Selam canlarım yeni bölümle karşınızdayım. Yorum yapmayı, oy kullanmayı ve beni takip etmeyi unutmayın lütfen ❤️
Bu bölümü de sanyasahra 'a ithafen yayınlıyorum:)
Heja sabah erken uyanarak yavaşça kocasının kollarından kalktı. Bugün çok iş vardı hemen hazırlanıp aşağıya indi. Mutfağa girdiğinde herkesin çoktan burada olduğunu gördü. 'Rojbaş kızlar' derken hemen işe koyulmuştu. Bugün günlerdir içindeki varlığını unuttuğu hüzün yine üzerine çökmüştü. Daha yeni ölen kocasının abisinin koynundan çıkıp gelmişti. Bu duruma gözleri dolarken elinde ki işleri hızlı hızlı yapmaya başladı.
Hüzün ve keder tekrar konakta gün yüzüne çıkmıştı. Herkes unutmaya çalışıp normalmiş gibi davransa da bu mevlitle içinde bastırdıkları tüm acılar çıkmıştı. Yade ve Zilan Hanım gelen kadın misafirleri karşılarken konakta hala uyuyan bir adam vardı. Zilan hemen gelerek 'Gelinim şu öküzü kaldır konaktan yolla, vallahi delircem ! Misafirlerimiz gelmeye başladı ama hala evde uyuyor' diye sinirle söylendi. Heja hemen kafasını sallayarak odasına çıktı.
'Bahoz, uyansana bak jimom bana çok kızacak hadi ya' diye adamı kaldırmaya çalışıyordu ama asla gözünü açmıyordu. 'Bahoz! Lütfen dedim ya' diyerek kolunu tutup çekti. Bahoz yorgunca gözünü açarak 'Heja ne oluyor Allah aşkına ya ?' dedi. Heja hemen arkasını dönüp elbisesini eline aldı. 'Hemen kalkıp evden gidecekmişsin. Mevlit var ya bugün, jimom çok sinirlendi' derken elbisesine de uygun şal baktı. O kendi kendine hazırlanırken arkasında ki sinirli adamı fark etmemişti .
'Ben Sıla'nın odasında giyinirim zaten şal almam lazım, sende hazırlan tamam mı ?' diyerek hemen odadan çıkmıştı. Bahoz beyninden geçen tüm sinir dalgalarını iliklerine kadar hissederken o tecavüzcü pisliğe bir de mevlit mü okutuluyordu? İşte bundan korkuyordu. Şuan keşke söyleseydik diyordu çünkü buna engel olsa tüm Mardin'in ağzına sakız olurlardı. Elini sinirle saçlarından geçirerek bağırdı. Sinirle üstünü giyinip aşağıya indi.
Heja giydiği siyah şalın üzerine yine siyah bir şal takarak Sıla ile beraber yine aşağıya inmişlerdi. Misafirlere tek tek hoş geldin çekerek hemen mutfağa ilerledi. Üzerindeki iğrenti ve aşağılayıcı bakışları fark etmişti. Yemekleri öğlen olmadan bölerek hazır ediyorlardı. Bu sırada kapıdan yeşil elbisesi ve krem rengi şalıyla resmen ben buradayım diyen bir kadın girmişti. Heja ona gülümseyerek 'Bir şey mi istediniz?' diye naif sesle sordu.
Dila ona aşağılayıcı bir şekilde bakarken 'İstediğim şeyi verebilecek misin?' dedi. Sıla hemen müdahale ederek 'Dila, niye zahmet ediyorsun sen otur biz hallediyoruz yengemle' dedi. Dila hemen gözlerini ona çevirerek 'Bir zamanlar o kelimeyi bana da diyordunuz değil ? ' dedi. Sıla ise olayı uzatmayarak 'Uzatmayalım istersen ölüye saygın olsun' dedi. Şuan Mızgin yengesi olsaydı bu kızı yolabilirdi çünkü onu hiç sevmezdi. Ama Sıla öyle değildi daha yumuşak başlı biriydi. Sorunsuz geçsin istiyordu.
Heja olayı anlamıştı. Bu kız Bahoz Ağa'nın eski nişanlısı olmalıydı. İstemsizce onu süzerek kendiyle kıyaslamıştı. Dila, simsiyah saçları ve aynı koyuluktaki gözleri, dimdik duruşuyla gayet dikkat çekiydi. Kendisi onun yanında daha minyon kalırdı. Hemen kafasını sallayarak düşünceleri uzaklaştırdı. Kendisi düşünceye dalmışken Dila'nın da yemek böldüğünü gördü. Hemen işine döndü. İçinde derin bir sızı hissetti.
Bahoz sinirliydi bu yüzden de Heja ile bir kaç günlüğüne dağ evine gitmek istiyordu. Şimdi de kimseye görünmeden mutfağa girdi. 'Heja ' diye kadına seslenirken hemen yanına yürüdü.
Heja kafasını kaldırırken, hiç gelmemesini istediği adam gelmişti. Çünkü Dila'yı görmesini istemiyordu. Hemen 'Efendim' diye cevap verirken göz ucuyla diğer kadına baktı. Tam tahmin ettiği gibi elindeki işi bırakmış adama kitlenmişti. İstemsizce sinirlenirken kaşlarını çattı. 'Yavrum, ikimize de kıyafet al. Akşama dağ evine gideceğiz onu haber vermek için geldim' derken kadının baktığı yere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜM (TÖRE)
ЧиклитHeja, düğün günü kocasının ölmesiyle onu kayınbiraderiyle evlendirmişlerdi. Öyle ki tüm mardin ona bahtsız gelin diye çağırıyordu. Heja ise daha 18 yaşında başına gelen olayları kaldıramıyordu. Kocası yerine kendisi ölmeyi tercih ederdi. Heja'nı...