İki- üç günde bir yeni bölüm yüklenecektir.
Yeni sayfamızın ilk hikayesine ve ilk bölümüne hoş geldin sevgili okur.
Onları tanımak ve sevmek için bir şans verirsen hikayelerinin bir parçası haline gelebilirsin.
02 Ekim 2023
10:00
Bölüm Şarkısı : Onur Can Özcan - Hırka-o-
Yarının güzel olacağını düşünerek yaşasak dahi kötü gideceğini hesaplar ve mutluluğumuzun ortasında mutsuz bir ruhla karşı karşıya kalırdık. Dilimize sürülmese de acı biberin tadını dakikalar öncesinde alırdık. Durumun karmaşasında kaybolurken, su yüzeyine çıkmak için kollarımızı ileriye doğru savurur, yıprandığımız noktada da pes ederdik.
Şimdi, pes ettiğim noktadaydım. Ayaklarım geri geri gidiyordu çünkü yarının ne daha iyi ne de daha kötü olup olmayacağını bilmiyordum, yarın bile olmayabilirdi. Elimde tuttuğum istifa mektubunu o kadar sıkmıştım ki, göğsümde adını koyamadığım bir yumrunun boğazıma doğru ilerlediğini hissettim.
"Ne kadar aptalsın Deren!"
Benden saniyeler öncesinde doğan Kerem'in sesi kulaklarımda yankılanıyordu, sabah oturduğumuz kahvaltı masasında bir sürü nutuk çekmişti ama nafileydi, eğer haksızlığı savunacaksam bir manası yoktu yaptığım işin. Şu saatten sonra aracıma taktırdığım terazi amblemi ancak ruhumu daraltırdı.
"Sensiz bir hiç olmak istemiyorlarsa gitmemen için ellerinden geleni yaparlar."
Kerem'in söyledikleri zihnimi oyalarken ona ne kadar çok inanmak istediğimin kanıtıydı ama işlerin nasıl yürüyeceğini o değil; yıllarca bu firmada çalışmış olan bendeniz Deren Alabora bilecekti. Sol elim tuttuğu istifa dilekçesini artık bir kuş tüyünü avuçlarının arasında sıkıştırmış gibi gevşek bırakmıştım. Taşıyamayacağım bu vicdanın gazabını kendi omuzlarımdan atmak istiyordum, huzurum yerine gelsin istiyordum ve tek çıkış yolu buydu.
Sağ elimi cebime atarken etrafımda göz gezdirdim son kez, ofisin içindeki cam odalarda meslektaşlarım harıl harıl çalışıyordu ve büyük bir telaşe içerisindelerdi. Sevilay, elindeki dosyalarla birlikte koşarak yanımdan geçtiğinde beni görmemişti bile, arkamdaki bir güruh insan gelir gibi topuk seslerini duydum.
"Halil Bey!"
Sevilay'ın ürkek sesi kulaklarıma dolduğunda arkama dönmek istemiştim ama vazgeçtim, görmek istemeyeceğim bir yüzdü adını andığı kişi.
Adımlarımı hızlandırarak ofisin diğer ortağı Doğan Bey'in odasına girmek için kapıyı tıklattım, dinlendirici olarak taktığı gözlüklerini sağ işaret parmağıyla yukarı itip belgelere daha da konsantre olmuştu, beni duymamıştı. Bir daha tıklattığımda bu sefer kapı sesini işitmiş ve kafasını kaldırmıştı, göz hareleri kırmızıya çalıyordu artık. Dudaklarım düz bir çizgi halini almış, kafamı eğerek onu selamlamıştım.
"Müsait misiniz Doğan Bey?"
Henüz daha otuzunda olmasına rağmen hayatın onu yorduğunu kolaylıkla anladığım bedenini sandalyesinde geriye doğru yaslamıştı, başıyla onayladığında kapı eşiğinde durmaktan vazgeçip içeriye adım attım. Ardımdan kapıyı kapatmıştım ama arkama baktığımda Halil Bey büyük bir öfke ile asistan ve danışanları arasından hırsla yürüyordu. Göz göze geldiğimizde bakışmak yerine arkama dönüp Doğan Bey'in masasına doğru yanaşmayı tercih ettim.
"Buyur Deren, elindeki dosya ile ilgili bir gelişme mi var?"
Sol elimde sıkıca tutmuş olduğum istifa kağıdını işaret ettiğinde buruk bir gülümseme yollamadan edemedim, gelişme olmaz olur muydu hiç? Sonuç bile hazırdı. Pes ediyordum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Akrebin Terazisi
ChickLitDeren Alabora, İki kardeş arasında bir döngüde dönüp duran genç kadın. Doğan Kömürcü ve Halil Kömürcü. Kardeşlikleri kalplerine bir kadın girdiğinde sorgulandı, biri arzuluyor birisi ise sevgisinden vazgeçecek kadar çok seviyordu. "Kavuşmamız mahşe...