Kararmış Kalpler (+18)

🌼14. BÖLÜM; 48 Saat

Keyifli okumalar ♥️

Banyoya girdiğim an kapıyı sert bir şekilde kapatıp kilidi art arda vurmuştum. Üzerimde olan battaniyeyi yere indirdiğim an aynanın karşısına geçmiştim.

Dudağımın patladığı yer şişmiş ve morarmıştı. Kahpenin tekine engel olamadık. Orospuymuş. Sensin orospu.
Sitem ederek duş başlığının altına girmiştim. Biraz önce kendi isteğimle olduğum adamın şimdi bana karşı muamelesine bak.

Gözyaşlarımı tutamamıştım.
" Ne zannediyordun. Her şeyin artık güzel olacağını falan mı! Ne yapıyorsun sen Sarya. Kime neye güvenerek kendini teslim ediyorsun. Kendine gel ! "
İç sesimin uyarıcı tonuyla göz yaşlarım daha şiddetli bir hal alırken ellerimi duşa kabinin üzerine yaslayarak suyun altında gözlerimi açmıştım.

Ben bu hayatta tek tabancaydım. Bunu nasıl unutabilirim ki, o yüzden buradan kalıp kalmamakta benim elimde. Kaç gün oldu, kaç hafta geçti burada. Saymadım bile. Ama tükendim, bu adam anlaşmasının arkasında duracağını zannetmiyordum. Ama artık daha dikkatli olmalıydım. Kimse beni aramıyorsa benim de kimseye umut bağlamama gerek yok.

***

Yaklaşık yarım saat sonra duştan çıkmıştım. Banyodan çıktığım zaman odada kimse yoktu. Gardıroba yönelerek içlik çekmecesini açmıştım.
İçinden rastgele seçtiğim içlikleri yatağın üzerine indirip kıyafet seçmiştim.
Askıda olan siyah boğazlı kazağı elime alıp gardırobu kapatmıştım.

Siyah sade içlikleri üzerime geçirdikten hemen sonra elbiseyi duraksamadan giymiştim. Uzun kolu triko bir elbiseydi. Diz kapağımın üzerine geliyordu. Göğüs dekoltesi kruvaze V yakalı bir şeydi. Dekolteyi düzelterek aynanın karşısına geçmiştim. Makyaj yapmadan sadece saçlarımın ıslaklığını havluyla giderip taramıştım.

Kendimi hazır hissettiğim an siyah mat renginde kısa topuklu botları giyerek odadan çıkmıştım. Kimseye muhatap olmadan gidecektim. Merdivenlerden inecekken o yaşlı adamın yukarıya doğru çıktığını fark ettim. Göz göze geldiğimiz an ani bir duraksamayla birbirimize bakmıştık.
Yutkunarak bu bakışmaya son verip aşağıya doğru ilerlemiştim. Fakat o geçmem için yol vermemiş hala gözlerime bakıyordu.

" Nereye sabah sabah ?"
Sert bir şekilde söylediği kelimeye karşı ellerimi rahat bırakarak derin nefes aldım.
" Bilmiyorum, Yavuz gelmemi söyledi?" olduğu gibi söylediğim cevapla gözlerini üzerimde gezdirerek

" Birlikte oldunuz değil?"
Aniden sorduğu kelimeyle gözlerine dikkatle bakarken utanmıştım. Dudaklarımı birbirine bastırıp bir kaç saniye duraksamanın ardından başımı olumlu bir şekilde aşağıya yukarı sağlamıştım. Aramızda sadece iki merdiven vardı. Yaşlı adam elinde olan bastonuna yüklenerek

" Aranızda ki ilişkiyi biliyorum. Evdekilerin haberi olmayabilir fakat benim haberim var. Torunum Reva aşk yaşadığınızı düşünüyor. Sana nasıl yaklaşırsa yaklaşsın ona karşı güç kullanmaya çalışma. Böyle kirli kirlide dolaşmayın, yarın nişan yapılacak. İki gün sonrada düğün. Akşam odama gel, konuşacaklarım var !"
Sitem ederek söylediği kelimeler karşısında utanarak yerin dibine girsem de nefret dolu bakışları daha ağır basıyordu. Bir şey dememe izin vermeden yanımdan öylece çekip giderken bende yoluma devam etmiştim.

Aramızda ki ilişkiyi biliyorsan ne diye engel olmuyorsun. Adı herif, ağa birde bu ? Tabi canım. Hepsi boktan ibaret. Pislikler. Merdiven sonuna geldiğim an avluda kimseyi göremeyince bir şaşırmadım değildi.

Ama pekte umursamadan kapıya yöneldim. Kapıyı açan adamların sayesinde dışarı çıkarken hemen karşımda olan arabayla duraksadım.
Yavuz içinde olmalıydı. Derin nefes alarak araba kapısını açıp içine girdim. Yerime oturur oturmaz emniyet kemerini takıp yüzümü yola çevirirken Yavuz hiç bir şey demeden yola odaklanmıştı.