"Bebeğim tamam ben de seni özledim ama araba sürüyorum, bırakır mısın beni?"Taehyung'u o kadar fazla özlemiştim ki araba sürerken bile ona sarılıyordum.
Tüm eşyalarımı toplayıp Taehyung'la geri dönüyordum. Onu kapıda görünce kendimi tutamayıp ağlamıştım. Jimin'in neden böyle bir yalan söylediğini hala anlayamıyordum. Tüm bildiğim Taehyung'la ilgili ne kadar kuşku duysam hep yanılıyor oluşumdu.
Jimin'in bana söylediği yalanı Taehyung bilmiyordu. O da beni almak için gelmişti zaten. Ben de o sinirlenmesin diye olan biteni daha söylememiştim. Şimdi bir aradaydık ve mutluyduk. Mutluluğumuzu bozmaya gerek var mıydı?
"Taehyung beni bir daha bırakma olur mu?" Taehyung dediğim şeyle yutkundu. Bana kısa bir bakış atıp geri yola odaklandı.
"Bırakmayacağım, bir daha o hatayı yapmayacağım." Bunu kendi kendine konuşuyormuş gibi söylemişti. Taehyung da beni özlemişti galiba. Onu kapının önünde görünce şaşırmıştım zaten. Beni bırakan o'ydu ama daha bir hafta olmadan dayanamayıp geri dönmüştü.
Sonrasında tüm yol boyunca konuşmadık, ikimizin de düşünecek çok şeyi vardı. Taehyung muhtemelen ciddi şeyler düşünüyordu ama ben eve gidince ona nasıl yanaşsam diye düşünüyordum. Kaç gündür ayrıydık zaten ve şu anda da hala gerginiz. Birilerinin bu gerginliği atması gerekiyordu. Bakışlarımı ellerimden çekip yola bakınca eve yaklaştığımızı fark ettim. Aklımdaki fikir yüzünden heyecanlanmaya başlamıştım.
"İyi misin?" Taehyung'un sorusuyla aklımdaki düşüncelerden sıyrıldım.
"Evet, neden ki?"
"Yüzün kızarmış ve çok hızlı nefes alıp veriyorsun." Söylediği şeyle yüzümün daha da yandığını hissettim. Bu kadar belli mi etmiştim?
"Fark etmedim Taehyung."
Neyse ki eve gelmiştik bile. Arabadan inip Taehyung'un eşyalarımı bagajdan çıkarmasını izledim. Zaten çok eşyam da yoktu, Taehyung ne aldıysa onlar vardı. Beraber eve girince çok duygulandım.
"Taehyung burayı çok özlemişim. Her günüm burada geçiyordu, çok tuhaf hissediyorum."
Taehyung eşylarımı yere bırakıp kapıyı kapattı ve bana doğru gelmeye başladı. Dibime kadar gelip durdu ve yüzünü boynuma yaklaştırdı. Derin bir nefes alıp boynumu öptü. Az önce beni mi koklamıştı?
"Ben de seni özledim bebeğim."
Ellerimi Taehyung'un göğsüne yaslayıp bakışlarımı gözlerine çevirdim. Dip dibe duruyor, birbirimize bakıyorduk. Taehyung'un nefesini yüzümde hissetmek bile beni heyecanlandırıyordu.
Elimi tutup dudaklarına götürdü. Gözlerini gözlerimden ayrılmadan avuç içimi öptü, sonrasında da elimi yanağına götürdü. Sanki onu okşuyormuşum gibi yüzünü elime sürtmeye başladı.
"Söz veriyorum bir daha asla ayrılık yok, yalan yok, sır yok; sadece biz varız, sen ve ben."
Taehyung'un sözleriyle yutkundum. Duygulanmıştım ama bir bakıma da korkmuştum çünkü Taehyung'a söylemediğim bir şey vardı. Jimin'le olan olayı söylememiştim. Şimdi söyleyip anı mahvetmek istemiyordum ama aynı zamanda bir daha söyleyecek vakit bulamamaktan korkuyordum.
"Taehyung..."
Dudaklarını dudaklarıma bastırıp beni susturdu. "Şşh... bir şey demene gerek yok bebeğim. Söz veriyorum bir daha üzülmeyeceksin."
"Söz mü Taehyung?" Dudaklarıma bir buse daha kondurdu.
"Söz bebeğim."
Ben daha bir şey diyemeden Taehyung beni kucağına alıp üst kata yani yatak odasına gitmeye başladı. Tüm yol boyunca bunu düşünüp planlayan bendim zannediyordum. Taehyung yavaşça beni oturur pozisyonda yatağına bırakıp geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
devil in a new dress [taekook]
Fanfictiondindar bir ailenin eşcinsel çocuğu jeon jungkook.