biriktirmiştim ki bir defa kendimi açtığımda tüm Roma'da sel felaketine sebep olabilirdi.

Aşk.

Aşkım.

Bir kere bu kelimenin dudaklarından benim için çıktığını duymak isterdim.

-

beautiful eyes.
(kitabin adinin anlamini cakip cakmadiginizi kontrol etmeye calisiyorum anladiysaniz begenin tsk)

beautiful eyes, jaykeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin