SÖZDE ARKADAŞ (FİNAL)

16.Davet

Selamm! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn 

Kahverengi pileli bir elbise. İçinde rahattım ama davete basit de kaçabilirdi. Oflayarak odadan çıktım. Evde yankılanan Britney Spears vardı. Gimme More. Bu adam beni delirtecek. "Catwalk! Catwalk!" Kafamı sallayıp koltukta yatıp kamerayı bana doğrultmuş Uğur'un önünde durdum. Flörtöz gülüşü ve Uğur. Elimi belime koyduğumda ıslık çalıp beni inceledi. Eliyle arkamı dönmemi işaret ettiğinde gözlerimi devirmeden edemedim. Elbise dizlerimin biraz üstündeydi ama sırt dekoltesi sırtımın çoğunu açıkta bırakıyordu. Saçlarımı kaldırıp sırtımı gösterdim. Önüme döndüğümde hala beni kameraya alıyordu. "Ee, nasıl bu olur mu?" diye sorduğumda kamerayı indirmişti. "Diğerlerini de göreyim. Öyle."

"Uğur uğraştırma ha! Güzel mi?" Ellerim iki yanıma düştüğünde dişlerini göstere göstere güldü. "Olmamış. Diğeri." dediğinde salondaki aynanın önünde durdum. "Basit ama güzel duruyor bence." Ona döndüğümde kaşlarını kaldırdı. "Tamam. Diğerine de bak."

İçeri girerken arkamdan bağırdı. "Catwalk yapmazsan herkesin önünde öperim seni!"

Salak.

Dün izin aldığını söylemişti ama sabah kalkıp işe gitmişti. Eve gelir gelmez de yatakta pinekleyen beni zorla ona defile yapmam için kaldırmıştı. Davet saatine iki saatten az kalmıştı. En kötü üzerimdekini giyerdim. Çünkü ayırdığım elbiselerden biri fazla şeydi... Şey işte. Çarpıcı. Elimi alnıma çarptığımda hala evde yankılanan 'gaz verici' şarkılar vardı. Yatağın üzerindeki beyaz elbiseye göz atıp yanındaki siyahı elime aldım. Siyah elbiseyi beğenirse beyazı göremezdi. Üzerime siyah elbiseyi geçirdim. Omuzlarımı açıkta bırakıyordu ama dizlerimin altına kadar uzanıyordu. Göğüs dekoltesi yerindeydi. Bence idealdi. Tabii Uğur'a da sormak lazımdı. Elbiseyi elimle düzeltip içeri geçtim. Yine kamerası elindeydi...

Kameranın üstünden bana bakarken dudaklarını büzdü. "Bilemedim. Başka elbisen var mı?" dediğinde yandaki tekli koltuğun üstündeki yastığı alıp üzerine attım. Telefonu kucağına düşerken kahkaha attı. "Gıcıklık yapma. Güzel işte bu!" Yastığı kucağına alıp dirseklerini yasladı. "Güzel güzel de üç elbise demiştin." Çeneme. "Bu iyiyse giymeyeceğim." Ellerim belimdeydi ve ona eğilmiştim. Kaşlarımı çattığımda o kaşlarını kaldırdı. "Diğeri."

Çıplak ayaklarımı yere vurup arkamı döndüm. "Kapat şu şarkıyı!"

"Eğlenmeyi bilmiyorsun kızım sen!" dediğinde kapıyı çarpmıştım bile. İç çekip düşünmeden elime beyaz elbiseyi aldım. Üzerime geçirdiğimde aynanın karşısında izledim kendimi. Siyah elbise gibi omuzlarımı açıkta bırakan ve hafif göğüs dekoltesi veren bir kalıbı vardı fakat bu elbise siyahın aksine belimi sarıyor ve dizlerimin neredeyse iki karış üstünde bacaklarıma yapışıktı. Demiştim. Çarpıcı. İçinde rahatsız olsam da özgüvenimi arttırmadığını söyleyemezdim. Eteğindeki tül detayları elbisenin kısalığını gizlemeye yetmese de en azından daha güvenli hissettiriyordu... Daha fazla kendimi izlemeye dayanamadım. Kapıyı açan elim terlemişti bile. Kalp atışlarım hızlandığında koridordan geçip salona girdim. Artık şarkı çalmıyordu ama nefes sesi de yoktu. Kafamı kaldırdığımda bana şokla bakan Uğur'u gördüm.

Tepemden tırnağıma kadar röntgenlendiğimi hissettim. Rahatsız edici değildi. Hatta bakması için etrafımda dönerken buldum kendimi. İçten içe beni beğenmesini istiyordum. Önceki giydiklerim bence güzeldi ama beğenmemişti... Ufakta olsa iltifat duymak isterdim. Bunda da etmezse zaten ben kepenkleri kapatıp terk etmeliydim evi.

"Güzelsin," derken ayağa kalktı. Önümde durduğunda gözlerini benden çekmeden kolumdan tutup aynanın karşısına getirdi. Arkamda siyah tişörtü ve şortuyla durduğu için zıt gözüküyorduk. Bana göre ise bir bütün. Benden epeyce uzun olduğundan kafamın üstünden aynaya bakıyordu. Gözlerini bizde dolandırıp gözlerimde durdu. Elini uzatıp topuzumdaki tokayı aldığında saçlarım omuzlarıma dağılmıştı. Tokayı koltuğa atıp saçlarımı bir omuzumda topladı. Ellerini bel çukurumda tutarken nefesimi kontrol etmek zorlaşmıştı. "Çok güzelsin."