'İçindeki o çocuğu sil. Sonra da dönüştüğün enkazla doldur.'
-Good boy gone bad ft. TXT
Huening Kai:
"Aptal," dedim kendi kendime sinirle ve göz devirdim. Az kalsın bahçedeki çocuğa 'sigara içme' diyecektim. Henüz ismini bile bilmediğim biriydi. Aynı binada oturmamız veya birlikte zaman geçirmiş olmamız hiçbir şekilde beni haklı çıkarmazdı. Vücudumu peluşlarla dolu yatağa bıraktım ve gözlerimi tavana diktim.
"Böyle şarkı söylemeyi nereden öğrendi acaba?"
"Saçları da ıslaktı."
"Hasta olmasa bari."
"Bundan bana ne ki!"
Kendi kendime olan mırıldanmaları ufak bir sitemle kestim ve yataktan kalktım. Kenara koyduğum gitarı her zamanki köşesine yerleştirirken gözüm kapamayı unuttuğum perdeme kaydı. Yavaş adımlarla cama yaklaştım ve bir elim perdeyi tutarken kafamı mümkün olduğunca eğdim. Bakış açıma sadece gökyüzüne yayılan dumanlar girerken dudak büzdüm. Onu sigara içerken izlemek istemiştim.
Kendi düşüncem tokat gibi yüzüme çarparken sertçe perdeyi örttüm ve ışığı kapatmadan odadan çıktım. Mutfakta hamur ile uğraşan annemin yanına gittim ve arkasından ona sarıldım.
"Ne yapıyorsun?"
"Kurabiye yapıyorum, hamurun tadına bakmak ister misin?"
Yoğurduğu hamurdan ufak bir parça bana uzattı. Burnuma çarpan hoş kokuyla dudaklarımı araladım. Henüz pişmemiş olduğu halde ağzıma yayılan tat çok hoşuma gitmişti.
"Çok güzel olmuş! Benim yaptığım hamurlar bu kadar güzel kokmuyor. Nerede hata yapıyorum, acaba?"
"Sadece şeker mi kullanıyorsun?" Kafa salladım ve çenemi hamuru yoğuran annemin omzuna koydum.
"Şeker yerine pudra şekeri kullanabilirsin, o zaman daha güzel kokacağını düşünüyorum."
"Hm, olabilir. Kaç dakika hamuru dinlendireceksin?"
"Yarım saat." diyen annemle ondan uzaklaştım ve kalçamı tezgâha yasladım.
"O zaman sen yat, saat geç oldu. Bundan sonrasını ben hallederim. Sabah da yeriz."
"Ama yarın dersin yok mu?"
"Profesör hasta olduğu için iptal etti. Biz de Yeonjun hyung ile sokakta bir şeyler çalıp söyleriz diye düşündük."
"O zaman işten sonra hala çalarsanız sizi izlemeye gelirim. Beni haber edin ve video çekmeyi unutmayın!"
Annemin heyecanlı sesine kıkırdadım ve yanağını öpüp geri çekildim.
"Anlaştık ama sen doğru yatağa, sabah erken kalkacaksın."
"Tamam tamam, iyi geceler Hyuka'm."
Mutfaktan çıkarak odasına ilerleyen annemin bedenini yüzümdeki gülümseme ile izledim. Odasının kapasını kapatması ile yüzümdeki ifade donuklaştı. Babamla yeni boşanmışlardı ve bir anda yaşadığımız evden ayrılarak buraya taşınmıştık. Bunun annem için büyük bir yük olduğunu biliyordum. Alıştığı her şeyden kopmuş ve bir anda yalnız kalmıştı. İşe girmiş ve evin tüm masraflarını üstlenmişti. Neyse ki babam okul harçlarımı üstleneceğini söylemişti. Sonuçta müzik fakültesi okumaya karar vermemde en büyük pay ona aitti. Yine de annemin hem ev kirası hem faturalar hem de gıdaya yetişmesi çok zor olacağı için bende ona destek çıkma amacıyla çalışıyordum. Kimi zaman sokakta gitar çalıp şarkı söylüyordum kimi zaman ise Yeonjun hyung ile eleman eksiği olan kafelerde çalışıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peter Pan, SooKai✅
Fanfiction(sookai, minicik de beomjun) - "Ne hala orada dikiliyorsun? Sigara kokusu odama doldu, biraz uzakta iç." "Ne kadar da kabasın..." "Duyarsız biri olmaktansa kaba olmayı tercih ederim." - "Herkes kendi savaşında." "Öyle. Sen hangi taraftasın, peki?"...