"O bizim kavuşmalarımız ah yarim, mahşere kaldı..."
⛓️
Yavuz amca şok olmuş bir şekilde ekrana bakarken yavaşça ayağa kalkıp kafamı yere eğdim. Ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilmiyordum. Yapmam gereken şey belliydi...
"Hakkını helal et demeye yüzüm yok ama her şey için teşekkür ederim Yavuz amca." Kafam yerde Yavuz amcaya bakmadan önce salondan sonra da evden çıktım. Kendimi apartmandan dışarıya attığımda ayaklarım istemsizce geçenlerde gittiğim uçurumun kenarına gitmeye başladı.
Kumralıma veda edememek canımı sıksa da yolun sonuna gelmiştim onu da kendimle birlikte çekemezdim. Yüksek uçurumun dibine geldiğimde geçen sefer oturduğum ağacın dibine oturup cebimden bir dal sigara çıkarttım ve dudaklarımın arasına yerleştirip ucunu yaktım. Zehirli dumanı içime çektiğimde kafamı gökyüzüne çevirdim. Her şey bu kadar güzel ilerlerken birden nasıl böyle mahvolabilirdi?
"Neden Allahım?" Gökyüzüne bakıp ağlamaya başladığımda ellerimin titremesinden dolayı parmaklarımın arasında ki sigara yere düştü.
"Abi neden?" Kardeştik biz kardeşler birbirine böyle yapmazdı ki.
"Oğlum bırakır mıyım lan ben seni?" Ufuk damatlığını düzeltirken Erhan ona gülümseyen gözlerle bakıyordu.
"Bende bırakmam seni abim." Erhan uzanıp abisine sıkıca sarıldığında abisi de kollarını kardeşinin beline doladı.
"Sen varsan tamam oğlum başka kime ihtiyacım var benim?" Erhan gülümsedi. Onun içinde öyleydi, abisi olsa yeterdi...
"Neden inanmadın bana abi?" diye sordum gökyüzüne bakarak. "Niye abi niye?" Hıçkırıklarım arttığında dizlerimi kendime çekip kafamı bacaklarıma yasladım. Çok yorulmuştum...
Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama beni kendime getiren ses hemen yanımda duyduğum ağlama sesi ve hissettiğim sıcaklıktı. Kafamı hızla kaldırıp soluma döndüğümde kumralın bana bakarak ağladığını ara sıra da gözlerini zarif elleriyle sildiğini fark ettim.
"Söz vermiştin Erhan...g-gelecektin." Ağlaması daha çok arttığında yanına yaklaşıp kafasını omzuma yerleştirdim. Kadir benim güvenli limanımdı. Kumralımdı o benim...
"Özür dilerim sevgilim özür dilerim." diye mırıldandım.
"Hani birbirimizi iyileştirecektik?" Kumralın sorusuyla kafamı kaldırıp güzel gözlerine baktım.
"İyileşecek bir yanım kalmadı benim Kadir. Hayatımı elimden aldılar..." diye mırıldandım.
"Ne oldu sevgilim anlat bana anlat ki çaren olayım senin." Kafamı gülümseyerek sağa sola salladım.
"Sen zaten benim çaremsin bir tanem." Burnumu çekip devam ettim. "Ben kimsesizdim sen benim ailem oldun Kadir."
"O zaman sorun ne?" İç çekip zarif ellerini tuttum.
"Sorun benim sorun sadece benim. Yolun sonundayım şurada ki uçurum da sonum hatta." Parmağımla uçurumu gösterdiğimde Kadir ağlamaya devam etti. "Ağlama güzel gözlüm dökme incilerini. Allah belamı versin ki özür dilerim hayatım bok gibiyken senide kendimle çektim utanmadan. Ben özür dilerim..."
"Sus Erhan sus." Kadir küçük elini ağzıma bastırdığında gözlerimi kapatıp avuç içine derin bir öpücük kondurdum. "Ben seninim sende benimsin. Biz bir yola başladık bu yolda beraber devam ettik yolun sonuna da geldiysek beraber geldik. Ben seninle ölüme bile varım Erhan." Hızla minik ellerini ağzımdan çektim.
"Saçmalama Kadir sen benim kalbimsin bu kısacık sürede hayatıma giren ışığımsın. Seni bu bok çukuruna daha fazla sürükleyemem." Kumral hızla kafasını sağa sola salladı.
"Ya seninle ya da seninle başka bir ihtimal yok." Yanıma yaklaşıp kafasını omzuma yasladı. "Biz zincirin yan yana olan halkalarıyız birimiz koparsa diğerimiz yarım kalır." diye mırıldandı.
"Kadir..." diye fısıldadım.
"Bana bir hikaye anlatsana..." Gözlerini kapatıp ellerimi tuttuğunda kafamı kafasına yasladım.
"Günlerden bir gün bir çocuk varmış. Bu çocuğun babası onu daha bebekken bırakmış annesi de eşinin yokluğuna dayanamayıp pes etmiş. Küçük çocuk ve abisi kalmış sadece geride. İkisi de kimsesiz kalıp birbirlerine tutunmuş. Birbirlerini çok severlermiş çok da düşkünlermiş zaten. Bir gün bir cadı gelmiş yaşadıkları yere. Çalmış abisinin aklını ama yine de abisi kardeşinden vazgeçmemiş. Çok bağlıymış bir kere nasıl vazgeçebilirmiş ki? Küçük çocuk da abisine tutunmaya devam etmiş o da abisinden vazgeçememiş. Ancak gel zaman git zaman o cadı abisinin aklına eninde sonunda girivermiş. Abisi kardeşine bir günde düşman kesilip canını yakmış onun. Gözü küçük çocuğu görmemiş ona zarar vermek istemiş ama kader işte zarar gören o olmuş. Küçük çocuk ise çok üzülmüş abisine istemeyerek de olsa zarar verdiği için ama iş işten geçmiş bir kere. Küçük çocuk da mecburen başka diyarlara gitmiş sonra kaderin cilvesi işte orada kumral bir güzelle tanışmış. Hayatına girdiği an çiçek açtırmış ama hayat gülmemiş işte yüzüne. Kumralıyla aşkları mahşere kalmış. O diyarda kavuşamamış kumralına." Gözlerimden düşen damlaları elimle silip burnumu çektim.
"Erhan Çelik teslim ol!" Duyduğum siren sesleriyle hızla ayağa kalkıp kumralı arkama aldım. "Yolun sonuna geldin. Diretme ve teslim ol." Polisler arabadan inip buraya doğru geldiklerinde Kadirin elinden sıkıca tuttum. Geriye doğru yürümeye başladığımda Kadir de benimle birlikte yürüdü. Uçurumun kenarına geldiğimizde sevgilimin elini daha sıkı tuttum.
"O hikaye senin hikayendi değil mi?" Gülümseyip tam karşıya bakmaya devam ettim.
"Benimdi sevgilim orada ki kumral güzeli de sensin." Kıkırdayıp kafasını salladı. Ona dönüp son kez yüzüne baktım o da bana döndüğünde mavileriyle kahvelerim buluştu.
"Seni seviyorum." diye fısıldadım.
"Seni seviyorum." diye fısıldadı.
Dudaklarımı dudaklarına yaklaştırıp pembe deriyi yavaşça öptüm. Ardından sıkıca tuttuğum elini daha sıkı tutabilecekmiş gibi tutup kendimi yavaşça geriye bıraktım. Ayaklarımız yerden kesildiğinde gözlerimizi sıkıca kapattık. Biz mahşere kalan onlarca aşıktan biriydik artık...
Son
Mahşere kalan onca aşığa ithafen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR (BXB)
Conto[TAMAMLANDI] 'Ben kimsesizdim sen benim ailem oldun Kadir...' EŞCİNSEL VE ANGST BİR KURGUDUR!