It's Not What, I'm Used To

147 24 48
                                    

★°Evet evet yine ben simdi soyle soyliyim bi hikayeye ben sıkilikla isim olmadikca yeni bolum aticam ve bu bolumden itibaren tarih yazmicam ki ben zaten bu hikayeyi J1nirett 'le birlikte dm den yazmistim oradan da size ekleme ve ayrintilar la paylasmak istedim herneyse uzatmayayim iyi okumalar★°

Hyun;

Gözlerimi açtığımda tekrardan bir yataktaydım. Ama bu sefer o kulübede'ki'ne benzemiyordu. Sadeydi ve şıktı. Moderndi. Şimdi de zengin bir mafya tarafından falan mı kaçırıldım? Efsane! Ona Prada, Gucci, Zara ve Balenciaga'dan onlarca eşya aldıracağım! Etekler elbiseler gecelikler şortlar çantalar... Aman Tanrım harika! Belki 'de aşık olurum?

Başımın ağrısı ile düşüncelerimden ayrıldım ve başımı tuttum. Ağrı ile sızlayıp ayağa kalktım. Odaya göz gezdirdim. Kapı açıktı. Kapıyı açtım ve hol'de ilerlemeye başladım. Alt kattan televizyon sesleri geliyordu. Merdivenlerden aşağı sessizce indim ve kapı ucundan salona baktım.

FELİX?!

Gözlerimi kaşıdım ve salonun kapısının önünde dikleştim. Felix gördü beni sonunda. Kör adam, hiç değişmemiş.

"Oh, Hyunjin" kalktı ve yanıma geldi. "Daha iyi misin? Bir yerin acıyor mu?" diye sordu. Görmezden gelerek hızlıca konuşmaya başladım. "Felix burası neresi ben buraya nasıl geldim neden geldim başım çatlıyor Tanrım!"

Kıkırdadı ve baktı bana. "Hyunjin, sakin ol." dedi. NASIL?! SENİN KARŞINDA SAKİN OLACAĞIM YANİ?! ÇOK YAKIŞIKLISIN APTAL ÇOCUK!

"Öncelikle benim evimdesin. Sen bir kulübede...Joo-won tarafından taciz ediliyordun. Onu etkisiz hale getirdim (yalan gebertti.) ve evini bilmediğim için seni buraya getirdim. Bana ne olduğunu anlatabilir misin? Tüm ayrıntılarıyla. Tabii istemezsen zorlamam."

Drama Queen mod'umu açtım. Çünkü herşeyin şimdi farkına varmıştım. Ben taciz edildim? Canım çok acıyor, bu yüzdendi demek!

Gözlerim doldu ve dudağımı büzerek konuştum ağlamaklı bir ses tonuyla. "Felix.. Vücudum acıyor.." dedim ve ağlamaya başladım. "Namusum kirlendi! Onlar namusumu kirletti! Oç herifler!" dedim ardından kekeleyerek.

"Shhh sakin ol geçti." yüzümü yavaşca koynuna bastırdı ve saçlarımı okşadı. Anında sustum. Kokusu çok güzeldi...çok hoş ve huzur verici...

"N-namusum kirlendi Felix... Bunu hak edecek ne yaptım?.." fısıldayarak konuştuğumda iç çekti. "Hyunjin, senin bir suçun yok. Şimdi bana ne oldu ne bitti ayrıntıyla anlatsan, hm? Ne dersin?" yavaşça başımı salladım. Beni koltuğa oturttu ve karşıma geçti. Anlatmaya başladım.

"Ben... Geliyordum, taksiye binmiştim ve parayı verdim. İstikamette gidiyordu fakat sonra yoldan saptı. Ormana giden yola girdi. Nereye gittiğimizi sordum ve bana sarktı. Biraz(?) sövdüğümde daha çok sinirlendi. Debelendiğimde durdurdu arabayı. Çıkıp biber gazı sıktım gözüne. Birkaç kişi çağırdı. O sırada seni aradım..." burnumu çekerek başımı eğdim. Perçemlerimi kulağımın arkasına alıp devam etmemi istercesine baktı. "Konuşmamın yarısında biri burnuma gazlı bez dayayıp beni bayılttı. Uyandığımda o kulübedeydim. Yatakta yatıyordum ve kollarım ile bacaklarım bağlıydı. Joo-won geldi ve biraz laf attı. Sonra ise beni taciz etmeye başladı. En son acıya dayanamayıp bayıldım... Bu kadar hatırlıyorum.."

İç çekti, yumruğunu sıktı. Sinirlenmiş gibi görünüyordu ama, neden sinir lensin ki?

Saçlarına parmaklarını geçirerek konuştu."anladım, aç mısın peki?" başımı hayır anlamında salladım inceliğine. Fakat evet, açtım. Dünden beri bir lokma atmamıştım ağzıma. Tabii beni karnımın guruldaması ele verdi. Doğruydu, açtım.

"Hiç değişmemişsin Hyunjin, açken aç değilim diyorsun hâlâ" dedi ve güldü. "Ya ama karnım ele verdi!" diyerek dudağımı büzdüm ve yerimde tepindim. "Ne yemek istersin bakalım?"

Düşündüm. Canım hiçbir şey istemiyordu -canımFelixçekti- fakat açtım. Sanırım mandu yiyeceğim.

Yazar;

"Manduuuuu!" dedi tatlı bir şekilde. Felix gülümsedi. Saçlarını okşadı Hyunjin'in. Ona çizgi film açtı. Hyunjin ellerini çırptı ve tebessüm etti Felix'e: teşekkür anlamında. Felix ise saçlarına hissedemeyeceği kadar hafif bir öpücük bırakıp mutfağa gitti.

Fakat Felix'in gitmesiyle Hyunjin'in kulaklarına kadar kızarması bir oldu. Hissetmişti öpmesini. Karnı ve miğdesi, sanki dirilip "çok fazla kelebek var!" diyecekti. O kadar heyecanlandırmıştı ki bu basit öpücük onu, kesinlikle partide 'ki öpücük gibi değildi. O zaman bundan daha büyük bir öpücük bile, bundan daha basit gelmişti Hyunjin'e.

Ellerini yüzüne kapattı ve, "lanet olsun Hyunjin kızarma artık!" dedi kendi kendine sessizce. Yanaklarını hafifçe tokatladı, ve çizgi filmi izlemeye başladı.

Felix, mutfakta Hyunjin'e, "manduuuu!" hazırlıyordu gülümseyerek. Şirin sesi kulaklarında yankılanıyor, Hyunjin'i bayılana kadar öpmek istiyordu. Fakat bu isteğe karşı koymalıydı. Bir yandan E.T'nin melodisini mırıldanıyordu. Kalın sesi hayranlarını hep şok içinde ve hayranlıkla bırakırdı. Özellikle de Yuta'yı...

Yuta Felix'in kuzeniydi. Neredeyse kardeş gibi, çok yakınlardı. Yuta Felix'i hep desteklerdi, Felix'te Yuta'yı. Yuta hep Felix'in sesine hayran kalmıştı. Felix ise Yuta'nın saçlarına hayran kalırdı. Felix'in sesi kalın ve seksi iken Yuta'nın sesi ince ve tatlıydı. Felix'in ise saçları hep kâhküllü, fakat harika olurdu. Yuta'nın saçları ise sarışın, pas parlak ve hafif dalgalıydı. Felix nedensiz yere saçlarına takmış, onları sevmiyordu.

Uzatmayayım, Felix yemeği hazırlayıp Hyunjin'in yanına döndü. Gördüğü tatlı görüntü onu gülümsetti. Hyunjin, kedicikler ile alakalı olan çizgi filmi koltuğun ve berjel'in arasında'ki boşluğa sinmiş, sadece saçları ve gözlerinin göründüğü şekilde merakla izliyordu. Felix kıkırdadı. "Hadi gel tatlı kedicik, mandu'nu yaptım."

Hyunjin bu farklı iltifatla hafif kızarsa da gözlerini kaşıyıp pıtı pıtı mutfağa gitti. Felix Hyunjin'in saçlarını karıştırdı. Hyunjin, tatlı dağılmış saçları ile oturdu sandalyesine. Kaşığına birkaç mandu aldı ve uyumaktan şişmiş ve hala inmemiş kırmızı dudaklarına götürdü. Felix, bu son derece yenilesi şirinliği dalgınca izliyordu.

"Hmmm...çok güzel olmuş^ eline sağlık Felix!" dedi ve gülümsedi minik çocuk. Felix, "afiyet olsun Hyun" dedi. Ardından izlemeye devam etti onu.

~~~~~~~~~

Günün sonu yaklaşıyordu. Saat 22:36'yı gösterirken Hyunjin Felix'in omzuna dokundu. "Hm?" Felix, ne oldu, der gibi bir mırıltıyla baktı Hyunjin'e. "Eve gidecek miyim, Felix?" Felix gülümsedi. "Saat geç oldu. Gönderemem seni bu saatte olanlardan sonra. Jeongin ve Changbin arkadaşına haber verdim. 2 hafta uygunsa sende kalabilir dediler. Onlar da evde olmayacakmış. Sanırım yurt dışına çıkacaklarmış, sen reddetmişsin daha önce." Hyunjin düşündü.

Hyunjin, onaylarcasına başını salladı. "Ama...yük olmam mı'ki ben? Kendi evin, bir düzenin var. 2 hafta boyunca 4 yıldır yüzünü görmediğin arkadaşın kalacak evinde sonuçta. Yabancı kalmaz mıyım?" Felix iç çekti. Kalktı ve iki yanağından tuttu Hyunjin'in yüzünü, kendi yüzüyle eşitledi. Yanağını baş parmağıyla okşadı iki kez.

"Hyunjin, ne kadar iyi bir insan olduğunu biliyor, seni tanıyorum. Asla yabancı kalmazsın, 4 yıl değil'de sanki 4 gündür görmüyormuş kadar iyi hatırlıyorum seni. Düşünme böyle. 2 hafta bir bakmışsın iki gün gibi geçmiş. Kendi evin gibi hisset lütfen." Hyunjin, dinledi ve boncuk boncuk baktı Felix'e dudakları gerildi. "Teşekkür ederim Lix^" dedi ve burnunu öptü. Ardından sırtına sarıldı. Felix gülümsedi. Hyunjin'in saçlarını okşayıp öptü. "Haftanı harika geçireceksin Hyun, söz."

I Kissed A Boy, Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin