iki

336 38 39
                                    

-

7 Yıl Sonra

Dönüp baktığımda geçmişimde gördüğüm tek şey ergenliğimizin getirdiği genç duygularla ortaya çıkmış toksik ilişkiydi.

En son yaşadığım ilişki buydu, ilişki içerisinde nasıl birisine dönüştüğümü görmüştüm ve kendimi bu bağlamda geri tutmama neden olmuştu bu ilişki. Fakat iyi bir yanı varsa bu da beni şimdiki halime getirmiş olmasıydı, sınav yılımda kendimi derse vurmuştum çünkü yapacak tek şeyim buydu.

Beni destekleyecek bir aileye sahip değildim ve gerçekten sevdiğim arkadaşlarım da yoktu, hayatımın merkezine koyduğum ve etrafında döndüğüm kişinin boşluğunu ders çalışarak doldurmuştum.

Şimdi arada söylensem de o zamanlar gerçekten istediğim bir bölümdü çünkü neler yapabileceğimi yeni farkına varmıştım, sadece kalem oynatarak elde edebileceklerimi ilk gördüğüm gün sınav sonuçlarını gördüklerinde ailemin yüz ifadesiydi.

'İnsan yapabileceklerini fark ettiğinde ve bunun tadını aldığında durduracak hiçbir şey yoktur' dendiğini duymuştum, doğruydu.

Hayatım boyunca aynı onlar için bir yükmüşüm gibi davranan anne babam dizlerinin üzerine çöktüklerinde hissetmişim, o zevki. Beni böcekmişim gibi ezen akrabalarım tek tek beni arayıp özür dilediklerinde de, olayları bilen o zaman 'arkadaş' dediğim kişiler de tek tek bana yaptıklarımın normal olmadığını yazmışlardı, Yujin'de.

Hiç şüphesiz o zamanlar takıntılıydım, ailemden her türlü psikolojik, fiziksel şiddet ve okul arkadaşlarımdan zorbalık görüyordum. Şimdi beyaz gömleğimin kapattığı yerlerde kalan izler o zamanın izleriydi, ölmek istemiştim.

O zamanlar sadece karanlıkta olan beni kurtaran kişiye tapmıştım, tanrıya inanmazdım ama meleklere inanmıştım.

Hastalıklı gözlerim olduğunu daha önce çok kişi söylemişti ama o bana her zaman gözlerimin güzel olduğunu söylerdi.

Ailemle olan sorunlarımı sadece ona anlatırdım, beni teselli ederdi 'Her şey iyi olacak.' derdi. O zaman ihtiyacım olan cümleler bunlardı.

Sadece bu şekildeyken güzel duruyordu,ama sadece bu kadarı yoktu. Ben onu kısıtlıyordum, güvenmiyordum ne sevgisine ne de benimle kalacağına.

Ailemin durumu yüzünden sürekli suçlanmıştım bu yüzden kafama işlenmiş şeyler vardı, asla sevilmeyeceğime ve asla birini sevemeyeceğime dair.

O zamanlarki düşüncelerimle onu çok sevdim ama bu normal insanların 'sevmek' olarak tanımadığı bir şey değildi.

Ölecekmişim gibi hissettirse de onu bıraktım, kaç gece evinin önünde yattığımı bilmesem de sonunda bırakmıştım.

Onu gerçekten sevdiğim için bırakmıştım.

Şimdilerde o zamanları bazen hatırlıyorum, çok fazla yapmadığım için pişmanlığım vardı ama keşkem yoktu çünkü artık kendimi bir nebze de olsa sevmiştim.

Kendini sevmeyen birisi başkasını sevemezdi çünkü. Ben sevmeyi seviyordum, birisini sevme hissini seviyordum.

Artık çevremde arkadaşlarım vardı, hem de birçoğu benim gibi ya büyük şirketlerin sahipleri ya da yöneticileriydiler. Aynı zamanda sosyal ilişkilerim gelişmişti, şirketim tamamen açıldığı zaman iş adamı tarzına geçmiştim ve sektördeki tüm ünlü isimlerle bağlantılarım vardı.

Fakat hala içimde dolduramadığım bir his vardı, adını koyamadığım bir boşluktu. Her şeye sahiptim, hayal edemeyeceğim derecede büyük şeylere.

İşten eve geldiğimde evimin içini zehirli dumanlarla doldurmamın sebebi olan o ismi olmayan his bunun sorumlusuydu.

Kafamı uzandığım koltuktan arkaya doğru attım ve parmaklarımın arasında masumca duran zehiri çektim. Kafamı yana doğru çevirdiğimde karşımda koca şehrin manzarası uzanıyordu.

Ama uzun bir süredir güzel şeyler bile benim için bir şey ifade etmiyordu.

-

sevmeyi herkesten iyi bilen
ama sevildiğini hiç hissetmeyen

beautiful eyes, jaykeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin