Not my attencion

96 18 8
                                    


Yazar:

İkiside ayrı koltuklara oturmuş, Hyunjin'in zorla açtırdığı Ruby çizgi filmini izliyorlardı. Ve bugün kanalda bu çizgi filmin haftası olduğu için tam 6 bölümdür izliyorlardı. Felix puflayarak yan koltuktaki adama baktı. Ellerini çırpıyor, kıkırdıyor ve tepiniyordu. Altındaki kısacık şort baldırlarının çok azını kapatıyor, görevi üzerindeki gömlek üstleniyordu. Hafif gülümsedi büyük oğlan, önüne dönüp onun için izlemeye devam etti, o küçük bir bebekti hala.

Hyunjin'in geçmişini biliyordu ve ağır olduğu için hiçbir zaman üzerine gitmemişti...

Hyunjin doğduğunda doğum sırasında annesi ölmüştü. Hyunjin anne kokusu bilmezdi, fakat hayatta ilk aldığı koku oydu. Annesini öldüğü için çarşafla kapatmadan önce Hyunjin'i onun koynuna koymuşlardı. Annesinin ise, ölmesine rağmen mucizevi bir şekilde gözünden bir yaş akmıştı. Bi yaş o gün Hyunjin'in yanağına düşmüs, o bölgede bir ben oluşmuştu. Annesi öldükten sonra Hyunjin'i babasına verdiler.

Babası, ona 8 yaşına kadar gül gibi, üstüne titreyerek baktı. Taki o kadın gelene kadar... Hyunjin oyuncaklarıyla odasında mutlu mesut oynuyordu. Babası eve bir misafir almıştı. Hyunjin su içmek için aşağı indiğinde şok olması bir olmuştu. Babasının kucağında olan kadın, şu anda babasının dudaklarına yapışmıştı. Bu iğrenç görüntüyü aklından silmek umuduyla suyunu içtiği gibi odasına geri döndü fakat, daha sonra merdivenlerden ses geldi. 8st kata çıkmışlardı. Yandaki yatak odasına girmişlerdi.

Hyunjin boş verdi, kötü birşey olmayacağını düşündü ve arabalarıyla oynamaya devam etti fakat çok geçmeden yalıtımlı olmayan odadan yüksek desibelli kadın sesleri gelmeye başladı. Hyunjin bundan rahatsız oldu fakat, kafaya takmamaya çalıştı sonradan babasının sesini duydu. İğrenç şeyler çıkardı ağzından. Hyunjin dayanamadı, oyuncaklarını bırakarak odadan çıktı ve babasının odasının kapısını tıklattı.

Onay almadan girdiğinde gözleri fal taşı gibi açıldı. Babasının altında bir boxer vardı. Altında yatan kadın, çırılçıplaktı ve babasının ağzında göğsü vardı. Hyunjin, büyük bir çığlık attı. Babası sabırla onu yanına çağırdı. Hyunjin gözleri yaşlıyken oraya gitti. Babası ise onu çenesinden tuttu ve bir anda dudağını edepsizce öperek boynunu ısırdı. Acıyla bağıran Hyunjin'e, "babanın işine karışırsan, senide o işe katarım. Seninde bir deliğin var." Diyerek odadan kovdu babası. Hyunjin ne dediğini anladı, ve odadan ağlayarak boynunu tuta tuta çıktı. Boynunda bir iz oluşmuş, dudakları kötü şekilde kızarmıştı.

O gün, dudaklarını ve boynunu yırtana kadar ufalayarak yıkadı. İğrençti, 8 yaşındaki bir oğlana bunu yapmak psikopatçaydı. Beklenmez bir haraketti bu. Hyunjin düşündü, babasına haksızlık ettiğini düşündü ve sadece sustu. Odasından iki gün boyunca lavabo ve yemek ihtiyacı harici hiç çıkmadı.

O günden sonra aynı şey tekrar yaşandı, Hyunjin daha fazla sabretmişti fakat bir yere kadardı. Kendini tutamayıp gitmiş ve babasına bağırmıştı. Bu ise çok kötü sonuçlara yol açtı. Evet, sırf onları ikinciye uyardığı için oğlunu acımasızca istismar etti. Hyunjin, o günden sonra günlerce uyuyamadı.

Bu böyle Hyunjin 16 yaşına gelene kadar sürdü. Hyunjin tam 8 sene bu cehennemi yaşamıştı. Çocukluğu, o mahvolmuştu. 16 yaşına kadar sürdü de nasıl mi bitti?

Aynı geceydi, babası Hyunjin'in üzerinde hazırlanıyordu. Hyunjin, soğuk gözlerle babasına baktı. "Baba." Ona şaşkınlıkla bakan babası cevap verdi. "Efendim bebeğim?" Aynı olgunluğu korudu. "Bırak beni." Tek kaşını kaldırdı, sinirle baktı Hyunjin'e. "Ne dedin ne dedin?"

"Dedim ki, beni bırak. Üstümden kalk." Sinirleri iyice oynayınca babası, Hyunjin'in omzunu sertçe ısırdı. Artık buna alışmış durumda olan oğlan kılı bile kıpırdamadan devam etti. "Oğluna bunu yapmaya nasıl utanmıyorsun?" Babası, şaşkınlıkla ona döndü. "Kaşınmaya devam mı edeceksin? Yoksa susacak mısın?"

Hyunjin, iddialıydı. "Sana beni bırakmanı söyledim." Diyerek cebindeki sivri pergeli babasının çenesine doğrulttu. "Beni.Bırak."

Gözleri genişleyen adam, hızla oğlunun üzerinden kalktı. Hyunjin tepkisizliğini koruyarak kalktı. Üzerine tişortünü geri giydi, ve çantasını taktı. "Oğlunu evinden yolla, sürtük karını eve al." Babası hayretle ona baktı. "Ne ne ne?! Evden kaçmana izin mi vereceğimi sanıyors-" "iznine ihtiyacım yok, gideceğim çünkü böyle istiyorum."

İnadını bozmadan aşağı indi. Peşindeki babasını umursamadan, kadını aradı. "Alo?" "Kim. Buraya derhal gelip babam denen şahısa sütrüklük görevini yapar mısın? Canı beni istiyor ama ben gitmeyeceğim. Çabuk ol yoksa dağı taşı.." dedi. Sustu ve kadının yüzüne kapattı. Babasına hoşçakal bile demeden evden çıktı.

Evden çıktığı gibi yolunu arkadaşı Taehyung'a yöneltti. Eve gitti ve kapıyı çaldı. Tae onu karşıladı, zaten planları vardı.

O günden sonra Hyunjin 18 yaşına girene kadar orada kalmış, daha sonra ise Jeo gin ile tanışıp ev kiralamıştı. Taehyung ona iyi bakmış, daha sonradan sevgili Jungkook da aynı eve taşınmıştı. Yani bu durumu anlayışlı karşılamıştı. Hyunjin evden büyük bir vedayla ayrılmıştı. İkiside mutluydu.

Hayatı böyleydi işte, Felix bunun için susuyordu. O hala içinde bir çocuktu. Kimseye gösteremediği çocuğu yalnız yani güvende olduğunu hissettiği zamanlarda açıyordu. Şuanda güvende hissetmesi, Felix için harikaydı.

Yerinden kalktı ve yavaşça yan koltuğa geldi. Hyunjin'in beklemediği bir şekilde onu kaldırdı, yerine oturdu ve Hyunjin'i de kucağına aldı.

"Ne yapıyorsun Hyung?" Dedi, merakla Hyunjin. "Rahat görünmüyordun." Sesini çıkarmadı Hyunjin. Yerinden kalkmadı, aksine yerleşerek izlemeye devam etti. Buna gülümsedi Felix. Onun saçlarını narince okşamaya başladı. İkiside gayet mutluydu.

Aradan saatler geçti. Hyunjin kanal değiştirtmiş, arada tuvalete gitmişti. Bir süre ara verip oyun oynamış ve yemek yemişlerdi. Şimdi ise takrar televizyon karşısındalardı. Saat ise 8-9 civarıydı.

"Hyung" "hm?" Hyunjin Felix'e bebek gözleriyle baktı aşağıdan. "Şey isteyeceğim, ama gülme olur mu?" Felix, şefkatle saçlarını okşadı. "Söyle bakalım."

"Ben...emzik istiyorum. Dişlerim durmadan kaşınıyor." Dediklerine gülümsedi Felix, evet. O gerçekten, gerçekten bir bebekti. Yerinden kalkıp Hyunjin'i yatırdı. Üzerine bir ceket alıp hemen karşıda duran eczacıya gitti. Oradan bir adet emzik aldı ve eve döndü. Hyunjin'i tekrar sırtüstü şekilde kucağına yatırdı ve boynuna asılmalı sade emziğini ağzına taktı. Hyunjin, mutlulukla dişlerinin kaşıntısını emziği kemirerek ve emerek geçirmeye başladı.

Bir yandan saçlarını Felix okşuyordu. Hyunjin, çok geçmeden Felix'in kucağında sızakaldı. Düzenli nefeslerinden belli oluyordu. Felix, duyduğunde gülümseyerek uyuyan bebeğine baktı. Düşmek üzere olan emziğini ağzına geri yerleştirdi ve kucağında iki yataklı olan kendi odasına götürdü. Onu uyandırmadan ona da giydirdi, kendi de pijama giydi. Ardından bebeğinin yanına yattı. Hyunjin, psikolojik olarak aldığı güzel koku ile Felix'in güvenli koynuna çekildi. Felix, gülümsedi. Bir kolunu bebeğine sararak oda uyudu.

~~~

Helo evrivan bi yildir fic yazmiyorum(esprimesicim) ve simdi yine fic yazdim bu siralar daha aktif olmaya calisiyorum sonra okuyucu sayisi dusuyor o yuzden.

Ayrica bu bolum 950 kelimeden olusmakta %5'i onceden gerisi taze simdi yazilmis hale afied(sabah okuyacaksiniz ama neyse ben gece atiyorum nihaha)

Hepinize mutlu yillarr hepinizi cok cok seviyorum mwah kocaman opuldunuz lovelylerim gorusuruuuz^♥^★

I Kissed A Boy, Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin