0.8

655 33 84
                                    

Okuduklarım sinirle ellerimi titretse de okumaya devam ediyordum. Bir süreden sonra okuduklarım beni hem sinirlendirip hem kırmaya başlamıştı.

Beni başkasının yerine koymuştu, bu yüzden bana sarılıp öpmüştü beni. Sevmiyor muydu yani?

Sinirle gözlerim dolarken Ceren girdi içeri. Ona öfkeyle bakıyordum. Sadece bakıyordum. Ne yapabilirdim ki? Kıyabilir miydim sanki ona?

Defteri yatağa fırlatıp ayağa kalktım ve yatağın üstündeki defteri gösterdim. "Bu ne Ceren?" Dedim öfke dolu bir sesle.

Bana çekinerek bakıyordu. Susuyordu sadece. Susması beni sinirlendirmişti. Ona yaklaşıp iki kolundan sıkıca tutup sarstım. "Cevap ver! Susma! Konuş! Emre kim Ceren! Beni çileden çıkartma!"

Çok fazla bağırmıştım. Bu onu korkutmuş olacak ki gözleri dolmuştu. "Canım yanıyor bırak" Dediğinde ise incecik kollarını inatla daha beter sıkmıştım.

Yaptığı duygularımla oynamaktan başka birşey değildi. Bu koyuyordu bana. Benimle yatarken beni öperken başka bi adamı hayal etmesi.

Acıyla "Ah!" Yapıp yüzünü buruşturmuştu. "Benimde çok canım yanıyor biliyor musun Ceren?" Dedim ve sıkmaya devam ettim. Sinirden gözüm hiçbir şey görmüyordu şuan. O ise benden kurtulmak için çabalıyordu.

"Bırak! Ya bırak beni seni ilgilendirmez benim hayatım sen beni sevmiyorsun bırak!" Çıkartabildiği kadar çıkartmıştı sesini.

"Neden ulan neden! Neden beni kullandın elin piçi için neden beni onun yerine koydun! İnandım lan sevdiğine!" Diye ben bağırdım tüm sesimle.

"Ya yeter!" Diye çığlık atıp ağlamaya başlamıştı. Yavaşça bıraktım onu. Yaptığımın farkına yeni varıyordum. Onun canı neydi ki ben yakıyordum?

"Benimle evlenirken biliyordun seni sevmediğimi Kazım. Seni aldatmışım gibi davranma" Dedi bana ağlayarak. Bu cümlesi yüreğime oturmuştu işte...

Başını olumsuz anlamda salladı. "Ben seni sevmiyorum" Dedi kısık sesle. Bu duyduğumla tüm dünyam başıma yıkılmıştı. Küfür etse siklemezdim ama beni sevmediğini söylemesine dayanamamıştım.

"Emre'ye, çocukluk aşkıma aşığım Kazım ben. Ondan başkasını sevmeyeceğim" Konuştukça canımı yakıyordu. Sinirlendim ve "Sus! Lütfen sus artık!" Bağırmamla yerinden sıçramıştı. Çok çabuk irkiliyordu.

Yatağa attığım defteri elime aldım. "Parçalayayım mı şimdi bunu? Gidip sikeyim mi Emre'yi!" Dediğimde bana yaklaştı ve kolumdan tuttu. "Hayır, hayır yapma ver onu bana lütfen. O benim için çok değerli bak sinirini benden çıkart istediğin kadar çıkart ama Emre'ye, günlüğüme dokunma"

"Kendini feda edecek kadar mı seviyorsun o adamı? Ne var ulan onda bu kadar ne? Onda olup bende olmayan ne var?" Diye sordum acı içinde.

"Ya benden daha mı yakışıklı? Neden neden? Böylesine kız düşkünü bi adamı bile sevebilen sen neden tek derdi futbol olan beni sevemedin Ceren?" Sesim titremişti konuşurken. İkimizin de gözleri dolu doluydu.

"Ba-Bazı şeyler elimizde olamayabiliyor Kazım. Yakışıklılığınla ya da karakterinle alakası yok. Kalpte biri olunca ne kadar denesende sevemiyorsun"

"Ama sarıldın bana. Hemde çok içten sarıldın sarılıp uyuduk öptüm seni, karşı çıkmadın. Hepsi mi yalandı?" Bu sorum cevapsız kalmıştı. Daha fazla konuşmanın anlamsız olduğunu anlayıp son kez konuştum bende.

"Keşke, ama keşke sana asılan o it olsaydı. Öyle olsa gözümü kırpmadan sikerdim belasını. Ama sen, sen seviyorsun ne yapayım ki sana mı kıyayım?" Diyerek defteri onun eline bıraktım ve evden çıktım.

Gerçekleşemeyen Hayaller/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin