I Kissed A Boy, Hyunlix'

I'm curious for you

Şarkı:Daisy ve Daisy 2.0 -Ashnikko

Yazar;

Felix, o duştan çıkmıştı. Altında sadece siyah dizine kadar bir şort vardı ve üstü çıplaktı. Tanrım Six Pack'i mi vardı!?

Hyunjin, hemen ellerini yüzüne kapattı görmemek için. Tuvalete koştu ve kapısını kapattı. "Ö-özür dilerim!" Felix kapının arkasına dayadı sırtını sırıtarak. "Alış buna Hyun." Hyunjin tek kaşını kaldırdı. "Ne demek alış?" Felix'in sırıtışı büyüdü. "Evde böyle rahat ediyorum."

Hyunjin'im gözleri büyüdü. "O-o zaman ben burdan çıkamam! Çıplakken göremem seni ayıp! Rahatsız olursun!" Felix güldü. "Birşey plmaz Hyunjin, hadi işini gör çık. Yemek hazırlıyacağım." Hyunjin kızarmaktan dometese dönecekti. Yüzünü ve ellerini yıkadı, işini gördükten sonra Felix'in orada olmadığını düşünüp tuvaletten çıktı.

Fakat kafası yumuşak bir tene çarptı. Büyük beden, Hyunjin'in tam önünde duruyordu. Ellerini şortunun cebine koymuş, boynunda demir kolyeler vardı. Hyunjin baştan aşağı şokla süzdü Felix'i. Belirgin six packi, kolyeleri, demir siyah küpeleri, hafif uzun doğasından şekilli gri saçları, çilli ve yakışıklı sırıtan bir yüzü. Tanrım, bu Hyunjin'e cidden seksi gelmişti. Bundan baya etkileişti.

Felix, yakın zamanda tekrar saçını boyatmıştı. Yakın zamanda yani önceki gün konserden sonra.

Yanaklarının burnundan bir şerit geçercesine tekrar kızardığını fark etti Hyunjin. Gözlerini Felix'ten çekti ve aradan sıyrıldı. Odasına koştu. Felix, arkasından bakarak güldü pişkince. Ardından mutfağa ilerledi.

Kulaklığını taktı ve yemek yapmaya başladı. Felix genellikle kendi şarkıları yerine bir arkadaşı olan Ashnikko'nun şarkılarını sinlerdi. Şimdi ise yine onun şarkısı olan Daisy'i dinliyordu. Bir yandan da uzun zaman boyunca konuşmadığından kalınlaşan sesi ile söylüyordu.

Yazarınız size açık olacak. O da bunu Hyunjin kadar fazla seksi buluyor. Hayal ederken başı döndü.

"You don't wanna see me bratty
Pet the kitty, call me catty
Make your man call me daddy
He talk too much, he's too chatty"

Salatalıkları doğradı. O sırada Hyunjin odada kendini sorgulamış, sonra kendi kendine triplenerek, "madem o istediği gibi duruyor, bende istediğim gibi dururum." Dedi. Üzerine o her zaman giydiği klasik beyaz ve baldırlarına inen gömleği, ve altına  kısa gömlekten gözükmeyen fakat baldırlarını kapatan bir şort giydi. Saçlarını saldı. Böyle daha rahattı. Saç diplerini tokanın sıkması oldum olası Hyunjin'i rahatsız etmişti.

Üstünü giyindikten sonra içeri geçti Felix'e görünmeden. Telefonu ile ilgilenirken Felix'in söylediği şarkıya beyni otomatik olarak eşlik ediyordu. Bu şarkıyı Hyunjin'de çok dinlerdi. İstemeden oluyordu bu yüzden.

Felix, kulaklıklarını bir şey yapmak için çıkardı. O sırada Hyunjin'in sesini duydu. Bir süre duraksadı. Gülümsedi. İster istemez bu şarkının anlamı ve Hyunjin'in sesi tahrike dici çıkıyordu fakat Felix bu konuda dayanıklıydı. Hyunjin'e baktığında hafif gözleri genişledi. Sesini çıkarmadı fakat yanakları kızardı. Onu bu vaziyette görmek... Onu tahrik ediyordu. Ama hayır, dayanacaktı. Öksürdü ve gözlerini çekti.

Yemeği yapmaya devam etti ve kulaklığını geri taktı.

~~~

Felix, yemeği yapmayı bitirdi ve Hyunjin'i yemeğe çağırdı. Hyunjin yemeğe gelirken küçük boyuttaki ayakları çıplak olduğu için tahta zeminde minik sesler çıkarıyordu. Felix buna hafif gülümsedi. Hyunjin rastgele bir yere oturdu.

Felix çaprazındaki bir sandalyeye oturdu ve Hyunjin'e çatal verdi. Hyunjin sesini çıkarmıyordu. Yüzünde tribal bir ifade vardı. Felix gülümsedi. "Bir şey mi oldu Hyun? Niye öyle bakıyorsun?" Hyunjin mızmızladı. "Yanımda üstün çıplak duruyosun ve gıcıklık yapıyosun. Nasıl bakayım!" Felix güldü. "Hmm, sende önümde bacakların çıplak duruyorsun ve sürekli bana tripleniyorsun. Çok utangaçsın. Ben nasıl bakayim?"

Hyunjin dudağını büzdü ve kaşlarını çattı. Minik ayakları masanın altında tepindi. "Yaaah! Sen istediğin gibi giyinceksinde ben mi giyinemicem! Hıh!" Sırtını Felix'e döndü ve sinirli(?) Bir şekilde yemek yiyip sonra piti piti lavabota ellerini yıkamaya gitti.

Felix ise arkasından baktı. Bir süre onu bekledi. Hyunjin döndüğünde yerinden kalkıp yanına gitti. Hyunjin Felix'e sırtını döndü. Felix kıkırdadı ve Hyunjin'in saçlarına geriye getirdi hafifçe. "Minik bebek bana küstümü hm?" Hyunjin inat etti. "Bebek değilim ben! 23 yaşındayım!"

Felix tekrar kıkırdadı. Hyunjin'i kendine çevirdi. O ise inatla yüzünü dönmedi. Felix çenesinden Hyunjin'i tuttu, ve yüzlerini eşitledi. Yinede Hyunjin'in yüz ifadesi değişmedi. Hala inatçı, tripli ve sözde kızgındı. "Hyunjin, bana bakar mısın?" Hyunjin hayır anlamında başını salladı. "Pekii." Felix Hyunjin'in küçük burnuna narin bir buse kondurdu. Hyunjin'in dikkatini çekti ve Hyunjin aynı tavırla Felix'e baktı. "Öpme işte! Kızarıyor yüzüm herşeye zaten! Küsüm ben sana!"

Tekrar sırtını Felix'e döndü. Lix iç çekti. Arkadan Hyunjin'in bacaklarına bir elini, sırtına bir elini attı. Kucağına yatay şekilde aldı. Asla söz dinlemeyen inatçı bir çocuk gibiydi. Yerinde durmuyordu. Tek çözüm buydu.

Hyunjin debelendi. "Yaaaa! İndir beni indir beni!! Of! Hiç mi durmazsın!" Felix Hyunjin'e sessiz ol işareti yaptı. "Ssshh, ne inatçı çıktın sen hm? Hiç yerinde durmuyorsun. Sürekli küsüyorsun bana. Nasıl geçineceğiz biz bu evde?" Hyunjin sustu. Bir süre sonra cevap verdi. "Çünkü fıtratımı bile bile bana gıcıklık yapıyorsun. Her şeye kızardığımı biliyorsun, evde çıplak geziyorsun. Ne çabuk unuttun?"

Felix kıkırdayarak iç çekti. "Unutmadım. Seni kızdırmak çok hoşuma gidiyor. Hemen kızarıp bozarman da çok tatlı görünüyor. Hem, görüşmeyeli daha utangaç olmuşsun. Ben nerden bilecektim?" İkiside haklıydı. Felix haklıydı çünkü Hyunjin'in eskiden bu kadar utangaç olma huyu yoktu. Şimdi ise şakasına yaptığında Hyunjin'in bu kadar kızaracağını bilememişti. Hyunjin de haklıydı çünkü, Felix evde çıplak gezerken, üst vücudu gözükürken fazla seksi oluyordu onun için. Bu Hyunjin'in doğal olarak etkilenmesine ve vücudunun reaksiyon göstermesine sebep oluyordu.

Hyunjin Felix'ten her türlü etkileniyordu ve bunun farkındaydı ama sadece uzun zamandır görmediği için sanıyordu.