***
"Dikkatli git." diyen anneme cevap verdikten sonra kapıyı kapatıp ayakkabılarımı giymeye başladım. İşimi halledince merdivenlerden inen Demir'le karşılaşmışmayı beklemiyordum. Tek kaşımı kaldırmaya çalıştım ama pek beceremediğim için "Oo Demir Bey! Sizi evden çıkaran o mükemmel neden ne acaba?" diye takıldım. "Sensin." dedi ve güldü benim kalbimi teklettiğinin farkına varmadan. "Mesela yani." Yamuk gülüşüyle elleri cebinde merdivenleri indi ve yanıma gelip saçlarımı karıştırdı.
"Maymun musun? Karıştırma şu saçımı!" Apartmanın boşluğuna doğru bağırdığım için elini ağzıma kapattı zorla. "Deli misin Alina?"
"Vevet" dedim eli hala ağzımdayken. Zorla kendimi kurtarıp derin bir nefes çektim içime. "Öldürmeye meyillisin heralde bugün. Sabah sabah seninle uğraşmam gerekiyor muydu?"
"Karşılaştığımıza göre evet?" Soru sorarcasına mavilerini üstüme diktiği için "Bildiğim şeyi niye soruyorsam." diye homurdanıp merdivenleri inmeye başladım.
"Nereye böyle?" dedi arkamdan o da gelirken.
"Mezuniyet elbisesi almaya."
"Kimle?"
"Tek başıma."
"Neden?" Gözlerimi devirdim. Sanki hiç arkadaşım yokmuş gibi tek başıma alışverişe gidiyordum. Herkes beni ekiyordu bu aralar.
"Canım öyle istedi."
"Beni neden davet etmedin." dedi boğazı gıcık olmuş gibi öksürdü sonra da. "Gelmeyeceğin belliydi de ondan." Ağzının içinde bir şeyler söyledi ama anlamadım. Çıkış kapısına gelince kapıyı benim için açtı ve dışarı çıktık. Hava çok güzeldi. İçime derin bir nefes çektim yan yana yürümeye devam ederken.
"Ee sen nereye gidiyorsun?" dedim yandan bir bakış atıp. Şu tek kaşı kaldırmayı öğrenmem gerekiyordu acilen. Demir yaparken çok havalı duruyordu. "Bilmem. Öyle hava almaya çıktım." Üç numaralı ciddi misin bakışımı atıp "İşsiz gibi tek başına hava mı alacaksın? Başka işin gücün yok mu? Deneme çözmeyeceksin ya da kontrol etmeyeceksin yani?"
Sıkılmış gibi bir nefes aldı. "Cidden hiç girme o konulara. Kafa dağıtmak istiyorum bunaldım artık. Bak ne diyeceğim ben de seninle geleyim. Farklılık olur hem benim için de."
Gözlerimi belerterek Demir'e döndüm. Asla yapmayacağı ve ilgi alakası olmayan bir kişizadeydi kendileri. Ve bana alışveriş yaparak kafa dağıtmak istediğini söylüyordu tam şu anda.
Birkaç adımda yaklaştım ve elimin tersini alnına koymak için uzandım. Ayağımın takılmasıyla öne tökezledim bir anda. Elleri belimi tutarak bir anda düşmemi engelledi ve bende istifimi bozmadan ateşine baktım. Sadece birkaç saniye o şekilde kaldık.
Mavileri mavilerimi buldu ve yutkunduğunu hissettim. Ya da duydum. Algılarım tamamen kapanmıştı. Kendimi geri çektim ve ilk defa yanaklarımı ateşin bastığını hissettim. Ellerimin bu havada buz kesmesi de cabasıydı. Sanki vücudumdaki bütün alyuvarlar yanaklarımı istila etmiş gibiydi.
"Ateşin mi çıktı diye kontrol etmek istemiştim." dedim sesimin titremesine engel olarak.
Yandan gülümsemesini sundu ardından da. "Tek başına gitme diye teklif etmiştim." dedi boğazını temizleyerek.
"Tamam gidelim bari. Mızmızlanma ama sonra." durağa yürümeye devam ettim bir yandan da."Niye mızmızlanayım?"
"Günün sonunda 'zamanımı yedin' diye."sesli bir şekilde güldüğünü duydum fakat yüzüne bakmamaya özen gösterdim. Yanaklarımın rengini bir ton daha arttırmaya gerek yoktu. Şapşal şapşal hareket sergilememeliydim. Utanmıştım bu yaptığımdan ve o yüzden böyle olmuştu ama daha dikkatli olmam gerekiyordu demek ki. Saçma utangaçlığımı üzerimden atıp durağa gelen otobüsü görmemle koşmaya başladım. "Koş Demir." diye direktif vermeyi de unutmadım.
Otobüste pek yer yoktu. Bir kişinin yanı boşalmıştı biz bindiğimizde. Demir beni oraya oturttu. Bir süre öyle gittik. O benim hemen yanımda ayakta gidiyordu. Birkaç kişi daha vardı ayakta giden. Birkaç durak sonra arkama baktım boş yer var mı diye. Ve bingo! Birisi durakta inmek için ayağa kalkınca Demir'e gözlerimle işaret ettim. "Şuraya otursana. Adam kalkıyor bak."
Başını iki yana salladı ve tepemde dikilmeye devam etti. "İyiyim ben böyle. Sen keyfine bak."
"Neden ya git otur biri oturmadan."
"Oturmak istemiyorum kızım Allah Allah ya." dedi. Sinirimi bozmasa olmuyordu sanki. Ben bütün gün buna katlanabilecek miydim acaba? Canım arkadaşım diye demiyorum bazen regl günündeymiş gibi triplerine katlanmak zorunda kalıyordum. Bugün de o günlerden biriydi galiba.
Boynunda takılı duran kulak üstü kulaklığı istedim canım sıkılınca da. Zaten kendisi şu an dinlemiyordu. "Olmaz şarjı biter. Akşama kadar boş boş duramam ders tekrarı dinlerim." deyip reddetti anında beni. Ofladım ve yolu izlemeye devam ettim.
Bir süre sonra yanımdaki kız kalktı ve diğer durakta indi. Tam yanıma otur diyecektim ki arkasındaki yeşil gözlü kumral çocuk Demir'e "İzninle oturmayacaksan geçebilir miyim?" diye nazikçe sordu. Biraz önce sanki oturmayı reddeden kendisi değilmiş gibi beni cam kenarına kaydırdı. "Tam oturuyordum kardeş ya." deyip yanıma çöktü.
Çocuk biraz bozulmuştu sanırım çünkü birkaç defa yanlışlıkla gözgöze gelmiştik. Tam tipim sayılmazdı ama yakışıklı diyebileceğim bir tipi vardı. Yanıma otursa muhabbet kurabilirdi ama şu an pek mümkün değildi. Hele ki Demir'in boynunda takılı duran kulak üstü kulaklığı bana takmasıyla hiç mümkün görünmüyordu. Hafif şaşkınca ona baktım.
"Hani şarjı biterdi?"
"Sorun yok dinle zaten ben dinleyemiyorum."
Telefonun bluetoothunu açıp rastgele bir müzik açtım ve dinlemeye başladım. İçim garip garip kıpırdanırken sakin kalmaya da özen gösterdim.
***
Aman Allah'ım Demirr sen neler yapıyorsunn aşko böylee?
Nasıl beğendiniz mi?
Hadi ben kaçarr byy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Puding | Texting
Short StoryÇilekli puding aşkına! Gerçekten bana aşıktı. Bana! Başlama tarihi: 28.11.23