SON

275 18 4
                                    

Sabaha agucuk sesleriyle uyanmıştık. Gözlerime vuran güneş ışığı yüzünden gözlerimi açamazken vücudumu belime sımsıkı sarılan Kazım'a çevirip göğüsüne gömüldüm. Her sabah olduğu gibi kokusunu doya doya içime çekerek uyandırdım onu.

Uykulu gülümsemesiyle baktı bana. "Günaydın karıcığım" Ay karısı kurban. "Günaydın kocacığım" Kısık sesle güldü. "Kocası kurban" Dedi ve burnumun ucuna hafif bir öpücük bıraktı. Gülümsedim ve gözlerine baktım.

"Baba!" Asel hanım biraz kızmıştı. Onun baba dediğini duyan Kazım ise saniyesinde yatağından fırlayarak beşiğinin yanına gitmiş, Asel'in ellerini tutmuştu.

"Oyy, babam. Uyandın mı prensesim sen?" Kazım'ı gören Asel çırpınarak gülücükler saçmaya başlamıştı. Kucağına almasını istiyordu ve Kazım bu isteği geri çevirmeden dikkatle kucağına almıştı onu.

"Babasının prensesii" Diyerek havaya kaldırdı onu. Yaptığı her şey Asel'in hoşuna gidiyordu. Kazımcan ve Asel'i hayranlıkla izlerken gözlerim dolmaya başlamıştı.

Bende babama düşkündüm ama beni hiçbir zaman böyle kucaklamamıştı. Şimdi kocam ve kızımın birbirlerine sarılmasını izliyordum.

Gözlerimi silip "Aşkım" Dediğimde Kazım Asel'i göğüsüne yaslayarak bana döndü. "Söyle canım"

"Ne yemek istersin? Ne hazırlayayım sana?" Normalde evde olduğu günler kendisi hazırlardı ama şuan öyle bir lüksü yoktur paşamın. Malum aşığı inmiyordu kucağından.

"Elinden zehir olsa yerim" Diyerek yanağımdan öptü. Gülümsedim. "Timam" Diyebildim sadece ve odadan çıktım. Mutluydum. Kızım sevgi gördüğü için mutluydum. Ama bende hak etmiştim sanki bunu.

"Anne niden ağlıyoysun?" Bulut'un sesini duyduğumda göz yaşlarımı hızlıca silip başımı hemen yanımda duran oğluma doğru eğdim. Tüm tatlılığıyla bana bakıyordu.

"Ağlamıyorum ki. Sen babanı çağır gel bak kahvaltı hazırladım"

"Timam!" Diyip yanımdan koşarak gitti. "Babaa" Diye sesleniyordu Kazım'a. "Efendim aslanım" Diye de cevap alıyordu.

Mutfağa geldiklerinde Kazım kucağındaki Asel ile beraber yanağımı öptü. Ona doğru başımı çevirip gülümseyerek bende onu öptüm.

"Ver Asel'i otur masaya" Diyerek Asel'i alıp mama sandalyesine oturttum ve Bulut'u kucağıma alarak ikisine de yemeğini yedirmeye başladım.

Yemeğimiz bittikten sonra çocukları alıp onlarla saatlerce oyun oynadım. Kazım'da kenarıda bizi izliyor, arada da dahil oluyordu. Biz ise çocuklarımla kahkahalar atıyorduk.

"Ceren" Kazım'ın adımı söylemesiyle yüzümü ona çevirdim. "Efendim" Uzun süre bana doğru tabiriyle aşkla baktıktan sonra konuştu. "Dünyanın en güzel annesisin" Ve uzun bir bakışma...

Gülümsedim. "Sende benim kadar güzel bir baba" İşte mutlu aile tablosu şimdi oluşmuştu.

Yıllar sonra...

"Hazır mısın hayatım?"

"Hazırım çıkalım" Diyerek Kazım'ın yanına ilerledim. Sırıtarak beni baştan aşağı süzdüğünü gördüğümde ne var der gibi başımı salladım. "Ne ya? Çok güzelsin bende bakıyorum suç mu?" Kıkırdadım. "Şapşal"

Gerçekleşemeyen Hayaller/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin