Hello ben geldimm
Görüşmeyeli nasılsınızz?
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Öpüldünüz :*
*
Zil sesiyle çizimimi yarıda bırakıp kapıyı açmak için odamdan tam çıkmak üzereyken annemin sesiyle adımım yarıda kaldı. "Ayy geldiler!"
Oflayarak çıktım odamdan. Halam Almanya'da yaşıyordu ve yıllar önce görmüştüm onu. Çocuktum ve o zaman pek sevmediğimi hatırlıyorum. Bir tane de kızı vardı: Buse. Küçükken sürekli saçlarımı çektiği için onu dövdüğümü hatırlıyordum. Kendisiyle iletişim halinde de kalma gereği duymamıştım. Burada bir ay kadar kalmışlar o zamanlar -bana baya uzun gibi geliyor ama neyse- annem yemek yaparken anlatmıştı.
Babam onları havaalanından alıp gelmişti. Ve şimdi de cümbür cemaat salona geçmek üzereydiler.
Almanya da yaşadıkları için Türkçelerine baya yansımıştı. Halamın konuşma tarzından fazlasıyla anlamıştım. Abartılı bir şekilde "Ah Aleyna! Ne kadar da büyümüşsün." deyip kollarını iki yana açtı beni görünce. İsmimi yanlış söylemesine mi kızsam yoksa tepki mi koysam bilemedim. "İsmim Alina." diye de eklemeyi unutmadım. Sanki beni ilk defa görüyormuşçasına verdiği tepkiye gülmemeye çalışarak ona mecburiyeten sarıldım. Birkaç saniye sürdü ve "Çocukken çok iyi anlaşırdınız hatırlıyor musun?" dedi Buse'ye dönerek ve beni yok sayarak. Buse dudaklarını büzüp bana baktı. "Pek değil." Sonra Almanca bir şeyler söyledi ama anlamadım.
En nefret ettiğim şey anlamayacağımızı bildikleri halde ortada farklı bir dil kullanan insanlardı. Şimdiden sevmemiştim kendisini. Yapabilecek bir şey yoktu galiba.
Annem "Yemek hazır. Haydi oturalım açsınızdır." deyip masayı gösterdi. Hep birlikte masaya oturup annemin bir haftadır hazırladığı yemekleri yemeye başladık. Buse karşımdaki masada oturduğu için ilk başta inceleyemesem de şimdi küt kestirdiği omzunun üstünde biten siyah saçları ve uçlarının hafif mavi geçişini fark etmemi sağlamıştı. Mavi eilenier çektiğini fark etmem de çok uzun sürmedi. Üzerinde siyah bir krop ve siyah kot şort vardı. Bileklerinde iplikli bir sürü bileklik vardı ama kötü durmuyordu. Yüz ifadesi çok soğuk durduğu için ona yaklaşmak biraz zor hissettirmişti. İletişimim olmayan akrabalarımın ortaya bir anda neden çıktıklarını da anlayamamıştım ki halamın eşinin kendisini aldattığını söylemesiyle yudumladığım suyum boğazımda kaldı. Halam yüksek ihtimalle küfür olduğunu düşündüğüm bir Almanca kelime savurdu masaya.
Buse ise gözlerini devirip masadan kalktı. Yine kendi aralarında Almanca bir şeyler söylediler hararetle birbirlerine ve "İzninizle dinlenmek istiyorum." dedi Buse babama bakarak.
"Tabi canım. Misafir odamızı Alina göstersin sana." deyip bana döndü babam. İkiletmeden masadan kalktım. Gitmem isteniyorsa giderdim yani ne yapabilirdim ki? Olaydan haberi varsa da bana anlatmayan anneme bir bakış attım ve Buse'ye yolu gösterdim.
Odamın hemen yanındaki odanın kapısını açıp ona içeriyi gösterdim. Misafir odasından ziyade annemin kullanmaya kıyamadığı koltuk takımlarının olduğu oda diye adlandırmak daha mantıklıydı aslında. Üstlerinde örtüler almıştı neyseki de aklı şu an burada değildi. "Nasıl beğendin mi burayı?" diye bir laf attım ortaya. Sessizlik fazla uzun sürmesin diye. "Güzel bir yer ama orada kurulu düzen vardı. Gelmek istemiyordum buraya."
"Haklısın ama yaz tatili olarak düşün. Gezer tozarız seninle burada."
Koltuğa oturup gözlerini duvardaki annemle babamın eski düğün fotoğrafında gezdirdi bir süre. "Kalmak için bir nedenim yok. Babamla yaşamayı tercih ederim. Annem Türkiye'ye geri dönmek istiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Puding | Texting
Short StoryÇilekli puding aşkına! Gerçekten bana aşıktı. Bana! Başlama tarihi: 28.11.23