0.2

692 31 93
                                    

O arabaya binip eve doğru sürerken ben bana dokunmaması için dua ediyordum. Bedenen onun yanında olsam da kalbim onunla değildi.

Emre'm... Çocukluk aşkım, gözlerinde yaşadığım adam. İlk ismi biraz garipti. İkinci ismiydi bu, nadir kişiler Emre derdi ona. (Nur sıçıcak çarkıma bunu yazdığım için sksmwosmwosm)

O beni hiçbir zaman sevmemişti ve ben onun için her şeyimi feda etmiştim.

Sonuç ne miydi? Tam olarak bu. Sevmediğim bi adamla evlenmiştim.

Eve vardığımızda yerini bilmediğim yatak odasını tek seferde bulmuştum. Oraya girdiğimde arkamdan gelip kapıyı kapatmıştı.

Kapının kapanma sesiyle irkilsemde ona arkam dönüktü. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım, bedenim kaskatı kesilmişti.

Ortam o kadar sessizdi ki bana yaklaştığını nefes seslerinden anlayabiliyordum.

Önce boynumda nefesini, sonra belimde ve karnımda kollarını hissetmiştim. Sarılmıştı bana, ardından dudaklarının boynuma temasını hissetmiştim. Gözlerimi açamıyordum. Açtığımda içinde tuttuğum yaşlar birer birer dökülecekti.

"Lütfen bana dokunma" Dedim çaresizce. Dudaklarını boynumdan yavaşça çekip nefesini verdi boynuma doğru. Elleri yavaşça karnımı ve belimi okşuyordu. Bu yaptığı yükseltiyordu aslında beni.

Sen salaksın Emre'nin hayaline yükseliyorsundur sen.

İçses bu sefer haklı değildi galiba... Emre'yi aldatmış gibi hissediyordum şuan.

YA MAL KANCIK NE ALDATMASI ÇOCUK SENİ SEVMEDİ BİLE ETRAFINDA KIZ EKSİK OLMUYORDU NE KONUŞUYORSUN NELER SÖYLEDİ ARKANDAN.

Bazen de böyle acımasızdı işte. Ama gerçekleri söylüyordu.

"Kendini kasma ve gözlerini aç" Dediğinde beynim sanki bunu söylemesini bekliyormuş gibi gözlerim açılmıştı. Bedenim yavaş yavaş gevşemişti. Gözlerime dolan yaşlar birer birer düşmüştü.

"Evlenmiş olabiliriz. Ama bu demek değil ki senin iznin olmadan sana dokunabilme hakkım var" Söylediği şey ile üstümden kamyon kalkmışcasına rahatlamıştım.

Gelinliğimin fermuarını açtıktan sonra benden uzaklaştı.

"Korkma yani, istemediğin sürece gerekirse elimi bile sürmem" Diyerek üstünü çıkarttı.

Kasları çok çekiciydi. Dağ ayısı değildi, olması gerektiği kadar kaslıydı. Karın, kol, göğüs ve sırt. Hepsinden azar azar vardı.

"Çok mu beğendin" Gözlerim karnından ona döndüğünde sırıtıyordu bana. Utanarak yüzümü yere eğdim.

"Hayır" Dedim kısık sesle. Ağır adımlarla tekrar dibime kadar gelmişti.

Bir elimin bileğinden tutup karın kaslarına götürdüğünde yutkundum. "Başını kaldır, yüzüme bak ve dokun" Dedi boğuk bir sesle.

Bileğimi bıraktığında önce ellerimi karın kaslarında yavaşça gezdirdim, daha sonra bakışlarımı yüzüne çevirdim.

Emre'ye benzemiyordu, hemde hiç. Benzese bile Emre'min yerine koyacak kimse olmamıştı hayatımda.

Taktın götü boklu Emre'ye karşındaki adama bi baksana Kazımcan Karataş kızım.

Farkındayım içses. Ama yapamıyorum, Emre'yi istiyorum.

Futbolcular hakkında sürekli makarasına 'bu adamla evlensem diğerleri olmasa da olur' derdim.

Şimdi o futbolculardan biriyle evliydim ve asla büyük konuşmamak gerekirmiş. Yanımdaki kim olursa olsun aklımdan, kalbimden atamıyordum ben Emre'yi.

Gerçekleşemeyen Hayaller/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin