Medyadaki Sunghoon diyip
Susuyorum.İyi okumalar.
∆∆∆∆∆∆∆
Bu sabah hazırlanmam tam tamına 2 saat sürmüştü. Çünkü Sunghoon'a en güzel halimle görünmek isteme gibi bir çabaya girmiştim birden. Kıyafet ütüle, kombini 3 kere değiştir, hafif ama şık bir makyaj yap, saçına maşa yap, duş al falan derken 2 saat olmuştu bile. Normalde sabah rutinimin 25 dakika sürdüğünü ve hemen evden çıktığımı da hatırlatmak isterdim. Birinden hoşlanınca dönüştüğüm kişiliği unutmuştum resmen, şimdi tekrar o hallere dönünce Sunghoon'a karşı gerçekten bir şeyler hissettiğime emin olmuştum.
Bir Nam Iseul birinden cidden hoşlanırsa tüm alışkanlık ve rutinlerini anında değiştirerek yeni bir dünyaya adım atar. Bkz. uzunca hazırlanmak.
Derin bir nefes alıp okulun kapısında beklerken birden omuzlarımdan tutulup "TUTmasaydım düşüyordun!!" şakası yapılınca büyük bir çığlık atarak irkilmiştim. Herhangi bir öğrencinin beni arkadaşı sanma ihtimali var mıydı?
Vardı elbette bu ihtimal de. Ancak okulunuzda Park Sunghoon gibi birisi varsa size şaka yapan kişinin o olma ihtimali daha yüksekti. Kendisinin bu okulda bir öğrenci değil de öğretmen olması davranışları üzerinde hiçbir fark oluşturmuyordu.
"Sunghoon, gerçekten düşüyordum. Farkında mısın?" dedim hafif bir sitemle.
"Sen düşsen ben tutarım gülüm. Rahat." diyerek kolunu omzuma atmaya yeltendi Sunghoon. Ancak hemen kenara çekilerek onu engelledim. "Okuldayız."
"Eee?"
"Ne ee? Bu profesyonel olmaz. Zaten stajyeriz ve sevilmiyoruz, ne bahane ile bizi daha da ezeceklerini bilemeyiz. Bizi atmaya bahane arıyorlar zaten." dedim bıkkınca. "Sahi, ne zaman bitiyor senin stajın?"
"Sene sonunda işte. Niye sordun ki? Seninki daha mı erken bitiyor?"
"Yok, benimki de sene sonuna kadar. Merak edip sormuştum, belki tek dönemdir diye." dedim cevaben. Doğrusu onu her gün okulda göremeyecek olma düşüncesi beni biraz üzdüğü için sormuştum bu soruyu. Her gün geldiğimde etrafımda dolaşıp asla yetişemediğim hızda bir şeyler anlatan, espriler yapan ve gördükçe beni mutlu eden kişi birden gitse muhtemelen okula gelmek için kendimde enerji bile bulamazdım.
"Düşüncelere daldın." dedi Sunghoon. Sonra da "Beni mi düşünüyordun yoksa?" diye ekledi ve güldü.
"Evet." dedim kısa ve öz bir şekilde. "Gitsen okulda yalnız kalırdım. Sensiz olmaz."
Sunghoon birden durdu ve bana baktı. "Iseul."
"Efendim?"
"Bu kadar net ve ani konuşmasan mı?"
"Niye?"
"Hani bendeki de kalp. Ben alışık değilim böyle beni sevdiğini söyleyen insanlara... Lan... Lan sen cidden beni seviyor musun? Yuh bir saniye, bunun farkındalığı bana yeni geliyor... Oha... Lan sevgilim var lan... oğlum... LAN??" Sunghoon birden yavaş yavaş gelen aydınlanma ile yere çöküp "BU CİDDİ Mİ?" diye bağırmaya başlamıştı.
"Sunghoon, kalksana. Öğrenciler seni tımarhaneye yollamak ister gibi bakıyorlar." diye dişlerimin arasından konuşarak dürttüm dizlerinin üstüne çökmüş Sunghoon'u.
"Iseul anlamıyorsun... Sevdiğim kız beni seviyor ve çıkıyoruz... Benden nefret etmiyor, iğrenmiyor, aptal ve anlayışsız keko herifin teki olduğumu düşünmüyor... Yapışkan bir sülük olmamı dert etmiyor musun cidden?" son cümleyi söylerken kafasını bana doğru kaldırıp yavru köpek gibi bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red flag, green flag | park sunghoon {✓}
Humor[texting + düzyazı] Nam Iseul, tanıştığı tüm erkekler için onların iyi ve kötü yanlarını yazdığı bir "red flag" ve "green flag" listesi oluşturuyordu. Arkadaşlarının isteği üzerine, normalde ona yazmayı hiç düşünmediği hâlde Park Sunghoon'a da bir l...