UYARI: Bu kitapta intihar, şiddet, taciz, ruhsal bozukluklar, çocukluk travmaları, zorbalık, ölüm ve benzeri rahatsız edici ögeler bulunmaktadır. Hassaslar için duyurulur♡︎—18.03.2024
Her şeye rağmen umut arayanlar için...
—❄︎—
GÜNLÜK
SAYFA BİRİsmimi söylemeyeceğim.
Zaten bu zamana kadar ismim hiç benim için özel olmadı. Şu kız, bayık bakışlı, başı önde yürüyen, göz torbaları olan, elleri yara bere kaplı, tırnaklarını ısıran, sadece uzun kollu giyen.
Kendim hakkımda bir şeyler yazmaktan deli gibi utanıyorum. Niye utanıyorum? Kimden utanıyorum? Rezilliğin tanımıyım ben. Bir ömür boyunca insan kendinden ne kadar utanabilirse o kadar utandırdırdım hep kendimi. Öyleyse buna almışmış olmam gerek.
Neden utanıyorum? Hayır hayır.
Neyden utanıyorum?Random karalayacağım sanki önümde bir yapbozun parçalarını allak bullak yanlış yerlere takarmış gibi. Zamanla anlarsınız. Parçalar birbirine oturur. Anlarsınız elbet. Yapboz'un üzerinde kocaman harflerle 'REZİL' yazdığını er ya da geç görürsünüz.
Gelecek, güneşli havanın içindeki sis gibi benim için. Işığı görebiliyorum, günümü aydınlatıyor, evimi ısıtıyor. Bir de sis var, üç adımdan ileriyi görmemi kısıtlıyor. Bir adım daha atıp ilerlemek istiyorum ama bir uçurum olduğundan endişelenerek geriye gidiyorum. Hep aynı yerde kalıp aynı şeyleri yapmaya devam ediyorum.
Her sabah aynı yatakta uyanıyorum.
(Bunun hissettirdiği yalnızlık yerine bana yalandan orospu diye hitap edilmesini eğlerdim.)Aynı yemeği yiyorum.
(Tek bir tat dışında diğerleri midemde doymuşluk hissi yapmıyor.)Camı açıp aynı manzarayı izliyorum.
(Sokaktan yürüyen yüzlerin çoğu mutsuz. Arada bir içerisinde gümbür gümbür şarkı çalan arabalar geçiyor hızlıca, içerisinde müziğe eşlik edip otuziki diş sırıtan gençler var. O gençlerde keşke benim kadar mutsuz olsalardı.)Telefonu açıyorum, milletin yalan olduğunu bildiğim ama bir o kadarda yaşamanın hayalini kurduğum hayatlarının fotoğraflara sığdırdıklarına bakıyorum.
(Yalan denilen buysa keyifle yalanı yüceltmeye hazırım.)Sonra kafamı saç tellerimin yapıştığı yağlı yastığa koyuyorum ve uyumadan önce hayal kuruyorum.
(Uyumaktan kanımla canımla nefret ediyorum. Ertesi güne uyanacağımın bilincinde olmaktan nefret ediyorum.)İnsanlar intiharın bir kaçış olduğunu ve korkakların yaptığını söylüyor.
Hayır, asıl ölmek cesaret ister.
Dünya üzerinde yaşayan sekiz milyar insanın (en azından şu anlık) aksine dörtte çeyreği bile olmayan intihar oranı kimin korkaklık yaptığını açık açık belli ediyor.
Evet ben de korkağım. Kendimi öldürecek kadar kadar cesur değilim. Tüm o acıları tek bir bıçak darbesinde söküp atamayacak kadar gözümde büyütüyorum ölümü.
Yay gerildikçe gerildi, ok sertçe saplandı kalbimin tam ortasına.
Nefret var kalbimde.Bana bu hayatı yaşatan tüm koşullara karşı filizlenen nefret.
—❄︎—
SONDER: Hayatın başrolünde kendinin olmadığını, sokakta geçip giden her bir insanın kendi yaşamına sahip olduğunun farkındalığı...
MERHABA!!!
Ben şu anlık Niw.Giriş bölümünü ne şekilde yazsam diye uzunca düşündüm, en sonunda bir günlükte karar kıldım. Hayata karşı bir bakış, belki bir kin ve öznel düşüncelerle kaplı bir bölüm.
Onun düşünceleri, onun günlüğü...Sonder depresyonun içerisinde bulunduğu, çeşitli ruhsal bozukluklara sahip altı gencin tesadüfen karşılaşıp intihar için gün saymalarını konu alacak.
Arkanıza yaslanın ve bana bırakın. Sonraki bölümde görüşürüz.
-Sevgilerle-
-
![](https://img.wattpad.com/cover/352381789-288-k308536.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONDER
Romance"Bu zamana kadar hep başkalarının bizim için istediği hayatı yaşayıp sorumluluklar altında ezilip büzüldük. Madem hepimiz intiharı zaman zaman düşünüyoruz, el ele tutuşup öldürelim kendimizi. Ama öldürmeden önce hayatı öyle savruk yaşayalım ki yarın...