0.3

676 37 141
                                    

Okula vardığımızda arabadan inip okula girdim. Kantinde oturup kızları beklemeye başladım. Elif ve Nur beraber gelmişlerdi.

"Hoşgeldiniz kızlar" Diyerek ikisine de sarıldım. Karşıma oturmuşlardı.

"Ne oldu aşkım?" Diye sordu Elif. "Birşey olmadı, uyuduk sadece"

"Ceren, Kazım'ı sevemesende Emre'yi unutmaya çalış. Çünkü biraz daha sevmeye devam edersen daha çok acı çekeceksin"

Başımı iki yana salladım. "İstemiyorum. Emre'yi unutmakta, başkasını sevmekte istemiyorum"

O konuşmayı orada kapatıp derse girmiştik. Dinlemeye çalışıyordum. Ne kadar başarabilirsem tabi.

(Kazımcan)

Onu düşünmeden edemiyordum. Şu antrenman bir an önce bitsin de onu alıp eve gideyim istiyordum.

Bir gram sevgim yoktu ona karşı. Tam tersine nefret ediyordum. Ama karımdı işte.

Antrenman çıkışı yavaş yavaş gittim okuluna. Çıkış saati yaklaşmıştı.

Okulun önünde onu bekliyordum. Az kalmıştı dersinin bitmesine.

Nihayet çıkmıştı ama gördüğüm şey beni sinirden deliye döndürmüştü.

Yanında bi erkek vardı ve sabah bizim evimizde ağlayan Ceren ona kahkahalarla gülüyordu.

Yumruklarımı sıkıp derin nefesler alıp verdim. Oldukları yerde durmuş karşımda gülüşüyorlardı.

Hızlı adımlarla yanlarına gidip Ceren'i tuttum kolundan. Bana döndüğünde gülümsemesi solmuştu.

"Yürü!" Dedim sessiz ama sinirli bir tonda. Bana kaşlarını çatarak kolunu kurtardı ve karşısındaki çocuğa döndü tekrardan.

"Yarın görüşürüz o zaman Ceren" Dedi. Gülüyordu birde it. "Görüşürüz" Dediğinde elinden tutup arabaya götürdüm Ceren'i.

"Ya bıraksana beni yürüyebilirim!" Dedi. Arabaya geldiğimizde durup onu bıraktım.

"Ne bu hareketler! Bu sabah hüngür hüngür ağlayan sen değil miydin ne değişti de kahkaha atarak gülüyorsun o piçe!" Oda bende sinirliydik.

"Benim kiminle konuştuğum kime güldüğüm seni ilgilendirmiyor tamam mı! Seni sevmiyorum sen de beni sevmiyorsun istediğime güler istediğimle konuşurum!"

Sinirle tekrar tuttum kolundan ve kendime yaklaştırdım. "Öyle bir dünya yok lan yok! Elin adamıyla bu kadar yakınlaşamazsın!" Dedim ve devam ettim.

"Elbette seni kıskanmıyorum sen kimsin ki seni kıskanayım?! Ama sen benim karımsın benimle evlisin o yüzden o gevşek davranışlarını düzelteceksin!"

"Nefret ediyorum senden!" Diyerek beni ittirip arabaya bindi.

Bende yanına binip kapıyı çarptım. Öyle hızlıydım ki sinirimi ondan çıkartmamak için gaza yükleniyor gibiydim.

"Yavaş git kaza yapacaksın" Dedi kapı koluna sımsıkı tutunarak.

Onu dinlemeden daha da yüklenmiştim. Korkuyordu. Farkındaydım. "YA YAVAŞLA" Diye bağırdı.

"KES" Dediğimde çığlık atmıştı. "YA YAVAŞ GİT YA DA AÇ KAPIYI İNİCEM"

Ona döndüm. "Ben o kapıyı açarsam ne olur biliyor musun sen asfaltta sürüklene sürüklene geberirsin!"

"Yaşamak isteyen kim!" Daha fazla sinirlenmemek adına susmuştum. Direksiyonu sıkmaktan kıracaktım neredeyse.

Eve vardığımızda durdum. Ani fren yaptığım için öne doğru atılmıştı. Sesini çıkartmadan ağzını tutup arabadan indi ve hızlı adimlarla eve girdi.

Gerçekleşemeyen Hayaller/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin