Okul başkanı olarak fazlasıyla çalıştırılıyordum, her yönde. Hocaların uğraşmak istemediği tüm işlerle uğraştığım yetmiyormuş gibi sınıfımdaki garip tiplerle de uğraşıyordum. Tabiki Jay bu saydıklarıma dahil değildi, o karşımda birkaç müşteriye siparişlerini götürürken ben de kitap okuyormuş gibi yapıp ona kaçamak bakışlar atıyordum.
Normalde gözümü ona dikemezdim, değil mi? Platoniklerin fırsatları değerlendirmeleri gerekirdi çünkü böyle çoğu hikayenin sonu mutsuz biterdi.
Son aylarda tek mutluluğum onun düzgünce yemek yiyip sağlıklı olmasıydı ki bu çok gerçekleşen bir olay değildi, kendine asla değer vermiyordu birkaç ay önce sağlık kontrolü için hastaneden geldiklerinde onun haberi olmasa da bileklerindeki izleri saklamasına yardım etmiştim. İçimi çok acıtıyordu, öyle değilmiş gibi davransam da acıtıyordu.
Onunla birlikte her acısına ortak olup onu kendi kazdığı çukurundan çıkarmak isterdim ama bu sadece bir hayaldi çünkü Jay olduğu yerden çıkmak istememişti kendi karanlık çukuruna vuran bir miktar güneş ışığına bağımlı olmuştu.
Okul kıyafetimin kravatını hafifçe gevşetip önümdeki latteden bir yudum aldım. Mesaisi birkaç dakika sonra bitecekti bu yüzden serbestçe bakışlarımı ona çevirdim, Jay üzerindeki yeşil önlüğün düğümünü arkasından açarken üzerini değiştirmek için göremediğim bir yere doğru ilerledi, yorulmuş olmalıydı çünkü cuma iş çıkışları çok yoğun oluyordu. Son on dakikadır oturduğum pozisyonumu değiştirdim ve çantamdan kitapları çıkardım, seviyesini bilmediğim için ilk başta orta seviye kaynakları getirmiştim notlarımdan da yardım almıştım tabi.
Umarım bu birkaç saat içerisinde kalp krizi geçirmezdim, gerginlike okul ceketimi çıkarıp sandalyeye astım ve etrafıma bakındım. Birden geleceğini bildiğim için tedirgindim, bu çocuğum nefes alması bile sağlığıma iyi gelmiyordu. Biraz önce içeriye giderken boynundan önlüğü çıkarması o kadar seksiydi ki yaklaşık üç saniyeliğine donakalmıştım.
"Beklettiğim için kusura bakma Jake." Ne zamandan beri tam adımı kullanacağı kadar yakındık, saygı ekleri olmadan konuşacak kadar? Kafamdaki düşünceyi siktir edip ona bakışlarımı çevirdim, altında geniş paçalarını katladığı siyah pantolon ve vansı üzerindeyse kapşonsuz bir sweat vardı. Normal kıyafetlerle çok çekici görünüyordu, onu okul kıyafetlerinden başka kıyafetlerle ilk görüşüm olduğu için tamamen buz tutmuştum.
"Hey, iyi misin? Beni beklemekten gerçekten ağaç mı oldun yoksa?" Beni kahreden çekici gülümsemesiyle karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu. O kitaplara göz atarken kendimi topladım, "S-sıkıntı yok." Kitapları tekrar masaya bırakırken bana göz attı, "İçim rahatladı." Tekrardan minik bir gülümseme bahşetti. Çok ilginçti, Jay okulda genelde gülümsemezdi.
"Fizik ile başlayacağız. Fizik hakkında hangi konuya kadar biliyorsun?" Ona dik dik baktığımı fark edip fizik kitabının içindekiler kısmını açıp dönderdim. Jay çenesini eline yaslamış ona baktı, birkaç saniye sonra çok tatlı ama altında acı anlamları olan bir şekilde gülümsedi, bu gülümsemenin benim acım olacağını farkında değildim tabiki.
"Amerikada bize bunları öğretmiyorlardı."
Kalan iki saatte olan şeylerin özeti; benim Jay'in Amerika'dan taşındığını öğrenmem ve onun benim ingilizce ders anlatmamı istemesiydi ama bunu reddettim. Korede yaşıyorduk ve Korece konuşacaktım.
Aynı zamanda biraz sonra beş dakika hava almaya çıkıp dışarda içimden çığlık atıp tekrar içeri girmiştim. Dibime girdiği yetmiyormuş gibi bir de anlamadığı şeylerde kolumu dürtüp kafamı okşuyor saçımla oynuyordu. Erkekler arasında normal olan şeyler beni uzay boşluğunda yok olacak gibi hissettiriyordu, her birinde yüzüm kıpkırmızı oluyordu.
Sonunda ikimiz birlikte pastaneyi kapatmıştık, ona yardım etmiştim ve programı ayarlamıştık. Bir şekilde kafalarımız uyuşuyordu, arkadaş olabileceğimizi hissediyordum.
Bu his ağlamak istememe sebep oluyordu. Onunla sadece arkadaş olmak istemiyordum, güzel dudaklarından öpmek, sarılmak, birlikte uyumak, kampa, buz patenine, mum yapmaya gitmek istiyordum.
Direkt varlığını yanımda istiyordum Jay'in.
"Sandığımdan farklı biriymişsin başkan." Birlikte loş sokakta yürürken söylediğiyle ona döndüm, "Nasıl yani?"
"Yüzüme hiç küfür etmedin, mesajlaşırken sürekli hareket ediyordun." Aha. Bana küfürbaz demişti resmen. Sinirle ona döndüm, "Bu senin yüzündendi, sinirliydim. Senin yüzünden çok fazla şeyle uğraşmam gerekti, ve hiçbirinden haberim yoktu. En azından benim için okul kurallarına kafa tutmamalıydın." Ben sinirli bir şekilde ona bakarken o hafifçe gülümsedi, ellerini pantolonun ceplerine koydu ve gökyüzüne bakıp başını kaldırdı. "Sadece biraz özgür kalmak istemiştim. Okul benim için bir kafesti, sevdiğim kişiyi göremediğim zamanlar yaşamamın bir anlamı yok diye düşünürdüm."
Yerdeki betonu izlemeye başlamıştım bile, ona ilişki tavsiyesi verecek halim yoktu bugünü gidip takvime işaretlemeyi düşünürken. "Hala düşünüyor musun diye sormayacak mısın?" Meraklı bakışlarını görmeden hissedebiliyordum, "Sormak istemiyorum."
Kıkırdadı.
Evet, Jay kıkırdadı.Kulaklarım kutsanmıştı, resmen psikolojik olarak ona bakmıştım gülümseyen yüzünü görmek için.
Yüzünde öyle şefkatli bir ifade vardı ki. "Seninle konuşmak çok rahatlatıcı."
Gidene kadar sesimi çıkarmadım çünkü diyecek bir şeyim yoktu ama o bana takım yıldızları hakkında bir şeyler söyledi. Benim evimin önüne geldiğimizde sadece robot gibi durup el sallamıştım.
O bana tatlı bir şekilde görüşürüz demişti artık robotluktan taşlığa terfi etmiştim.
Eve girerken yüzümde saatlerdir tuttuğum sırıtma vardı.
-
jake & jay
jay
good night
başkanjake
sana da iyi geceler
(korecemizi düzgün kullanalım.)
(mesajınız beğenildi🩷)jay
seninle konuşurken bile istemsizce gülüyorum
iyi ki arkadaş olmuşuz|jake
ne yazıp siliyon amcık
kalp var bence yarak|-
slm
cok uzun diil
ama
idare
edin uykum var
kontrol de etmedim
tsk(🤩🤩🤩)
oy da varin askolar☺️☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful eyes, jayke
Fanfictionrenkler sadece yanındayken gördüğüm özel şeylerdi, senden gidince renkler de gitti.