"Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı..."
⛓️
Kolumdan dürtülmemle gözlerimi aralayıp ağrıyan boynumdan dolayı yüzümü buruşturdum. Ardından kafamı kaldırıp doğruldum ve kısık gözlerimle soluma döndüm.
"Geldik beyefendi." Kumral çocuk bana bakıp gülümsediğinde yanağında oluşan gamzeye imrenerek baktım. Mavi gözleri, beyaz teni ve sarıya dönük kahve saçlarıyla yakışıklı olmasından çok güzeldi.
"Beyefendi iyi misiniz?" Bakışlarımı yüzünden çekip kafamı salladım ve yerde duran çantamı aldım. Kumral çocuk kafasını sallayıp koltuktan kalktığında bende boğazımı temizleyip ayağa kalktım. Ardından otobüsten inip ellerimi cebime koydum ve yürümeye başladım. Nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Kimsesizdim artık yalnızdım. Arkamda ki güçlü dağımı kendi ellerimle yerle bir etmiştim.
Düşüncelerimin arasında yürümeye devam edip kendimi sessiz bir sokakta buldum. Akan göz yaşlarımı elimin tersiyle silip kaldırımın kenarına oturdum. Hayatım tek bir günde mahvolmuştu. Tek bir günde hayattın sillesini yemiş yine tek bir günde abimin katili olmuştum. Kendimi hiç bilmediğim bir şehre atmak mantıklı mıydı bilmiyordum. Günün sonunda yakalanıp gideceğim yer hapishane olmayacak mıydı zaten?
"Evladım iyi misin?" Duyduğum sesle kafamı kaldırıp başımda dikilen yaşlı adama baktım.
"İyiyim." Değildim, iyi falan değildim.
"Bu saatte neden burada tek başınasın? Kimin kimsen yok mu evladım?" Kimim kimsem var mıydı benim? Daha bebekken ölen babam ardından dayanamayıp bizi terk eden annem ve kendi ellerimle öldürdüğüm abimle kimsesiz miydim? Göz yaşlarım deli gibi akarken hıçkırarak ağlamaya başladım. Sırtımda hissettiğim el ile sertçe yutkundum. Ben kimsesizdim kimim kimsem yoktu benim.
"Gel evladım..." Yaşlı adam kolumdan tutup beni ayağa kaldırdığında koluma girip bastonunu yere vurarak yürümeye başladı. "Hayat acımasızdır evladım öyle acımasızdır ki seni canından bildiklerinle sınar her defasında. Kimini yalanla sınar kimini ihanetle kimini de ölümle. Hayat böyledir evladım seni bir gün çok mutlu eder ertesi gün kan kusturur." Yaşlı amcanın dedikleriyle burnumu çektim. Ardından onunla birlikte bir apartmana girdim.
"Nereye geldik amca?" diye mırıldandım.
"Eve geldik evladım kimim kimsem yok benim yoldaş oluruz birbirimize." Amca gülümseyip elini sırtıma attı ve destek verircesine pat patladı. Ardından cebinden çıkardığı anahtarı deliğe sokup kilidi açtı. "Geç evladım." Amcanın kenara çekilmesiyle ayakkabılarımı çıkartıp soğuk ve karanlık eve girdim. Amca da arkamdan girip evin ışıklarını açtığında beni salona yönlendirdi. Ardından kendisi salondan çıkıp başka bir odaya girdi. Çok geçmeden de elinde bir kaç parça kıyafetle geri geldi.
"Oğlum bunlar torunumun eski kıyafetleri. Biraz kalıplısın ama olur herhalde." Hızla ayağa kalkıp amcanın elinde ki kıyafetleri aldım.
"Teşekkür ederim...bu arada amca unutmadan sorayım adın ne?"
"Yavuz evladım, senin?" Elimde ki kıyafetleri sıkıp boğazımı temizledim.
"Erhan..." Yavuz amca kafasını sallayıp sırtımı pat patladı.
"Duşa gir yıkan iyice, sonra da sağda ki odaya geç dinlen Erhan oğlum." Kafamı sallayıp Yavuz amcaya teşekkür ettim ve banyo olduğunu düşündüğüm camlı kapıya ilerledim. İçeriye girdiğimde kapıyı kilitleyip üstümdekileri çıkardım ve duşa kabine girdim. Soğuk suyu açıp kendime doğru tuttuğumda elimi saçlarıma attım. Tanımadığım birinin evinde olmak ya da olmamak benim için önemli değildi. Benim sonum belliydi bunu hızlandırmak da benim işime gelirdi.
İç çekip vücudumu soyarcasına yıkamaya başladım. Kendimi kirli ve acınası hissediyordum. Ne yapsam geçmeyecekti sanki. Hayatım bu vakitten sonra düzelmeyecek daha da dibe batacaktı.
Düşüncelerimin arasında üşüdüğümü fark edip suyu kapattım. Kirli kıyafetlerimle ıslak vücudumu kuruladıktan sonra Yavuz amcanın verdiği kıyafetleri üstüme geçirip banyodan çıktım. Salona ilerlediğimde oturup televizyon izleyen Yavuz amcaya seslendim.
"Yavuz amca ben direk uyuyorum iyi geceler sana." Yavuz amca bana döndüğünde gülümseyip kafasını salladı.
"Tamam oğlum iyi geceler." Kafamı sallayıp sağda ki odaya girdiğimde mavi duvarlara ve üstünde ki posterlere göz gezdirdim. Genç odası olduğunu belli eden odaya biraz daha baktıktan sonra tek kişilik yatağa uzanıp yorganın altına girdim. Midem bulanıyordu ama yorgundum da. Gözlerim kapanıyordu, uyumak istiyordum.
"Erhan..." Kafamın içinde yankılanan abimin sesiyle gözlerimi sıkıca kapatıp beni delirten bu sesi susturmaya çalıştım ancak başarılı olamadım...
Devam Edecek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR (BXB)
Short Story[TAMAMLANDI] 'Ben kimsesizdim sen benim ailem oldun Kadir...' EŞCİNSEL VE ANGST BİR KURGUDUR!